For just traduction Turc
92,587 traduction parallèle
Fine. Just let me take over your body for just the tiniest little bit.
İyi. vücudunuzun en ufak bir parçasını almam için izin ver bana.
Perhaps if you just let go of your ego for just a moment, you could admit that you are simply wrong.
Belki egonu sadece bir anlığına bir kenara bırakırsan yanıldığını kabul edebilirsin.
We have vacancy for just one salesman post.
Sadece satış için boş yerimiz var.
And, you know, if you don't agree, I thank you for everything, and you know, I'll just go...
Bu miktar sana uygun değilse her şey için teşekkür edip
I just loved everything he stood for.
Temsil ettiği her şeyi çok seviyordum.
The circumference of the sewage lines, they're just not big enough for a church.
Kanalizasyon borularının çapı kilise inşası için yeterince büyük değil. Yasa gereği falanmış. - Çaresini bulacağız.
- Ma was just pining for the days when you could get lung cancer with your lunch.
Annem yemek yerken akciğer kanserine yakalanabildiğin günleri özlüyor.
- Oh, well, it's a nice offer. It's just... It's not a great time for me.
- Çok naziksiniz ama bu aralar pek müsait değilim.
I haven't gone on to worry about the fact that the prize for saving our fucking lives is just to do it all over again, only ten times bigger.
Hayatımızı kurtarmak için bunun on katını yapmamız gerektiğini henüz mesele edemiyorum.
- Um, I just... - Okay. Any way you can pay for the funeral with other savings?
Cenaze masraflarını ödeyebileceğin başka bir birikmişin var mı?
Will you excuse us for a minute and just let me talk to Harry here about pricing?
Harry ile ücretlendirmeyi konuşmam için bize biraz izin verir misin?
I'll just go ahead and sign for it.
- Hayır. Ben imzalarım.
- Charlotte, just for once in your life, just once, for the love of God, just do what the fuck I say.
Yalvarırım Charlotte, hayatında bir defa da olsa Tanrı aşkına, ne diyorsam onu yap amına koyayım.
We just... We have to leave, just for a little bit.
Sadece kısa süreliğine gitmemiz lazım.
So, I think we should just really wait for him.
O yüzden, bence o gelene kadar beklemeliyiz.
Just went for a drive to clear my head.
Kafamı boşaltmak için arabayla dolaşmaya çıkmıştım sadece.
And, uh, just a Coke for me.
Ben de bir kola alayım.
So I'm supposed to, what, just wait here, fingers crossed, while everyone who blames me for Alice's death risks their life?
Yani burada beklemek zorundayım, parmaklarım geçti, beni Alice'in ölümünden dolayı suçlayan herkes hayatını riske mi atıyor?
- I'll just hang onto it for you.
- Bunu senin için saklayayım.
I just think it was too much for his old heart to handle.
Bunun yaşlı kalbine kaldırabileceğinden fazla geldiğini düşünüyorum.
Just for tonight, as I sort a few things out?
Sadece bu akşam için, birkaç şeyi halledene kadar.
I'm just wondering what evidence persuaded a judge to sign a warrant for such an extensive operation.
Yargıcı böyle kapsamlı bir operasyon için mahkeme emri çıkarmaya hangi delil ikna etti, merak ediyorum.
Not just to keep my mind sharp. But for this.
Sadece zihnimi keskin tutmak için değil, şunun için...
I-It's just to establish a credit history for the rental agreement.
Sadece kira sözleşmesine kredi geçmişi sağlamak için.
I just came to drop something by for Shae.
Shae'ye geçerken bir şey vermek istedim.
He's just looking for a miracle.
Bir mucize olmasını bekliyor.
If I could just read off the following : The Award of Valor, the Chief's Special Award, seven different Awards of Commendation, five Unit Citations, the Matthew Blickle Community Service Award, and you were recognized by the Florida Police Chiefs Association for exceptional achievement and commitment to the public.
Birkaçını size sesli okumak istiyorum Cesaret Ödülü, Polis Şefi Özel Ödülü yedi ayrı takdir ödülü, beş tane birlik nişanı Matthew Blickle Toplum Hizmeti Ödülü.
I just thought about the night the police came... for my father.
Polisin babam için geldiği geceyi gözümün önüne getirdim.
He just goes away for 30 years?
30 yıl hapse mi girecek şimdi?
And just so we're clear, I didn't do it for you or for Kevin.
Ayrıca şunu da bil sen ya da Kevin için yapmadım.
For a second, you looked just like your dad.
Bir an gözüme tıpkı baban gibi göründün.
I want to be more than just a hot lay for you, Sam.
Sırf seviştiğin birinden fazlası olmak istiyorum Sam.
Just look for Natalie?
Natalie'ye bakmak için?
You look awfully pleased for a man who just got kicked in the kidneys.
Böbreklerine tekme yiyen bir adama göre çok memnun görünüyorsun.
We're just in time for their Zombie Apocalypse Special.
Zombi Kıyameti Özel Programına denk geldik.
I was just giving her change for the machine.
Makine için bozukluk veriyordum.
And when your house is burning, there isn't a plan, everyone just runs for the exit.
İnsanın evi yanarken kimse plan yapmaz, herkes çıkış kapısına koşar.
There comes a time when each of us must take responsibility, not just for ourselves but for each and every one of us.
Her birimizin sorumluluk alması gereken bir zaman geliyor. Sırf kendimiz için değil her birimiz için!
It just lets us off the hook for our own mistakes.
Kendi hatalarımızdan sıyrılmamıza yarayan bir şey sadece.
Maybe we'll just wait a while for the kids.
Çocuk olayının acelesi yok.
We're all just trying to make this the perfect wedding for you.
Biz sadece düğününüzün mükemmel olmasını istiyoruz.
You know, Rob, I just couldn't get out of my own damn way, but it ain't too late for you.
Ben kendi yolumu çizememiştim ama senin için geç değil.
You're just another guy working for a living.
Sen sadece yaşamak için çalışan başka bir adamsın.
And all that talk about trying to find yourself, trying to "breathe" and... wanting to taking a stand for the workers, that just... goes away?
Kendini bulmaya çalışmak, "nefes almaya" çalışmak, ve işçilere destek olmayı istemekle ilgili, bütün o konuşmalar, bunlar öylece... kaybolacak mı?
- Just for a second, please.
- Bir saniye, lütfen.
Just revel in your majesty for one fucking second.
Sadece ihtişamla eğlenin Lanet saniye için.
It's just... you went away there for a minute.
Bu sadece... Orada bir dakika gittin.
It just distracted you long enough for Alice to power up the spell, which is all the shield charm has to do.
Seni yeterince dikkatini dağıttı. Alice büyüyü çalıştırması için, Hangi kalkan cazibesi yapmak zorunda olduğu.
Ember's temple is nearby, so just go and petition him for a re-up.
Ember'in tapınağı yakındadır, Bu yüzden gidip yeniden başvurmak için ona dilekçe verin.
I just believe in you. I root for you.
Sadece sana inanıyorum, seni destekliyorum.
It's just that our work is stuck for the time-being, right?
Bu durum işimizi şimdilik askıya almak olacak.
for justice 20
just 13489
just come home 43
just eat it 38
justice 418
justin 1150
just do it 1237
justified 46
justine 297
just be cool 104
just 13489
just come home 43
just eat it 38
justice 418
justin 1150
just do it 1237
justified 46
justine 297
just be cool 104
just so you know 1100
just relax 1151
just breathe 514
just me 553
just be yourself 145
just go 1748
just talk to me 109
just let it be 17
just bear with me 31
just kidding 689
just relax 1151
just breathe 514
just me 553
just be yourself 145
just go 1748
just talk to me 109
just let it be 17
just bear with me 31
just kidding 689