Chin down traduction Turc
131 traduction parallèle
Now, Eddie, keep your chin down like this... and get your shoulder up.
Şimdi Eddie, çeneni aşağıda tut. İşte bu şekilde. Omzunu kaldır.
Madam, chin down, please.
Madam, çene aşağı, lütfen.
You didn't keep your chin down.
Çeneni aşağıda tutmadın.
Chin down and bear down hard!
Ikın ve sertçe it!
Chin down, eyes up.
Çene aşağıda, gözler yukarıda.
Keep that chin down!
Çeneni aşağıda tut!
Chin down to your left.
Çeneni sol aşağıya.
I tried not to on purpose, keeping my chin down.
Bana da yaptı... aynısını.
Chin down and smile one, two, three...
Kafa aşağı ve gülümse. Bir, iki, üç.
I want you to watch me turn around when you say that like i'm some rube trick with my chin down on the floor,
Sen böyle deyince, toy bir çocuk gibi başım önde... arkamı dönüp gidişimi görmeni istiyorum.
Just keep your chin down, old boy, and never lose your despair!
Sadece çeneni fazla açma, dostum ve asla umudunu yitirme.
Get that chin down.
Çene aşağıda.
okay, blair, relax.Chin down.Hold it there and... okay, you ready?
Tamam Blair, rahatla. Çene aşağı. Öyle dur ve..
All you have which is down there. Down. Chin down.
Başını eğersen itibarın sarsılır.
You might want to keep your chin down a bit. Uh, good for focus.
Çeneni biraz kapatabilirsin, odaklanmana yardımcı olur.
Chin down.
Çene aşağı.
Chin down. Short top.
Yukarısına.
I'm gonna get me a whole big bunch of grapes off a bush and I'm gonna squash them all over my face and let the juice drain down off of my chin.
Bir sarmaşıktan koca bir salkım üzüm koparacağım, ve hepsini suratımda ezip üzüm suyunu çenemden akıtacağım.
Pull down your vest, and wipe off your chin and go to...
Kes sesini, seni yaşlı keçi! Çıkar ceketini ve çeneni kapa ve cehenneme git!
Keep your chin up and your strap down.
Çeneni yukarıda, kayışını alçak tut.
What's more, every time you fall down you chip a piece out of the bar with your chin. "
Dahası yere yuvarlandığın zaman çenen yüzünden barın yoncaları kopuyor.
Keep your head down or I'll tap you on the chin.
Başınızı aşağıda tutun yoksa çenenize vuracağım.
She's got blood all down her chin.
Neden her tarafı böyle kan içinde.
But days and years passed by, he gave up Government service, the soft down on his chin turned into stiff bristles, his waist broadened, his hair had begun to come out, he turned thirty, and he had not advanced a step in any direction, and was still standing at the same point as ten years before.
Fakat günler ve yıllar geçti, devlet işinden ayrıldı,... yüzündeki kıllar sertleşti, beli kalınlaştı, saçları dökülmeye başladı,... otuzuna ulaştı,... hiçbir yönde faydalı bir adım atmamıştı,... ve hala on yıl öncesiyle aynı noktada duruyordu.
Down with the chin a little.
Çeneni biraz indir.
Then it would go down to your chin.
Daha sonra çenene kadar.
HANNIBAL : Sam said the Lung Chin headquarters is just a few blocks down here.
Sam, Lung Chin merkezinin birkaç blok ileride olduğunu söyledi.
The Lung Chin headquarters should be just down the block here.
Lung Chin merkezi şu bloğun aşağısında olmalı.
I just told him to drink his bottle, cry a little and let the milk dribble down his chin, and he did it.
Az önce ona biberonundan biraz süt içerken, hafiften ağlamasını, ve sütü çenesinden biraz akıtmasını söyledim ve o da yaptı.
Right after your first gutter ball, and I get that picture of Mom and Dad and their looks of disappointment and horror, could you kind of tilt your chin up so that the light catches that tear streaming down your face?
İlk ıskandan sonra anne ve babamın yüzü eziklik ve korku içindeyken çeneni biraz yukarı kaldır ki alnından akan terleri görebileyim.
I said, stop that... or I'll pull your ears down and tie them under your chin.
Kes şunu dedim. Yoksa kulaklarını uzatıp, çenenin altında bağlarım.
Always keep your chin tucked down into your chest.
Çeneni daima göğsüne doğru sıkıştır.
I don't care if you're running roadwork, or walking around school or watching TV, keep that chin tucked down and your eyes looking up and out.
İster çalışırken, ister okulun etrafında yürürken ister televizyon izlerken, çeneni göğsüne sıkıştıracaksın ve gözlerini havaya kaldıracaksın.
From the neck down she's a star, but the girl has no chin to speak of.
O bir yıldızdır aşağı boyun itibaren, ama kız konuşmak için hiçbir çene vardır.
Time to taste the fruits and let the juices drip down my chin.
Meyvelerin tadına baktığım ve sularının çenemden akmasına izin verdiğim bir vakit olacak.
All right. You keep your chin up and your music down, OK? Yes, I will.
Şimdi çeneni dik tut ve... müziğin sesini kıs, tamam mı?
A bit of drool coming slowly down your chin. Talking shite.
Ağzından yavaşça salyalar akarken.
I don't want to be running the streets my whole life my sneakers all ripped up, my nose runnin'down to my chin.
Hayatım boyunca ayakkabılarım paralanmış sümüğüm çeneme akarak sokaklarda koşuşturmak istemiyorum.
And there's vomit dribbling down her chin, and it smells really bad.
Çenesinden aşağıya kusmuk akmakta ve çok kötü kokmaktadır.
Head down, 94! Chin to your chest!
Baş aşağı, 94!
I was gobbling it down, letting it run all over my chin because I was hungry.
Şuursuzca yalıyordum onu aç olduğum için çeneme falan bulaşmıştı.
Keep your head down or I'll tap you on the chin.
Başınızı aşağıda tutun yoksa çenenize vuracağım
You go red, you start spouting bigotry... and eating tweed with lamb fat dribbling down your chin.
Kızıla döner, yobazlık saçmaya ve ağzınızdan kuzu yağı akarken İskoç kumaşı yemeğe başlarsınız.
Up from the waist, down from the chin.
Bel üstünden çenenin altına kadar vurabilirsin.
It was at sunset three hundred and seventy years ago today that she emerged from the temple and struck down Chin the Great.
Günbatımında oldu. Tam 370 yıl önce bugün o tapınağından çıktı ve Büyük Chen'i öldürdü.
I was eating some Cheetos, and I missed my mout with one, and it bounced off my chin, and onto my shoulder, and then it rolled all over down my arm and right back into the bag.
Cheetos yiyordum, bir tanesini kaçırdım ve çenemden sekerek önce omuzuma çarptı sonra da kolumdan aşağıya yuvarlanarak, tekrar poşetin içine düştü.
And I will not be holding my drink down around my chin like some savage if I'm thirsty.
Susadığımda içeceğimi ilkel biri gibi çenemin altında tutmam.
Chin down. chin down.
Eğil.
And you'd better think about what you're doing if you don't want to spend the rest of your life medicated in a padded room, dribbling down your chin.
Hayatının kalanını ses yalıtımlı bir odada, ilaç verilmiş, çenenden su sızar halde geçirmek istemiyorsan, ne yaptığını iyi düşün.
- ( Crowd din ) - Chin down.
Çene aşağı.
I asked Nancy No-chin to be the godfather because I know deep down you really care about him and you know that he would be an excellent godfather for our little girl.
Çenesiz Nancy'den vaftiz babası olmasını istedim çünkü biliyorum ki ruhunun derinliklerinde ona değer veriyorsun. Onun kızımız için harika bir vaftiz babası olacağını biliyorsun.
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
downing street 23
down in front 26
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
downing street 23
down in front 26