English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ D ] / Do it right

Do it right traduction Turc

8,491 traduction parallèle
I can't get them to do it right over at corporate.
Merkez ofiste bile hiçbir şey düzgün değil.
♪ If you're gonna do it, do it right, right?
♪ If you're gonna do it, do it right, right?
Okay, I need to do it right now.
Tamam, şimdi bunu düzgünce yapmalıyım.
You didn't do it right.
Doğru yapmadın.
She clipped her toenails because her "Oriental girl" didn't do it right.
"Doğulu kız" düzgün yapamadı diye ayak tırnaklarını kesti.
She didn't make that call, but whoever did made sure to do it right by Taylor's building.
Aramayı o yapmamış ama yapan kişi Taylor'ın evinden yapılmış gibi göstermek istemiş.
- Yeah, I'm gonna do it right now.
- Evet, şimdi öpeceğim.
No, if you're going to do something, do it right.
Hayır, eğer bir şey yapacaksan, bunu düzgün yap.
I think we should do it right here.
Bence tam burada yapmalıyız.
♪ If I do it right, no more Barts tonight ♪
Eğer işi doğru yaparsam, başka Bartlar olmayacak...
- Do it right.
- Doğru yap.
You, doing the right thing, it's what you do every day.
Ama siz bunu her gün yapıyorsunuz, doğru olanı.
All right, do it.
Pekâlâ, yap o zaman.
All right, Mr. Fox, make it quick, what do you got?
Pekâlâ Bay Fox, çabuk olun. Ne var elinizde?
But if we're gonna do this, we're gonna do it my way, all right?
Ama bu işi yapacaksak, benim dediğim şekilde yapacağız, tamam mı?
I thought it was the right thing to do, Terry.
Bunun yapılacak doğru şey olduğunu düşündüm, Terry.
And I would have, and it would've been the right thing to do, too.
Ertelerdim ve bu da en doğru şey olurdu.
All right. I guess it's gonna have to do for a start.
Pekâlâ, başlangıç için yetinmemiz gerekecek.
You may not have liked it but sending your brother away was the right thing to do.
Hoşuna gitmemiş olabilir ama kardeşinin sürgün edilmesi yapılması gerekendi.
All right, if we go to the police, they're gonna see I'm still rocking a mad sidepipe, and they're gonna think I had something to do with it.
Tamam, polise gidersek benim hala titrediğimi görürler ve bununla bir ilgim olduğunu düşünürler.
All right, cool, so let's do it.
Tamam, hadi yapalım.
Do it the right way!
Düzgün yap!
The question isn't what you can do for me, Jeff, but it's a matter of what you're gonna do, which is cut the bullshit right now.
Soru benim için ne yapabileceğin değil, Jeff, fakat mesele senin ne yapacağın, bu da saçmalığı şimdi kesmek.
You're damn right I do, because I don't care how it got up there.
Evet öyle istiyorum, çünkü adımın oraya nasıl çıktığı umrumda değil.
Yes, I do, and you're right, I don't believe a word of it.
Hiçbir kelimesine inanmıyorum.
It's the right thing to do.
Yapılacak en doğru şey bu.
Well, all right, how do we read it?
Pekâlâ nasıl okuyacağız?
Walter questioned me on it, maybe he was right to do so.
Walter bununla ilgili benden şüphelendi ; belki de bunu yapmakta haklıydı.
Yeah, well, it's the right thing to do, so...
Yapılması gereken bu, yani...
All right, I don't need the Gettysburg Address, I'll do it.
Tamam tamam, Gettysburg Hitabesi'ne gerek yok, geleceğim tabii.
What do you think it's like for Nina where she is right now?
Şu anda kaldığı yer Nina'ya nasıl geliyordur sence?
I'm going ; it's the right thing to do.
- Gidiyorum, doğru olan bu.
It's the right thing to do.
Doğru olan bu.
Yes, it is the right thing to do.
Evet, doğru olan bu.
Not because it was the right thing to do? No.
- Doğru olan bu olduğu için değil mi?
Mm, all right, well, let's call her up, tell her what we're about to do, and if she's okay with it, then I'm happy to help.
Tamam madem biz de onu arayalım. Yapmak üzere olduğumuz şeyi anlatalım, eğer sorun etmezse seve seve yardım ederim.
- Let's do it, all right!
- Hadi gidelim.
I mean, in India, for example, if you're behind a lorry and it indicates right, that means, "I have seen you in my mirrors, " do please feel free to overtake, "
Örneğin, Hindistan, eğer bir tırın arkasındaysan... ve sağ sinyal yapıyorsa, demektir ki, "Seni aynadan gördüm, sollamakta özgürsün".
I'm Dr. Robbins. We need to check you and your baby out, and this is not the right place to do it.
Bebeğini de seni de kontrol etmeliyiz ama muayeneyi burada yapamayız.
Well, and you said we should get it in the right way, so that's exactly what we're gonna do.
evet, ve sen de dogru yoldan elde etmemi soyledin, biz de tam olarak bunu yapacagız.
You're damn right I am, and if I had to do it again, I'd do it 100 times.
Gayet yumacagım, sayet tekrar yapmam gerekse, 100 kez yapardım.
If you want anything done right, you have to do it yourself.
Bir şeyin doğru yapılmasını istiyorsan kendin yapacaksın.
I think it makes you question whether having another child is the right thing to do.
- Katılıyorum. Sanırım sana bir çocuğun daha olmasının doğru olup olmadığını sorgulatıyor.
I'm not sure if it's the right one yet, But i figured i'd take the test, see how i do.
Doğru bir adım mı bilemiyorum ama yine de nasıl olduğumu görmek için sınava gireceğim.
All right? It's all set up. Don't make me do it again next week.
Her şeyi hazırladım, haftaya tekrar uğraştırma beni.
It honors men and women more if they choose to do right.
Doğru olanı yapmayı tercih etmek insanların değerini yükseltir.
You know I didn't do it, right?
Bunu yapmadığımı biliyorsun değil mi?
But do it because you truly believe you're not the right person for this job, not because you're afraid of failing at it.
Ama bunu bu iş için doğru kişi olmadığına inanıyorsan yap. Başarısız olmaktan korktuğun için değil.
Believe it or not, there are other ways to move this country in the right direction that do not involve the three square miles around the Washington Mall.
İnan yada inanma Öteki türlü bu ülke ya doğru yöne doğru gidecek yada Washington içinde üç mil kare alanda kalacak
Right, so the tricky part is, how do we get the drug into the brain without it dissipating in the body?
Haklısınız, asıl önemli kısım bu zaten. Vücut sıcaklığını arttırmadan ilacı beyine nasıl veririz?
... with the help of a thousand silent heroes, the selfless team players who offer their support, not to be recognized, but because it's the right thing to do.
Yardımlarını sunan bu özverili takım elemanları bunu, takdir görmek için değil yapılması gerektiği için yapar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]