English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ D ] / Do not say

Do not say traduction Turc

2,711 traduction parallèle
And do not say "okay."
Ve sakın "iyi." deme
Come on, please do not say, "lovemaking."
Hadi ama, lütfen şuna "Aşk yapmak" deme.
Richard, do not say another word.
Richard, bir kelime daha etme.
Do not say a word to Manny.
- Manny'e hiçbir şey söyleme.
513 01 : 05 : 55,551 - - 01 : 05 : 57,674 You do not say.
513 01 : 05 : 55,551 - - 01 : 05 : 57,674 Sen deme.
Oh no, do not say a word.
Tek kelime etmeyiz.
Oh, do not say it.
Saçmalama Ray.
Do not say "steal" in front of him.
Onun önünde çalalım deme
Why can young people do not say whole words? This nonsense does not save time.
Tüm dünyayı dolaştık ve sıkıldım
I told you, before we came in. One word, do not say. Is the exact word you're using now.
Gelmeden önce kullanma dediğim tek kelimeyi kullanıyorsun şu an.
If you do not say, I will!
Sen söylemezsen, ben söyleyeceğim!
You say that about my son again and you and I are gonna have a problem, and I do not miss.
Gene oğlum hakkında konuştun, seninle bir sorunumuz olacak ve ben ıskalamam.
You do not need to know, just listen carefully to what I've to say.
Bilmene gerek yok sadece söyleyeceklerimi dinle.
You do not have to say anything but it may harm your defence if you don't mention something you later rely on in court.
Bir şey söylemek zorunda değilsiniz, ancak mahkemeye güvenerek sorgulandığınız zaman bir şey söylemezseniz bu savunmanıza zarar verebilir.
We're done. Anyone watching, do not count 24.
Sayın seyirciler, 24'ü saymayın lütfen.
No, no, they, they just had their hands in their sweatshirts, and I was not about to walk past them, so I crossed the street, and all I had to do was go back to the bar and say something.
Hayır, hayır, onlar sadece elleri sweatshirtlerinin içinde duruyorlardı, ve benim onlarının yanından geçmek gibi bir niyetim yoktu. bu nedenle caddenin karşısına geçtim, halbuki tek yapmam gereken bara geri dönüp bir şeyler söylemekti.
I'd like to say I may have been called for the prosecution, but I do not believe in Mr Bates's guilt.
Şunu söylemek istiyorum ki savcılık tarafından çağrılmış olabilirim ama Bay Bates'in suçlu olduğuna inanmıyorum.
And I... can't think of anything witty to say about my fabulous new'do, but I'm not doing squat either.
ve ben... yaptığım yeni muhteşem şey hakkında söylenecek esprili bir şey düşünemiyorum. Ama ağız kavgası yapmakta istemiyorum.
And it's interesting, when you get to the edge of that hustle-free zone by what you say and think, you're not thinking : "If I do, that about the head of the World Bank?".
Ve ilginçtir, eğer söylediğinle ya da düşündüğünle bu itip kakma olmayan alanın kenarına gelirsen, "Dünya Bankası'nın başkanı?" diye düşünmeyiz.
Do you not want to say toodle-pip to Jason and Samantha?
Jason'la Samantha'ya güle güle demek istemiyor musun?
♪ not to say but if you only knew ♪ ♪ more than words ♪ ♪ is all you have to do to make it real ♪
# Not to say but if you only knew # # more than words # # is all you have to do to make it real #
Do you? Not really.
Pek sayılmaz.
So if you're not sure what to say, let us do the talking.
Yani ne diyeceğinden emin değilsen, bırak biz konuşalım.
Not too bad if I do say so myself.
Ayıptır söylemesi, fena da olmamış yani.
Of all my coworkers, he is one of a small number whom I do not actively root against.
Tüm çalışanlarım arasında, aktif olarak konuşmaya girmediğim az sayıda kişiden birisi.
Yeah, I'm gonna ask questions, and I might not do what you say.
Sorular soracağım. Ve dediklerini yapmayabilirim.
I do not know, but I'll assume that that is a yes.
Bilmiyorum ama bunu evet olarak var sayıyorum.
I do not know what else to say.
Başka ne söyleyebilirim bilmiyorum.
And that means the decision of the arbitrator... and yes, we do say "arbitrator," not to "arbiter"... for those of you taking notes at home...
Bu, arabulucunun kararı demek oluyor ve evet, biz buna arabulucu diyoruz, belirleyici değil evde not almanız için söylüyorum.
Do you expect me to say I'm sorry, or what? Well I'm not sorry.
Üzgün olduğumu söyleyeceğimi mi sanıyorsun?
You will not say that Bleuvenne had to do with the inessive?
Albay, Bayan Bleuvenne'nin "Inessive" silahıyla ne planladığını biliyor musunuz?
You do not have a say in the matter.
Bu konuda konuşma hakkın yok.
I am İbrahim, who learned to swim in deep waters seek answers that do not dwell in bleeding hearts in the sky in the stars in odd and even numbers in ebced and hurufi on the peaks of mountains in dark holes and tunnels.
[Deniz sesi ] [ İbrahim iç ses] Ben İbrahim! Derin sularda yüzmeyi öğrenen kalbin kanayıp vermediği cevapları gökyüzünde yıldızlarda, tek ve çift sayılarda, ebcet ve de hurufide, dağların zirvelerinde, karanlık kuyu ve dehlizlerde, korkuyu güçlülerin gözlerinde arayan bulduğu her cevapta yeniden yeniden yanan İbrahim!
Arrogance may not be a uniquely American trait, but I must say, you do it better than anyone.
Kibir sırfAmerikalılara özgü değildir fakat açıkçası bu konuda herkesten iyisin.
I do not know what to say.
Ne diyeceğimi bilmiyorum.
But what I'm trying to say is you're not gonna let me do anything dumb, are you?
Söylemeye çalıştığım şey aptalca bir şey yapmama izin vermeyeceksin, değil mi?
Say you do not want I know that chair.
Meselâ diyelim ki bu sandalyeyi bilmemi istemiyorsun.
Just because you do not capture, not to say that there is nothing.
Sadece sen okuyamadığın için orada bir şey yok diyemezsin.
Just because I do not know every micro detail about it... not to say that I does not know, okay?
Sadece her mikro ayrıntıyı bilmediğim için onu tanımıyorum anlamına gelmez, tamam mı?
I'm confused I do not know what to say
Aklım karıştı Ne söyleyeceğimi bilmiyorum
Do not ask, but I say...
Sormadın ama söyleyeyim...
He chose to do something not completely legal in the state of New York.
New York'ta illegal sayılan birşeyi yapmayı kendisi seçti.
I say do not go.
Gitme dedim
I say do not go nowhere!
Bi yere gitme dedim!
Vai well. I do not know, changes shifts are somewhat ruthless, but... I even like the hospital, I love the drama.
iyi sayılır. gece vardiyaları, nöbetler biraz zorlu sayılır ama... yine de hastaneyi seviyorum, dramayı seviyorum.
Do not you hear what I say?
Ne söyledigimi duymuyor musun?
That's not exactly what we do.
Tam olarak sayılmaz.
So, if I told him once, I told him a million times these numbers do not add up.
Milyon kere söylemişimdir. Bu sayılar hiç akıl kârı değil.
Do not have to change any person or say goodbye to anyone.
Kimse için değişmek veya kimseye veda etmek zorunda değilsin.
You do as I say I do not want to hurt you or your family.
Sana denileni yap. Ailene yada sana zarar vermek istemem.
Look, I can not say anything for sure but, not think it has to do with drugs.
Bak, kesin birşey söyleyemiyorun ama, uyuşturucuyla ilgisi olduğunu sanmıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]