English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / He was young

He was young traduction Turc

1,315 traduction parallèle
My dad used to walk past it when he was young.
Gençliğinde babam hep önünden geçermiş.
He was there once, when he was young.
Gençken, bir kez oraya gitmişti.
Once, he was young, and rich... and handsome for a man.
Bir zamanlar Xavier çok genç, yakışıklı ve zengin bir adamdı.
I took the wrong pills when he was young.
Gencligimde yanlis haplar kullandim. Hi.
This is dad when he was young.
Babamın genç hali.
That's when he was young He looks more manly now
O zamanlar çocuktu. Şimdi daha bir erkek gibi.
You see the game like Spassky saw the board when he was young.
Sen pokere Spassky'nin gençken satranç tahtasına baktığı gibi bakıyorsun.
When I was a kid, when he was young, he was the best, Trance.
Küçük bir çocukken, gençken, o en iyisiydi, Trance.
My father, was he handsome when he was young?
Babam, gençken yakışıklı mıydı?
He was young.
- Evet. Gençken.
When he was young, they called him a genius.
Gençken ona dâhi diye sesleniyorlarmış.
There was a tale I told to Veysel when he was young.
Veysel küçükken ona anlattığım, bana da anneannemin anlattığı bir masal vardı.
He said I was like my mom when she was young and they were happy.
Annemi gençken sevdiğini... ve çok mutlu olduklarını söyledi.
He was a handsome young man, he looked like a pop singer.
Çok yakışıklı ve genç birisiydi. Pop şarkıcılarına benziyordu.
Although he spoke perfect English he felt he was just not young enough to start in a new country.
Mükemmel İngilizce'sine rağmen yeni bir ülkede yeni bir başlangıç için yeterince genç olmadığını hissediyordu.
He was an excellent coach, and he did a lot for our young people.
O, çok iyi bir spor adamıydı. Gençlerimize çok emeği geçti.
He was a rising young equal rights advocate for the Utilities.
Fenni ve Sıhhi Tesisler adına çalışan genç bir hak eşitliği savunucusuydu, yetişmekte olan.
I was looking at Noel... and I just kept seeing my dad... sitting there... young... like when he was... a junior in college, and...
Noel'a bakarken devamlı babam gözümün önüne geldi öyle beklemesi genç, üniversite üçteyken ve bilemiyorum.
I'd say it was Marty Crane but he's a bit too young and trim, eh?
Marty Crane diyeceğim ama çok genç görünüyor.
I-i spotted them at a-at a movie once, And he was sitting wit like, a young redhead.
Onları bir filmde görmüştüm ve babam genç bir kızıl kafayla oturuyordu.
When my uncle was a young man... there was this girl who lived across the street from him... and he was completely in love with her. But he never talked to her.
Amcam gençken sokağın karşısında oturan bir kız varmış ve ona sırılsıklam aşıkmış.
HE WAS A LITTLE TOO YOUNG FOR YOU.
Ne kadar itici derdim...
He was so young.
Daha çok gençti
Cuban dictator Fidel Castro claims he was finally convinced by a young boy's letter.
Küba diktatörü Fidel Castro küçük bir çocuğun mektubu sayesinde ikna olduğunu söyledi.
And then he was accused of trying to solicit sex from a young boy.
Sonra genç bir oğlanla sex yapmakla suçlandı.
Honestly, he- - he was too young to play.
Dürüstçe söylemek gerekirse oynamak için çok küçüktü.
Plato wrote his account of Atlantis towards the end of his life, but it was first told at a dinner party that took place when he was only a young boy.
Plato Atlantis tasvirini, hayatının sonuna doğru yazdı, ama ilk kez, sadece genç bir delikanlı iken katıldığı... bir akşam yemeğinde bahsi geçmişti.
On graduation day he was sat next to another young man, who... like Mr. Stevenson, had earned high marks.
Mezuniyet gününde Bay Stevenson, kendi gibi yüksek notlar almış bir başka genç adamın yanında oturuyormuş.
is ittrue that he gave you bad reviews and praisedthe young Von Karajan... called him a miracle, said he was betterthan you.
Evet biliyorum. - Sizi eleştirip Genç Von Karajan'ı göklere çıkardığı doğru mu? Karajan'ın daha iyi bir şef olduğunu söylediği için onu askere aldınız.
What would this young man do if he was hungry enough?
Çok hırslı genç bir adam ne yapardı?
If Cha Bum-gun was young again, he would never play like that!
Cha Bum-gun gençken hiç böyle oynamazdı.
When Cha was young, he scored three goals in the last 5 minutes
Cha, gençken son 5 dakikada 3 gol atmıştı.
He met up with Bob Young, who at the time was running company called ACC Bookstore which was a mail-order PC Unix uh, catalog
Bob Youngla tanıştılar.
Once when I was young, he reached into a bowl of water and picked me a plum from the Garden of Eden.
Ben küçükken bir sürahi suya uzanıp bana cennet bahçesinden bana erik getirdi.
And how he was ready to fire a young driver named Patrick O'Boyle. Just because he double-parked in front of an e.r.
O cücenin genç bir sürücü, Patrick O'Boyle'u sırf kamyonunu bir ambulansı kapatacak şekilde park ettiği için kovduğunu.
He was the young man Samuel spoke to.
Samuel ile konuşan kişi o.
He was a young man.
Gencecik adamdı.
He was distressed about this young man's death in the garbage compactor.
Çöp kamyonunda ölen şu delikanlı için üzülüyordu.
He was a young man when he went over, Curt.
Öldüğünde çok gençti, Curt.
When he first knew me, I was beautiful and young.
Beni ilk tanıdığında ben de genç ve güzeldim.
I was still too young, and he brought me on too fast.
Kendi sesimi duyduğumda çok küçüktüm. O beni çok erken sahneye çıkardı.
When I knew him, when I knew Aaron, he was justa young kid.
Aaron u bildiğim kadarıyla genç biri.
And there he was, this young boy
"İşte oradaydı, bir delikanlı"
And there he was this young boy a stranger to my eyes
"İşte oradaydı, bir delikanlı " Hiç tanımadığım bir yabancı "
We are privileged to have with us a young physician I first met when he was a student doing research on the sedative properties of Guinness if I remember correctly.
Burada genç bir fizikçiyle bulunmaktan onu duyuyoruz onunla Guiness'in yatıştırıcı etkilerine dair yaptığı araştırmada tanışmıştık, yanılmıyorsam.
Apparently, as far as anyone can tell he was 10-speeding a gazillion miles an hour through Central Park racing with all the other Young Turks.
Açıkçası, herkesin bildiği gibi Central Park'tan geçerken manyak gibi sürat yapıyormuş şu Genç Türk'lerle yarışıyormuş.
I said he was too young for that toy but as no one ever listens to me...
O oyuncak için çok küçük olduğunu söylemiştim. Amam beni kimse dinlemez ki...
At this time, a young Marine, I'd estimate about 17 years old, he was running by and a sniper shot him in the head, right above his left eye.
Genç bir deniz piyadesi, belki 17 yaşında falan, yanımdan koşarken bir keskin nişancı onu sol gözünün üzerinden vurdu.
Since he said he was having problems understanding the relationships of young people.
o sorunlarınız oldugunu soyledi, genclerin isini anlamak zor.
When I first met Sandro, he was a young kid, just like these.
Burada ise, turistler yiyecek ve para verirler. İşte böyle başladı.
Why wouldn't he take his business to some other college if it was only about young girls? It's got to be personal.
Mesele sadece genç kızlarsa neden başka bir üniversiteye geçmedi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]