Glad to traduction Turc
12,970 traduction parallèle
I'm so glad to hear it.
- Bunu duyduğuma çok sevindim.
I was just glad to have made the decision.
Ve bu kararı verdiğim için mutluyum.
Glad to see someone appreciates my coffee. Uh, "tolerate."
Birinin kahvemi beğenmesine sevindim.
We're glad to have him.
Aramızda olduğu için mutluyuz.
Glad to see you're finally reigning in those man-boobs, bro.
Sonunda erkek memelerini benimsemene çok sevindim kardeşim.
As a matter of fact, I'm glad to see you.
Doğrusu sizi gördüğüme sevindim.
- You're glad to enter them for the show?
- Onları panayıra sokmak için mutlu musunuz?
Ooh. [Chuckles] I always said The first time Arnie and I kissed, the Earth moved. Glad to see we haven't lost our touch.
I her zaman ilk öpücük benim söylemek ve o dünya sallamak yapar.
At least try to look like you are glad to be here.
Sen benim karımsın. En azından mutluymuşsun gibi görünmeye çalış.
Hey, glad to know you're okay.
Hey, iyi olduğuna sevindim.
I expect you will be glad to see the back of me.
- Gittiğimi görmekten mutluluk duyarsın.
I'm so glad to see you here.
- Sizi burada gördüğüme çok sevindim.
I'll be glad to once you return the Amphora to me.
Bir defa bana Amforo'yu tekrar getirirsen minnettar olurum.
He will be glad to hear you are improving, but it is one thing to ride for pleasure, quite another to train for war.
İlerleme kaydetmene sevinecek. Ama zevk için at sürmek ayrı savaşa hazırlanmak ayrıdır.
Glad to see you're doing better.
Daha iyi olduğuna sevindim.
- Tired. But glad to be here.
Ama burada olmaktan mutlu.
Always glad to be running into police officers on their own turf, especially you.
Polisleri kendi mekanlarında takılırken görmek benim için bir zevk. Özellikle senin gibileri.
Said he was glad Tony made a commitment to me.
Tony'nin bana bağlanmasına sevindiğini söyledi.
Glad to hear you say that.
Böyle söylediğini duymak güzel.
- I'm glad to see you again, Dickie.
Seni tekrar burada gördüğüme sevindim Dickie.
- Glad to.
- Zevkle.
I'm sure it's only indigestion, but whether it is or not, I'll be glad to put my feet up.
Eminim sadece hazımsızlıktır ama... Öyle ya da böyle, keşke ayağımı yere sağlam basabilsem.
I'm so glad to see you here.
Karşılaştığımıza çok sevindim.
Glad to know you don't think I was complicit.
Suça dahil oldugumu düsünmemene sevindim.
Well... I'm actually glad to hear she's moving on.
Hayatına devam ettiğine sevindim.
Heh, I'm glad to hear it, Mr Bates.
Bunu duyduğuma sevindim Bay Bates.
I'm glad to think we've wrought an improvement.
Olayı geliştirdiğimize sevindim o zaman.
I expect you're glad to get to bed. I know I am.
En sonunda uyuyacak olmak ne güzel.
And I was glad to get the work.
Çalışmaktan da memnundum.
They'll be glad to see you.
Seni gördüklerine sevinecekler.
And to be honest, I'm glad that somebody killed him.
Dürüst olmak gerekirse, Onun birinin öldürdüğüne sevindim.
Look how glad he is to be alive.
Yaşıyor olmaktan ne kadar mutlu olduğuna bir bak.
Well, I'm glad we're to be allies.
Müttefik olduğumuza seviniyorum.
Hey, hey, hey, fella, I'm glad to see you.
Uk Eğer.
I hate to admit it, but I'm really glad you came along.
Umarım biz Bu yolla yapabilirsiniz.
Well, I'm glad you don't claim to know more than I do, Lady Grantham. - But I am disappointed.
Benden fazla bildiğinizi iddia etmediğinize memnunum Leydi Grantham.
I'm glad someone showed up to class today.
- Derse birinin gelmesine sevindim.
"You're real important to me, and I'm so glad we shared this moment together."
"Benim için çok önemlisin. Bu güzel anı seninle paylaştığım için çok mutluyum."
I told Mutiny not to sell and I'm glad.
İsyan'a satmamalarını söyledim ve pişman değilim.
I'm glad that Junior has made a commitment to such a lovely lady like yourself.
Ufaklığın senin gibi hoş bir bayana bağlanmasına sevindim.
You should be glad the gods don't allow you to see your own fate.
Tanrıların kendi kaderini görmene izin vermemelerine şükretmelisin.
Anyway, I am so glad I could loan my husband out to you.
Neyse, kocamı sana ödünç verebildiğime sevindim.
Aren't you glad we decided not to "check in" with each other?
Şu araşma işini yapmadığımıza memnun olmadın ım?
Hey. So glad you decided to come watch.
İzlemeye karar vermene sevindim.
I mean, I was nervous to tell you how I felt, but... I'm really glad that I did.
Ben de sana nasıl hissettiğimi söyleyeceğim zaman gerginlikten ölecektim ama iyi ki demişim.
I'm glad in a way, I didn't have to testify against him now.
Bir bakıma ona karşı ifade vermek zorunda olmadığıma sevindim.
Anyway, I'm here and I'm glad of the chance to talk about this mad scheme of opening the house.
Her neyse, buradayım ve evi açma gibi çılgınca fikirleriniz hakkında konuşma şansını yakaladığıma sevindim.
- I'm glad I don't have to walk.
Tüm yolu yürümek zorunda kalmadığıma sevindim.
VOICEMAIL :'Hi, I'm glad you called, I tried to call you.
Merhaba, aradığına sevindim. Sana ulaşmaya çalıştım.
I'm so glad you're safe. Thanks to you.
- Güvende olduğuna çok sevindim.
I'm glad the judge agreed to grant you compassionate release.
Yargıcın merhamet nedenli serbest bırakmasına sevindim.
glad to meet you 91
glad to hear that 26
glad to be of service 30
glad to see you 90
glad to help 23
glad to hear it 243
glad to know you 38
glad to have you back 23
glad to be here 29
tomas 217
glad to hear that 26
glad to be of service 30
glad to see you 90
glad to help 23
glad to hear it 243
glad to know you 38
glad to have you back 23
glad to be here 29
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30
tone 191
today 4533
torture 179
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30
tone 191
today 4533
torture 179