English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I better not

I better not traduction Turc

2,917 traduction parallèle
I better not.
Gelmesem daha iyi.
Guess I better not get caught then.
O zaman yakalanmamaya çalışsam iyi olacak.
And I know how much money is in those envelopes so those wedding gifts better not be bullshit.
O zarflarda ne kadar para olduğunu biliyorum. O yüzden alacağınız hediyelerde ucuza kaçayım demeyin.
And to be honest, I have never understood why we're not better friends.
Dürüst olmak gerekirse, neden daha iyi arkadaş olmadığımızı asla anlamadım.
I'm not sure new Cass gets irony any better than old Cass.
Yeni Cass'in esprilerinin eskisinden iyi olduğunu söyleyemeyeceğim.
I think you better tell me exactly what you're doing, or I have to kill you whether I want to or not!
Sanırım bana ne yaptığını söylemen gerekiyor yoksa istesem de istemesem de seni öldüreceğim!
It's not much, I admit, but... It's certainly better than the mental institution where I lived before this.
Pek ev gibi olmasa da daha önceden kaldığım akıl hastanesinden kat kat iyidir.
I'm not sure that would make you feel any better, but...
Bunun seni iyi hissettireceğinden emin değilim ama...
¶ You better not pout, I'm telling you why ¶
* İyisi mi somurtma, nedenini söylüyorum sana *
I'm not gonna tell you a fairy tale. About speaking to the better angels of this fine city, Offering them hope, not fear.
Sana burada bu şehir için daha iyi, korkusuz ve umut dolu meleklerin olduğu hakkında peri masalı anlatacak değilim.
You know I still have my gun, and I am a better shot when I'm not all amped up.
Silahım hala yanımda hem sakinken daha iyi ateş ediyorum.
I thought you wanted to feel better and not worse.
Kötü değil, iyi şeyler konuşmak istersin diye düşünmüştüm.
( Sniffles ) You better not be lying to me or I swear to God you'll die.
Yalan söylemiyor olsan iyi olur yoksa yemin ederim seni gebertirim.
Well, I don't know if this will make you feel better but, at least be happy, you're not me.
Şey, bu kendini daha iyi hissetmeni sağlar mı bilmiyorum ama en azından ben olmadığım için mutlu olmalısın.
I'd better not.
Yemesem daha iyi.
I'm better than Frank. No, you're not.
Hayır, değilsin.
And I'm not just saying that to make you feel better.
Ayrıca bunu kendini daha iyi hissetmen için söylemiyorum.
Max, I just decided it would be better to go with people who are professionals, not somebody who wears a turtleneck he found on the ground.
Max, profesyonel insanlarla çalışmamın daha doğru olacağına karar verdim. Yerde bulduğu balıkçı yaka kazağı giyen birinin yerine.
- His narrow twinky ass better not steal the boat, is all I'm saying...
O küçük sürtük tekneyi çalmasın diyorum ben hepsi bu.
I mean, I could not have put that better myself. [Applause]
[Alkışlar]
I like it better with mom not here.
Annemin olmayışı hoşuma gidiyor.
If it makes you feel any better, I'm not going either.
Eğer kendini daha iyi hissettirecekse, ben de gitmiyorum zaten.
I told him you better not to smash that cat.
Ona, kediyi çarpmasan senin için daha iyi olurdu, dedim.
R2-D2, get down from there at once. This is not an escape pod. Well, if there's nothing better, I suppose it will just have to do.
R2-D2, çabuk in oradan aşağıya..... bu bir kaçış kapsülü değil..... pekala, eğer daha iyi bir seçenek yoksa sanırım bunu kendim yapmalıyım..... eminim ki buna pişman olacağım.
Not only am I not meant for bigger and better things, like she promised, I'm even more of a loser than I thought I was.
Söz verdiği gibi daha büyük ve iyi şeyler yapmak için yaratılmakla kalmayıp sandığımdan da daha ezik olduğum ortaya çıktı.
Right, I think you'd better sort these knobbers out. I'm not getting kettled before kickoff.
Maç başlamadan polis kordonuna alınmak istemiyorum.
- I guess now that I think about it, I'm not doin'much better, huh?
- Sanırım çok da farklı bir duruma ulaşamamışım değil mi?
- Well, okay, I guess- - do you think he's gonna get better, or not?
Sence daha iyiye gidekmi, gitmeyecek mi?
I mean, it's not a disease. I mean, it's not like the flu, he's not gonna get better...
Demek istediğim bu grip gibi birşey değil.
I-It may not make you feel any better.
- İçinizi rahatlatmayabilir.
I'm gonna get better at it, and it's not a hobby.
Bu işte iyileşeceğim ve ayrıca bu hobi değil.
You better get it over here, because I guarantee, you do not want me to come and get it.
Onu buraya getirsen iyi olur, zira sana garanti ederim,.. ... gelip benim almamı istemezsin.
- Oh, I think we know a lot of places and times they better not show up.
- Sanırım ortaya çıkmamalarının daha iyi olacağı bir çok yer ve zaman biliyoruz.
And you better not tell her I said that.
Bunu söylediğimi sakın ona söyleyeyim deme.
Better not pout, I'm telling you why I am coming to town
# Neden mi, Ben geliyorum çünkü yanına # Evet!
I'm not sure if trannies or losers are better... I guess I should ask your wife!
Keşler mi daha iyi yoksa travestiler mi emin değilim sanırım karına sormam gerekiyor!
Alex and I are not married, but we're even better.
Alex ve ben, evli değiliz ama ondan daha iyiyiz.
I mean, if this thing goes sideways, who better to point a finger at then somebody who not only knew Langford but knew the players and knows where the bodies are?
Eğer bu iş daha da büyürse sadece Langford'u değil o dönemin aktörlerini de tanıyan sırların ne olduğunu bilen kimi işaret ederler sence?
You better not be enjoying this, Castle. I'll let you know in a minute.
Ne düşündüğümü biraz sonra söylerim.
I was standing right here, and he was like, "you better not- -"
Burada duruyordum, ve o da, sanki...
I think it's not fair, it's better if the gun, the last scene, comes before and I keep this dance scene as his last dream or as his last... The last moment he remembers, you know?
Silah sahnesi yani son sahne, daha önce olsa ve bu dans sahnesini son rüyası olarak veya hatırladığı son anı olarak çeksem daha iyi olurdu.
If I was not there, it is because I was looking for a way to earn money for us to live better, together.
Ortalarda yoktum çünkü daha iyi bir hayata sahip olabilmemiz için çabalıyordum.
And I'm not really sure what to say to a woman I find extremely attractive And would love to get to know better.
Çok çekici bulduğun ve daha yakından tanımak istediğin birine ne söylenirdi onu bile bilmiyorum.
I thought it was getting better, but, uh, now, not so much.
Daha iyiye gittiğini sanıyordum, ama, şimdi, o kadar da değil.
I thought it was better for us not to meet.
Sessiz tek bir gününüz geçmeyecek.
Not completely, but I'll feel much better.
Gidermeyecek ama vicdanımı rahatlatacak.
No, that's not right. I was a bit better.
Ama yine de ben daha iyiyim!
Not these ones, my prince. I can make you better ones.
Bunlar olmaz şehzadem, ben sana daha güzellerini yaparım.
Arrogance may not be a uniquely American trait, but I must say, you do it better than anyone.
Kibir sırfAmerikalılara özgü değildir fakat açıkçası bu konuda herkesten iyisin.
Not only do I see more of Daisy, I see a happier, even better Daisy.
Daisy'yi çok görmenin yanı sıra daha mutlu ve iyi görmeye başladım.
Excuse me, Rolf, I am not feeling any better.
Afedersin Rolf, kendimi pek iyi hissetmiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]