Fall down traduction Turc
1,349 traduction parallèle
We were watchin the lighthouse fall down... then I was flyin backwards into the snow.
Fenerin devrilişini izliyorduk. Sonra sırtı üstü uçarak karlara düştüm.
I'll fall down. I'll bleed.
Düşerim. Kanım akar.
On Mondays, I go to Central Park and watch rollerbladers fall down.
Pazartesileri, Central Park'a gider patenlilerin düşmelerini seyrederim.
Come on, fall down.
Hadi, düş.
Fall down.
Düş. Evet!
We were watchin the lighthouse fall down... then I was flyin backwards into the snow.
Fener kulesinin yıkılışını izliyorduk... Sonra karın içinde tersine uçuyordum.
- So you get drunk every day and you fall down.
- Ozaman siz hergün sarhoş olup düşeceksiniz.
You're just gonna get drunk tomorrow, fall down again.
Yarın yine sarhoş olup düşeceksiniz...
Sit down before you fall down.
Düşmeden önce otur istersen.
I fall down the stairs and not a scratch.
Az daha aşağı düşüyordum.
You can rise to the heavens, or fall down into hell... be enormous, or infinitely small... be an artistic genius, or the best strategist... or the most powerful politician.
Cennete de yükselebilirsin, cehennemin dibine de gidebilirsin. Çok büyük ya da görünemeyecek kadar küçük olabilirsin. Bir dahi, bir strateji uzmanı ya da çok güçlü bir politikacı olabilirsin.
Take me carefully. I mustn't fall down. I haven't even got engaged.
Tavuslar, benim kalbimde dans eder.
I wanted one stunt guy to go through the window, hit the car, and fall down.
Dublör de camdan dışarı fırlıyor, arabaya çarpıyor, ve yere düşüyor.
It hurts you when you fall down.
Düşerseniz bir tarafınızı acıtır.
The idea is for him to go through the bamboo, then fall down to the floor below.
Bambuyla bunu yapabilmesi için bir fikir gerekli, daha sonra zemine düşecek.
Did something fall down?
Bir şey mi düştü?
You heard Dottie fall down the stoop even without your hearing aid?
Dottie'nin verandadan düştüğünü işitme cihazın olmadan mı duydun?
We all sing the "Merry Tune of Stratford" until I yell "churrah" and then you all fall down laughing and I join you as I find it funny, too.
Stratford'un o pürneşe melodisini söyleyeceğiz, ben "Hurra!" diyince siz gülerek yere yatacaksınız ben de bunu komik bularak size katılacağım.
You have to fall down!
Yere düşmek zorundasın!
"All these things will I give thee, if thou wilt fall down and worship me."
"Bütün bu size verdiklerim, herşeye rağmen düşecek ve benim için çalışacak"
- fall down on the floor... then you say, "Thank you, Don!"
çığlıkları evinizi kapladığında bana şunu söyleyeceksiniz, "Sana minnetarız, Don!"
Don't fall down.
Sakin asagi dusmeyin.
- I don't wanna fall down!
- Düşmek istemiyorum!
Announcer : Carol, who told friends, "When you fall down, get up and try again."
Carol, arkadaşlarına düştükten sonra kalkıp yine denemeye devam edersin demişti.
We don't have to walk around... in the workplace where the buildings are gonna fall down!
Bu şartlarda çalışmayı reddedin!
Bobby, do that again, but this time don't fall down.
Bir kez daha yap Ama bu sefer düşme! ÜNİVERSİTEDE İYİ ŞANSLAR
We fall down and... ... we get into trouble. it happens to everybody. it does.
Düşüşe geçeriz başımız derde girer.
You had to slip into her mouth, slide over her tongue. Fall down her throat, deep down into her belly. Right into her blood.
Ağzının içine akıyor, dili üzerinde kayıyor boğazından düşüyor, göbeğinin derinliğine iniyor kanında dolaşıyor olmalısın.
No, no, the concept of gravity... is when you fall down and you break your head open.
Hayır, hayır, düşüp kafanı kırdığın zaman yerçekimi kanunu olur.
This wall might fall down one day, but the walls between me and the world will never fall down.
Bu duvarlar günün birinde yıkılabilir. Ama dünyayla benim aramdaki... duvarlar asla yıkılmayacak.
I pull on the trigger, your balls fall down.
Tetiği çekersem, taşakların havaya uçar.
I am an Imperial Agent, I am famous If you pull me on a big street... and I fall down in the new year, what face do I have?
Ben bir imparatorluk ajanıyım, Bir itibarım var bana meydanda çelme takarsan... üstelik yeni yıla gireceğiz, insanların yüzüne nasıl bakarım?
These old elevators, they break down, they fall down.
Bu eski asansörler bozulur, düşer.
Fall down.
Düş yere.
Fall down there and be dead for a while.
Vay canına. Düşsen anında ölürsün. - Evet.
Not unless you want that place to fall down.
Yıkılmasını istiyorsan olur.
Orson fall down?
Orson mu düştü?
I can also vomit, fall down and make dirty calls to your sister when I'm drunk.
Aynı zamanda kusup düşebilirim ve kız kardeşine sapık aramalar yapabilirim.
You always fall down a well trying to steal stuff.
Bir şeyler çalmaya çalışırken sürekli başarısızlığa uğruyorsun.
Or I could fall down the rabbit hole.
Ya da tavşan deliğine düşebilirdim.
Natasha fell down the stairs, now I fall down the stairs.
Natasha merdivenlerde düşmüştü, ben de düştüm.
When they all finally fall asleep, I intend to track down the nearest alcoholic beverage and make it disappear.
Hepsi uyuduğunda en yakındaki alkollü içeceği bulup onu yok edeceğim.
You want me to go inside and just... sit down on the couch in front of the TV..... and drink beer until I fall asleep, and maybe repeat the whole thing again tomorrow?
Benden, içeri girip televizyonun önündeki kanepeye oturmamı sızıncaya kadar bira içmemi ve aynı şeyleri ertesi gün de tekrarlamamı mı istiyorsun?
It helps break the stuntman's fall, and make's the fall itself seems more spectacular, with all the bamboo crashing down around him.
Biri dublörün düşme hızını yavaşlatmak, ve düşüşün daha fazla ilgi çekici olmasını sağlamak, bütün bu bambular çarpmanın etkisiyle etrafa saçılıyor.
They fall down.
Düşerler.
Or she could fall off a ferry and be pulled down under the water, the roar of the waves drowning out her cries for help, until no one could hear that shrill voice of hers, not ever again.
Ya da feribottan düşmüş ve suya gömülmüştür. Gürleyen dalgalar, o ciyak ciyak sesi bir daha duyulmaz olana kadar yardım çığlığını bastırmış olabilir.
When they hit the super-slippery floor, they'll slide onto this mining cart, which should travel down this path, into the next room, where the fish net will fall on them.
Süper kaygan zemine bastıkları anda kayarak bu maden vagonuna girecekler, o da bu yoldan yan odaya gidecek ve orada üstlerine balık ağı düşecek.
When they hit the super-slippery floor, they'll slide onto this mining car, which should travel down this path into the next room, where the fishnet will fall on them.
Süper kaygan zemine bastıkları anda kayarak bu maden vagonuna girecekler, o da bu yoldan yan odaya gidecek ve orada üstlerine balık ağı düşecek.
The only reason why I came down here tonight is to see her fall on her face.
Buraya rezil oldugunu görmeye geldim tatlım.
- Calm down. - Why did you fall? Okay, it's just my knee.
Sadece dizimi incittim, iyiyim.
What made her fall down?
- Onu ne düşürdü?
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23