I heard about it traduction Turc
1,219 traduction parallèle
When I heard about it, it was Elbourne.
Duyduğuma göre, o Elbourne'dı.
When I heard about it, I thought it was a rumor.
Duyduğumda dedikodudur demiştim.
I heard about it from the Doctor.
Bunu Doktor'dan duydum.
" When I heard about it, I was terribly upset.
" Bunu duyduğumda gerçekten çok üzüldüm.
She's in escrow and I heard about it from Rachel.
Anlaşmayı yapmış. Bunu Rachel'dan duyuyorum.
Fuck, yes, I heard about it. I also heard the fucking thing was over.
Evet, duydum. Ayrıca bittiğini de duydum.
I heard about it after Princess Diana was killed and those photographers were standing around.
Şu Prenses Diana'nın ölümünü..,... seyreden gazetecilerden sonra.
But since no one's seen it I figured they were waiting in hyperspace until they heard about another sighting.
Kimse kruvazörü görmediğinden Trigati tekrar görülene kadar üst uzayda beklediklerini düşündüm.
Because I've heard Oh, it's not about that right now.
Çünkü duydum ki... Konumuzla alakası yoktu.
I've heard awful things about it.
Hakkında korkunç şeyler duydum.
- I'm right next door. - I wrote this about my life because it's my shit you never heard before
Ben hemen yan odadayım.
I just heard about it.
Bunu duydum.
I don't know if you guys heard anything about it.
İnsanlar sürekli onlar hakkında konuşup duruyorlar.
I've heard them from many fine Cuban patriots. But it's nothing I can do anything about.
Hassasiyetinden dolayı memnunb oldum.Bunu birçok Kübalı vatansever den duydum fakat bunuun için yapabileceğim hiçbir şey yok.
I heard about the controversy between the Vatican and Bernanos, and I'd like to know what to make of it.
Vatikan ve Bernanos arasındaki sorunu duydum. Bunu anlamaya çalışıyorum.
I thought you would, having heard so much about it.
Hakkında o kadar şey duyduktan sonra sen de görmek istersin diye düşündüm.
Now, Jane... tell me everything about it that I have not already heard.
Şimdi, Jane... Bilmediğim ne varsa anlat.
I thought you would have heard about it by now.
Duymuşsundur demiştim ama- -
I just heard this story in the cab and it is all I can think about.
Takside bu hikayeyi dinlemiştim ve tek aklıma gelen bu oldu.
I suppose it's because I spend so much time, you know where I do. Yeah, I've heard that about cute doctors.
Tabii, yakışıklı doktorlar hakkında böyle şeyler duymuştum.
I haven't heard from her in seven months, what else is it about?
Lütfen, ondan 7 aydır haber almıyordum ve şimdi arıyor. Başka ne olabilir ki?
I heard on the grapevine about what happened, and... well, I know how hard it is to talk to adults sometimes, even though you feel like you want to, well, because you're young adults.
Söylentilerden, neler olduğunu duydum. Yetişkinlerle konuşmak ne kadar zordur bilirim, konuşmak isteseniz bile zor olur. Sizler de genç yetişkinler olduğunuzdan -
I have only heard about it, but I never had it before.
Ben adını duymuştum ama hiç yemedim.
Anyway, he's drinking at the bar, so I don't think a whole great deal of it, but then Mrs. Mohra, she heard about the homicides down here and thought I should call it in, so I called it in.
- Her neyse barda içiyordu pek anlam veremedim, ama sonra Bayan Mohra bu civardaki cinayetleri duydu ve sizi arayıp durumu bildirmemi söyledi. Böylece ben de aradım.
I've heard about it, but it's not an everyday occurrence.
Bir şeyler duymuştum ama bunu her gün yapmazdı.
I figure your deputy heard me last night at the Red Bird... came over here and told you about it... and you sold the information to Doyle.
Yardımcın dün gece Red Bird'de... beni duyup sana haber vermiş olmalı. Sen de bu bilgiyi Doyle'a satmış olmalısın.
I was only three or four... but I always heard about it growing up.
Daha üç dört yaşındaydım ama yaşım ilerlerken bunu sürekli duymuştum.
I heard about a man who bought a piano and he found a 40-year-old unmailed letter in it.
Geçen gün haberde izledim. Bir adam açık artırmada piyano alıyor, akort ederken içinde yıllardır gönderilmemiş bir mektup buluyor.
- Welcome to my humble abode. - Well, I've heard a lot about it.
- Mütevazi mekanıma hoşgeldiniz.
I've heard so much about it.
Çok şey duydum hakkında.
I'd heard about the convoy mission so I asked him about it and he said he was going to be commanding the Defiant.
Bu görev hakkında bir şeyler duymuştum bu yüzden O'na görevi sordum ve Defiant'a komuta etmek üzere gideceğini söyledi.
I heard, now, I heard all about it.
- Her şeyi duydum.
I never heard anyone talk about it.
Kimseyi bunun hakkında konuşurken duymadım.
They heard about your big loss. - will you give them a quote? - Can I give it to you?
Davalardaki hatalarla ilgili bir inceleme yapıyorlarmış ve senin kaybettiğin davayı duymuşlar Bu konuda onlar kısa bir şeyler söylemek istermisin?
I just made damn sure nobody heard about it.
Ama kimsenin duymamasını sağladım.
It is my great pleasure to finally be in the country I've heard so much about.
Sonunda hakkında birçok şey duyduğum bu ülkede bulunmak benim için büyük bir zevk.
I've cut off the Flow of blood to my brain. I've heard all about it.
Bununla ilgili herşeyi duydum.
You've heard about the bounty, I take it.
Koyduğum ödülle ilgili şeyler duydun.
So did I. I heard him talking about it.
O konu hakkında konuştuğunu duydum.
I heard people talk about immortality, but I ain't seen it.
Ölümsüzlük hakkında konuşanları duydum, ama hiç göremedim.
Tell me about your name, Steven. I've never heard anything quite like it.
Bana soyadından bahsetsene, Steven.
Tell me about your name, Steven. I've never heard anything quite like it.
Hiç böyle bir soyadı duymamıştım.
" I took a trip down through the Ukraine and it was the time of the'47 famine that was going on down there about which nothing was heard in the outside world.
Ukrayna üzerinden güneye seyahat ettim. Orada yaşananların dışarıdaki dünyaya hiç aksedilmediği 1947 kıtlık dönemiydi.
I'd heard about it for years on the street, before I was even in law school.
Bu oyunu hukuk fakültesine girmeden önce bile duymuştum.
I've heard so much about it, but never tried it.
Hakkında çok şey duydum ama hiç denememiştim.
God, Cordy, when I heard about... Well, I mean, I couldn't believe it.
Cordy, şeyi duyduğumda inanamadım.
Okay, I heard you and that guy, Dawson, arguing about it.
Peki, Seni ve şu çocuğu, Dawson'u, kavga ederken duydum.
Captain Conner and SG-11 discovered it on a routine exploratory mission on planet PXY-887. I've heard about this.
Yüzbaşı Conner ve SG-11 bunu her zamanki keşif görevlerinden birinde..... PXY-887 gezegeninde keşfetmişler.
I thought I heard him say he would think about it and then get back to us.
Sanırım ben düşüneceklerini ve bize kararlarını bildireceklerini söylediğini duydum.
I've heard about it my whole life.
Bütün hayatim boyunca duymustum.
I'm ready to believe it's his fault we're stuck on this planet along with all the other crap I've heard about him.
Onun hakkında duyduğum onca saçmalıktan sonra bu gezegende tıkılıp kalmamızın onun suçu olduğunu düşünmeye başladım.
i heard it too 19
i heard her 44
i heard screaming 20
i heard you the first time 95
i heard a noise 55
i heard 1243
i heard it 224
i heard you talking 16
i heard everything 60
i heard you 527
i heard her 44
i heard screaming 20
i heard you the first time 95
i heard a noise 55
i heard 1243
i heard it 224
i heard you talking 16
i heard everything 60
i heard you 527