Evidently not traduction Turc
122 traduction parallèle
Evidently not.
Olmadığım belli.
- Evidently not.
- Olmadığı açık.
Evidently not so simple.
Öyle çok basit olmadığı da besbelli.
You're evidently not used to women using their brains.
Besbelli ki sen beyinlerini kullanan kadınlardan olmadın hiçbir zaman.
- Evidently not.
- Belli ki ölmemiş.
Well, evidently not.
Evet öyle, anlamıyorsun.
Evidently not.
Belli ki yazmamışım.
He, then promised gold, evidently not finding the easy quantities he promised.
"Sonra altın sözü vermiştir, ancak vaat ettiği miktara bir türlü ulaşamamış..."
- Evidently not.
Bu çok açık.
Evidently not.
Belli ki kalmamış!
- Hey, this is it! - Sounds like fun, Barry, but evidently not for everyone.
- Kulağa komik geliyor Barry, ama açıkçası herkes için değil.
Evidently not to you.
Ben sadece ikimizi düşünüyorum.
Evidently not.
Açıkcası hayır.
- Evidently not.
Hallolmamış anlaşılan.
Evidently not.
Görüldüğü üzere hayır.
Mm, evidently not.
Açıkçası hayır.
Evidently, my people, who are said to love me... do not wish me to be happy.
Her yerde beni sevdiğini söyleyen halkım, anlaşılan mutlu olmamı istemiyor.
Evidently do not waste love on Madame Rochelle.
Besbelli ki sizin için Madame Rochelle'in sevgisinikaybetmek önemli değil..
Evidently, the atom was not an indestructible little ball after all.
Yani bana sonra gene iş verecek misiniz?
Evidently, you do not realize you are in an interstellar conveyance.
Belli ki, yıldızlar arası bir gemide olduğunuzu bilmiyorsunuz.
Evidently you do not mind to travel with somebody like me.
Belli ki, benim gibi biriyle beraber seyahat etmek sizi rahatsız etmiyor.
Evidently, she's not used to money.
Anlaşılan, paraya pek alışkın değil.
Evidently, you are not ready for me.
Anlaşılan benim için hazır değilsiniz.
Evidently, you have not suffered enough.
Anlaşılan yeterince acı çekmemişsin.
Evidently they are not prepared to deal with outright disobedience.
İtaatsizlikle baş etmeye hazırlıklı değiller. Nereden bildin?
I mean he evidently could not live with what he saw.
- Gördükleri yüzünden yaşamadı.
Evidently I'm not Leapy Lee.
Leapy Lee değilmişim.
" Not as old as the Dead Sea Scrolls, and evidently from the opposite camp.
"Ölü Deniz Parşömenleri kadar eski değil ama belli ki rakip bir topluluktan."
Evidently, they're not in communication tonight.
Açıkçası, bu gece aralarındaki iletişim pek iyi değil.
Well, evidently, Allen must have let him in, opened the door not knowing...
Well, açıkçası, Allen onu içeri almış,... bilmeden kapıyı açmış olmalı.
- Evidently we are not perfect.
- Mükemmel olmadığımız ortada. - Hayır.
- Evidently not.
- Besbelli anlayamadınız.
Sir is most evidently alive, otherwise I would not attempt to serve, sir!
Beyefendi açıkça yaşıyor, aksi halde kendisine hizmet etmeye kalkmazdım!
Evidently not.
Belli ki hayır. Ne yazık.
Evidently, your friend did not realise that here in East Germany we use 220 volt current.
Anlaşılan dostunuz Doğu Almanya'da 220 volt elektrik kullandığımızı fark edememis.
Evidently, not completely perfect.
Tamamen mükemmel olmadığı ortada.
Evidently that's an attitude you're not familiar with.
Anlaşılan bu sana yabancı bir kavram.
- Not that, evidently.
- Belli ki bunu değil.
Well then you evidently do not know the Earl.
Öyle anlaşılıyor ki, siz Kontu tanımıyorsunuz.
Evidently, they did not enter this cavern alone.
Besbelli, bu mağarada yalnız değillermiş.
- Evidently not.
Görünüşte öyle değil.
- Evidently with Mr. Tyler it's not through his stomach.
Evet. Açıkçası, Bay Tyler'ınki midesinden geçmiyor.
But then we'll get the church but not the minister, and evidently he's some life-long family friend.
O zaman papazı değil, kiliseyi muhatap alırız.
Now I'm sure you're not a psycho, but evidently she thinks you are, so... for your own sake, just stay away from her, OK?
Sen iyi bir çocuğa benziyorsun. Senin bir psikopat olmadığına eminim ama belli ki, o böyle düşünmüyor. Bu yüzden, kendi iyiliğin için ondan uzak dur.
Darius, uh, evidently did not wish to spill any more of his seed.
Darius, kanıtlandığı gibi spermlerinin hiçbirini dökmek istememiş.
Evidently, it's simply not Mother's Day without Raymond. She's been a miserable wretch all week long.
Anlaşılan, Raymond'sız anneler günü olmuyormuş.
I was going to ask if you wanted to take off early, but evidently you're not concerned so I - ( BANG! )
İyi, hoş da Francis, bir saat yirmi dakika boyunca konuşmanı dinlememe gerek yoktu.
Evidently I'm not cleared to know a lot, but I will tell you this :
- Açıkçası, kesin olarak bilemiyorum ama şunu söyleyebilirim
Evidently, our expert witness comes armed not only with details but a conscience.
Açıkçası uzman tanığımız sadece bilgilerle değil vicdan azabıyla da doluymuş.
Not that I've been doing background checks... but I have a friend who evidently knows an old friend of yours, and...
- Ama? Sicil kontrolü yaptığımdan değil... ama eski bir dostunu tanıyan bir arkadaşım var ve...
Evidently, he wants to be sure I'm not nuts.
Besbelli ki benim deli olmadığımı gözleriyle görmek istiyor.
nothing 25771
not allowed 48
note 183
noth 18
not yet 7691
notebook 23
notes 105
notice 40
not really 5709
notorious 29
not allowed 48
note 183
noth 18
not yet 7691
notebook 23
notes 105
notice 40
not really 5709
notorious 29
not at all 5606
nottingham 42
noticed 24
nothin 482
notch 62
noted 237
nothing to see here 87
nothing else matters 82
not me 3274
nothing to hide 21
nottingham 42
noticed 24
nothin 482
notch 62
noted 237
nothing to see here 87
nothing else matters 82
not me 3274
nothing to hide 21
nothing much 304
not anymore 2246
nothing more 611
not my type 47
not tonight 725
nothing happened 754
nothing at all 597
not now 3813
nothing yet 509
nothing changes 92
not anymore 2246
nothing more 611
not my type 47
not tonight 725
nothing happened 754
nothing at all 597
not now 3813
nothing yet 509
nothing changes 92