I got an a traduction Turc
2,639 traduction parallèle
Football, Glee Club, Booty Camp so we're ready for Sectionals. I got an A-minus, Tina.
Bölüm yarışmasına hazırlanmak, futbol, Glee Kulübü, Eğitim Kampı- "A -" aldım, Tina.
Chief, I got an address on Sedona's cell for a Jesse Blazer.
Şef, Sedona'nın telefonundan Jesse Blazer'in adresini buldum.
So far, I got an anonymous 911 caller, reported a woman screaming ten blocks from the El where Tedesco ran into us, 18 minutes earlier.
Şimdiye kadar, 911'i isimsiz arayan bir tane buldum Tedesco bize rastladığı yer, El'den, 18 dakika önce 10 blok ötede bir kadının çığlık attığı rapor edilmiş.
I got an AFIS match on a right thumbprint off the bottle.
Şişenin üzerinde bulduğum sağ el parmak izi AFIS'de eşleşti.
I got some things going on.It's not a good time.
Halletmem gereken şeyler var. Şu an için iyi bir zaman değil.
I just got an order this morning, requires an 18-wheel solution and somebody who knows the truck routes to
Bu sabah bir sipariş aldım. Kamyon gerekiyor. Ayrıca Tucson'a giden kamyon yollarını, tartı istasyonlarını ve kaçınılması gereken yolları bilen bir şoför lazım.
If I can get Vick to sign off on an unofficial sting, I've got a friend in the mental health department who, uh, owes me a favor.
Eğer Şef Vick'ten gayri resmi bir gizli operasyon onayı alabilirsem Ruh Sağlığı Müdürlüğünde bana iyilik borcu olan bir arkadaşım var.
I've got a lead on a famous congressman's wife who's having an affair.
Meşhur bir temsilciler meclisi üyesinin karısı onu aldatıyor hikayem var.
It's not my fault that I got an entire half of a refrigerator to myself- -
Buzdolabının yarısını bana ait... gıdalara ayırdıysam?
Great, I've got an American Apparel with a V neck from when Pixie appeared in Garesnica.
Harika, iyi markalı V yaka bir tişörtüm var Pixie Garesnica dan kalma.
We got three bogeys in an s.U.V. I need an r.P.G. A.S.A.P. Copy?
S.U.V.'un içinde 3 tane gulyabanimiz var. R.P.G. A.S.A.P. e ihtiyacımız var anlaşıldı mı?
That license I got you, the one that puts an extra grand in your pocket every month, that's a privilege, too, Carl.
Sana aldığım izin her ay cebine fazladan 1.000 dolar koyan. O da bir ayrıcalık, Carl.
Guys, I just got a strange hit on an alias that Porter was using.
Çocuklar, Porter'in kullandığı sahte isimlerden ilginç bir şeye rastladım.
I got a shit-paid job and an easy-iron uniform.
Çok az ücretli işte çalışıyorum ve bu demir gibi üniforma.
I just took two planes, sat in a bus station in a town I think was called Hickory Butt, but that could have been the driver's accent, then I got a ride to your place with a trucker who knows an amazing amount about packing and shipping crawfish, so you will talk to me.
İki uçak değiştirdim, Hickory Butt adında bir şehirde otobüs durağında oturdum sonra da kerevit yakalama ve paketleme konusunda uzman bir kamyoncuyla buraya kadar geldim.
I also got an internship at a gay rights nonprofit.
Gay haklarıyla ilgili bir kuruluşta staj ayarladım.
I got two males - - one with a head trauma, one with an open compound tibia fracture.
İki erkek hasta, birinde beyin travması diğerinin kaval kemiğinde kırık var.
I was an MIT misfit with a vision that nobody got but him.
MIT'ye uymayan bir vizyonum vardı, bunu kimse anlamadı fakat baban anladı.
It's a lame acronym, I know, especially when you got a "P," an "I,"
acınası bir kısaltma, biliyorum, özellikle elinde bir "P," ve "I,"
I got witnesses that said they saw an unmarked white van fleeing the scene just after 7 : 00 A.M.
Beyaz, üstünde logo olmayan bir minibüsün saat 7 : 00 civarı olay yerinden ayrıldığını gören görgü tanıklarıyla konuştum.
I got to say, having a boyfriend who lives in an abandoned house alone has its perks.
Söylemeliyim ki, terk edilmiş bir evde kalan sevgilinin avantajları da var.
Hey, I just retrieved an e-mail Cliff Bosworth got an hour ago.
Cliff Bosworth'a bir saat önce bir mail ulaştı.
And I've got an agent with cuts and bruises as a result of your client.
Müvekkiliniz sebebiyle, elimde yara bere içinde bir dedektif var.
So I got a teaching job, moved here from chicago, And I've been staying with grandma rose Till I find an apartment.
Bir öğretmenlik işi bulup Chicago'dan buraya taşındım ve bir daire bulana kadar büyükannem Rose'la kalıyorum.
I've got a French test on Friday, and, unlike you, I haven't blown off an entire semester, putting my collegiate future in jeopardy.
Cuma günü Fransızca sınavım var ve senin aksine ben koca bir sömestırı üniversite geleceğimi riske atarak es geçmedim.
Well, I got a dead popular teacher at an expensive private school.
Peki, zenginlerin okuduğu bir okulda ölü ünlü bir öğretmen var.
I've got an invite to the opening of a new club.
Yeni bir kulübün açılışına davet edildim.
So, I just got off the phone with a virologist who says there's an experimental protocol for treating rabies.
Az önce bir virüs uzmanı ile telefonda konuştum ve kuduz için az denenmiş bir tedavi olduğunu söyledi.
I got a russian thug in the hospital who isn't talking, But we got an ATM camera across the street.
Hastanede tek bir kelime bile etmeyen Rus bir alçak var ama sokağın karşısındaki bankamatik bir şeyler görmüş.
I found out about three days ago he bought a bus ticket here, so I called this chief Green and I asked her to keep an eye out for him until I got here.
Onu üç gün kadar önce buldum buraya bir otobüs bileti almış ben de Şef Green'e aradım ben gelene dek ona dikkat etmesini rica ettim.
I mean, right now all we've got is a sad old gray penis with a piece of belly in it.
Şu an elimizde sadece üzerinde bir karın parçası olan üzgün ve gri bir penis var.
I'm upset, we're having an argument and you've got a boner? !
Ben üzgünüm ve biz tartışıyoruz, sen ise ereksiyon oluyorsun.
And, and, just - I know I'm kind of emotional right now, but I just got my period and it's just kind of a weird one.
Ve şu an biraz duygusalım biliyorum ama daha yeni âdet gördüm ve çok tuhaftı.
There could be an old grudge. Hey. So I got a beautiful three-dimensional plastic print off the patch on the inner tube.
İç lastikteki yamadan harika bir üç boyutlu plastik baskı çıkardım.
All right, Chuck, tell me you got some kind of an idea here,'cause I'm a little scared.
Tamam Chuck, lütfen bana bir fikrin olduğunu söyle çünkü biraz korktum.
It's got a horn, and I've got an airbag.
Bir kornası var ve bende de bir air bag.
I'm about as good a friend as you've got right now.
Şu an sahip olabileceğin en yakın kişiyim.
I just got a call about an ASA needed at a crime scene for some kind of legal issue.
Adli bir vakada olay yeri için bir savcı yardımcısının gerekli olduğunu bildirmek için aradım.
They were going with Spellman, but he has an issue opposing gay marriage, so I got you the hearing with Donna Brazile.
Spellman'a katılmışlardı, ama eşcinsel evliliğe karşı çıkan bir yayını var, ben de sana Donne Brazile ile olan görüşmesini buldum.
I don't know who he's working with now, but I got a bad feeling that's his next target.
Şu an kiminle çalıştığını bilmiyorum ama sıradaki hedefinin bu olduğuna dair içimde kötü bir his var.
We got in an accident, a car accident, a really bad accident, and, uh, I almost died.
Trafik kazası. Çok kötü bir kazaydı, neredeyse ölüyordum.
She's got an MMA fight where she thinks I can make a thousand bucks.
1,000 dolar kazanabileceğim bir MMA maçı ayarlayabilirmiş.
I can be a groupie for a guy who just got an article in the student paper.
Okul gazetesinde makalesi yayınlanan birinin peşinden koşan kız olabilirim.
Anson picks up the pieces of the old organization... everything the C.I.A. Didn't find... and he's got himself an instant recipe for mayhem.
Anson, eski oluşumun parçalarını bir araya getiriyor. CIA'in bulamadığı parçaları. Bunlarla da çabucak kıyamete yol açacak bir iksir hazırlıyor.
You're in charge of an official C.I.A. Team... for the first time since you got burned.
Yakıldığından beri ilk kez resmi bir CIA ekibinin sorumluluğunu üstleneceksin.
I think she's got plenty of time to learn about real life, and right now she's a kid, so maybe it's- - - but she thinks that it's her birthright to win.
Bence gerçek hayatı öğrenmesi için bir hayli zamanı var ve şu an o bir çocuk, belki bu yüzden- - - ama kazanmayı doğuştan bir hakkıymış gibi görüyor.
And I remember an old editor saying, no, you've always got to cut two or three frames before they speak and I thought this is ridiculous, no, if I'm in a room and they are speaking,
Yaşlı bir kurgucu, "konuşmaya başlanılmadan birkaç kare önce" kesme yapmak lazım " demişti ve bunu saçma bulmuştum.
The guy who got killed was an I.A. investigator named Dan Cooper.
Öldürülen adam, Dan Cooper adlı bir iç işleri müfettişi.
So I know you're bummed about your parents visiting, but I think I got an idea that'll make you feel a lot better.
Ailenin ziyareti yüzünden kötü hissettiğini biliyorum ama daha iyi hissetmeni sağlayacak bir fikrim var.
Yeah, months ago, only now he's gone because he got a couple good lawyers, got released, and he's working on an extradition to Japan, so I got to go.
Evet, bu aylar önceydi. Şimdi iyi avukatları sayesinde çıkmış ve Japonya'ya iade edilmek üzere. Gitmem gerek.
It's even got an active rear wing, well when I say active it just turns into a massive air brake when you need to slow down in a big hurry
Hareketli arka kanadı mevcut, hareketliden kastım... acil olarak yavaşlamanız gerektiğinde geniş bir hava frenine dönüşüyor.
i got it 7988
i got you 2294
i got your back 246
i gotcha 166
i gotta go 3018
i got this 1718
i got' em 146
i got it wrong 28
i gotta 283
i got to go 1926
i got you 2294
i got your back 246
i gotcha 166
i gotta go 3018
i got this 1718
i got' em 146
i got it wrong 28
i gotta 283
i got to go 1926
i gotta go pee 16
i gotta pee 85
i got you something 203
i got a 294
i gotta admit 71
i gotta go home 47
i got your message 312
i got your text 208
i gotta hand it to you 53
i gotta run 199
i gotta pee 85
i got you something 203
i got a 294
i gotta admit 71
i gotta go home 47
i got your message 312
i got your text 208
i gotta hand it to you 53
i gotta run 199