Do not engage traduction Turc
226 traduction parallèle
" Do not engage yourself in something less,
" Daha azına razı olma,
- Transporter, do not engage.
- Taşıyıcı, başlamayın.
Do not engage the enemy!
Düsmana saldirmayacaksin.
My dear young lady, I do not engage in "talk."
Sevgili genç bayan, Benim işim lâfla değil.
Do not engage until we've confirmed... -... the package has been delivered.
Paketin teslim edildiğini doğrulayana kadar saldırmayın.
Whatever you do, do not engage him in a physical fight.
Ne yaparsan yap, fiziksel bir kavgaya girişme.
I want you to find the Starfleet unit. But do not engage them.
Yıldız Filosu ekibini bulmanı ama onlara saldırmamanı istiyorum.
Do not engage us in further irrelevant discourse.
Bu önemsiz konuşmayı daha fazla uzatma.
Do not engage us in superficial attempts at sympathy.
Üstünkörü, sempati bir davranışta bulunma.
If you encounter any resistance, do not engage.
Herhangi bir direnişle karşılaşırsanız, karşılık vermeyin.
Maintain yourpursuit but do not engage alien escapee.
Takibinizi sürdürün, fakat kaçan yaratığa saldırmayın.
I do not engage in idle speculation.
Boş farazilere kapılmam.
Do not engage him in conversation, even if he is unarmed.
Silahsız olsa bile onunla muhabbete girme.
Do not engage the enemy unless you have no choice.
Başka seçeneğiniz kalmadığı sürece düşmanla çatışmayın.
Friends do not engage in sexual congress with each other's wives.
Arkadaşlar birbirlerinin karılarına seks amaçlı yaklaşmazlar.
Do not engage.
Çatışmaya girmeyin.
Repeat : get out of the way and do not engage.
Tekrar ediyorum : yoldan çekilin ve çatışmaya girmeyin.
Do not engage on floor, direct them to B-41.
Zeminde çatışmayın, B-41'e yönlendir onları.
Do not engage hyper...
Hiper sürücüyü çalıştır...
We pay attention to the clock we do not engage in gunplay unless it is strictly necessary
Biz saate önem veriririz. Gerçekten gerekli olmadıkça silahlarımıza davranmayız.
Otherwise, do not engage.
Aksi durumda çatışma yok.
- Do not engage target until we confirm.
Biz onaylayıncaya kadar hedefe saldırmayın.
We do not engage the defenceless or the weak.
Zayıf ya da savunmasızla çatışmaya girmiyoruz.
Do not engage the enemy.
- Evet Efendim. Düşmanla çatışmayın.
Order Apollo to close with the Raider, but do not engage.
Apollo'ya düşmana yaklaşmasını ama saldırmamasını söyle.
The other way. Find her and do not engage.
Onu bulun ama onunla dövüşmeyin.
- Do not engage with him, David.
- Dediklerine kulak asma David.
Just be courteous, make your point succinctly, Just be courteous, make your point succinctly, and whatever you do, do not engage. and whatever you do, do not engage.
Kibar olun, kısa ve öz bir biçimde derdinizi anlatın, ve ne olursa olsun asla tartışmayın.
I repeat, do not engage!
Tekrarlıyorum, hücum etme!
Do not engage them, do you understand?
Ateş ettirtecek bir şey yapma. Beni anladın mı?
Wireless is dead, so if you do make contact, do not engage.
Telsiz çalışmıyor. Onlarla karşılaşırsanız, saldırmayın.
Do not engage unless you have to.
Zorunda kalmadıkça silahlı çatışmaya girme.
Do not engage the boss.
Evet, kullanılmıyor.
Do not engage.
İşe karışma.
Do not engage.
- Bakhtiari'ler. Bu insanlar göçebedirler.
Do not engage.
Sen karışma.
- Do not engage the Sontarans in battle.
- Savaşta Sontaranlarla çarpışma. - 8.
Do not engage in physical combat.
Fiziksel bir çatışmaya girme.
Therefore, we do not talk loudly... nor do we engage in useless conversations.
Bu yüzden ne yüksek sesle konuşuruz... ne de gereksiz sohbetlere gireriz.
Engage in capture, do not destroy.
Yakalamaya çalış, hasar verme.
We do not have sufficient income... to allow us to engage... such an experienced housekeeper.
Sizin gibi deneyimli bir hizmetçiyi... işe almaya yetecek kadar... gelirimiz yok.
Do not force us to engage your ship.
Üzerinize ateş açmak istemiyoruz.
If you and your fighters do not lock your weapons systems onto our ships we will assume you are not hostile and will not engage.
Gemileriniz silah sistemlerimizi üzerimize kilitlemezlerse saldırgan olmadığınızı varsayıp angaje olmayacağız.
He's staying, so do your best not to engage the girl.
Jerry burada kalıyor, bu yüzden kızı oyalamamak için elinizden geleni yapın.
Ms. Pumple, I do not wish to engage your services.
Bayan Pumple, hizmetlerinizden yararlanmak istemiyorum.
We do not wish to engage in any controversy, neither endorse nor oppose- -
Herhangi bir çatışma içine girmek istemiyoruz... Sence gerçekten de Piper iyi midir?
Do you really want to engage in a conversation about what is and what is not acceptable?
Neyin kabul edilebilir neyin kabul edilemez olduğunu gerçekten konuşmak ister misin?
Women like that, they thrive on confrontation, but if you refuse to engage, then there's not really anything they can do, which makes them go even more out of their heads.
Onun gibi kadınlar, yüzleşmede başarılıdırlar, ama savaşmayı reddedersen, o zaman gerçekten yapabilecekleri bir şey olmaz, bu da onları daha çok çıldırtır.
Do not engage the enemy.
Düşmanla çatışmaya girmeyin.
Why do you suppose abdul would tell me That he did not try to engage malik.
- Abdül sence niye Malik'e bulaşmaya çalışmadığını söyledi ki?
Once you do that, you will not engage him.
Bunu yaptığınızda, onunla çarpışmayacaksınız.
do not disturb 82
do not enter 22
do not touch 30
do not be afraid 137
do not 407
do not stop 42
do not touch me 90
do not say 25
do not move 334
do not cry 56
do not enter 22
do not touch 30
do not be afraid 137
do not 407
do not stop 42
do not touch me 90
do not say 25
do not move 334
do not cry 56
do not panic 50
do not fear 30
do not forget 37
do not lie to me 46
do not worry 517
do nothing 111
do not know 60
do not do it 54
do not you 30
do not go 73
do not fear 30
do not forget 37
do not lie to me 46
do not worry 517
do nothing 111
do not know 60
do not do it 54
do not you 30
do not go 73