I heard nothing traduction Turc
402 traduction parallèle
If I heard nothing for a year... then his silence would show that he was dead.
Bir yıl süresince bir şey duymazsam, bu sessizliği... öldüğü anlamına gelecekti. Hayatım.
I heard nothing.
Hiçbir şey duymadım.
I heard nothing.
Hiçbir şey duyamadım.
I heard nothing, but I would die before I would betray you.
- Hiçbir şey duymadım. Ama size ihanet etmektense ölmeyi tercih ederim.
I heard nothing.
Her şeye kulağımı tıkıyorum.
Then I heard nothing for a long time, until suddenly a letter came from the POW camp.
Sonra uzun bir süre hiçbir haber almadım. Ta ki ansızın bir esir kampından mektup gelene kadar.
I heard nothing.
Birşey duymadım.
My room is next to yours, and I heard nothing at all.
Odam seninkinin yanında ve ben hiçbir şey duymadım.
I heard nothing, and I'll never talk.
Hiçbir şey duymadım. Asla konuşmam.
- I heard nothing.
- Ben birşey duymadım.
" I heard nothing but rumors and vague warnings of its danger...
"Bölgenin batıl inançlı halkından tehlikelerine dair söylenti..."
Because I can't bear him sharing her bed when he gets out of mine! I heard nothing.
Çünkü koynumdan çıkıp, karısının koynuna girdiğini düşünmeye dayanamıyorum!
- No, I heard nothing.
- Hiçbir şey duymadım.
I've heard nothing. It was his own wish and my wish that the break should be complete.
Bağlarımızı tamamen koparmak ikimizin de arzusuydu.
I never heard nothing about it.
Hiç öyle bir şey duymadım.
Gentlemen, there is nothing i can add to what you've heard here.
- Kusura bakmayın. Az evvel söylediklerime ekleyecek bir şey yok.
I'd heard nothing of the sort, Mr. Roderick.
Öyle bir şey duymadım, Bay Roderick.
I personally have nothing to say, because I don't know anything, and the little I do know, I heard at confession and those secrets must die with me.
Çok ufak bir şey biliyorum, onu da bir günah çıkarmadan duydum... Ve o sırlar da benimle birlikte ölmeli.
I've heard nothing.
Bir şey duymadım.
- I heard it, but it was nothing I heard before.
- Hayır. Ben duydum. Daha önce hiç duymadığım bir şeydi.
- I heard there was nothing stolen.
- Hiçbir şey çalmamış.
Haven't heard a commercial any news, nothing since I left the States.
Amerika'dan buraya geldiğimden beri tek bir reklam veya haber dinlemedim.
There's nothing I haven't heard.
Ben neler dinledim şimdiye kadar.
I've heard nothing to the contrary.
İyi olmalı. Niye sordunuz?
You know. I heard a foreigner say once that there wasn't nothing in the Swiss Alps that could beat the Rocky Mountains when it come to scenic grandeur.
Yabancının birinden dinlemiştim İsviçre Alplerinde hiçbir şey yokmuş Rocky Dağlarının ihtişamı ile boy ölçüşemezmiş.
I've heard nothing but innuendoes.
Sadece imalarda bulunuyorsun.
Now... you see, i hope, why you must say nothing of what you've seen and heard here.
şimdi... doğruyu gördüğünüzü umarım, birşey söylemediniz. fakat ben ne gördüğümü ne yaşadığımı biliyorum.
Nothing that I've heard....
Duyduğum hiçbir şey...
The way I heard it, that Deering woman didn't have nothing but a flimsy peekaboo dress on.
Diyorlar ki, Deering karısının üzerinde şeffaf bir entariden başka bir şey yokmuş.
No, I haven't heard nothing.
Hayir, hiçbir sey duymadim.
From all the blabber I heard, it appears to me nothing would stop you from finding out.
Duyduğum bütün o laflardan sonra, Hiçbir şeyin onu bulmaktan seni vazgeçiremeyeceğini düşünmüştüm.
I've heard nothing about you taking over the debt.
Bana borcu senin üstlenmenle ilgili bir şey söylemedi.
I've heard of you as nothing but thief and robber
Senin Hırsızlık ve gasp dışında bir şey yapmadığını duydum
No, I've heard nothing, sir.
Hayır, hiçbir şey duymadım, efendim.
Well, you sound like nothing mattered, if I heard you right.
Şayet sizi doğru duyduysam, sorun olmadığını söylemeye çalışıyorsunuz.
I've heard nothing yet, Master Hopkins.
Ben daha hiçbir şey duymadım, Üstad Hopkins.
I heard and saw nothing.
Bu yüzden, bir şey duymadık.
What? - You heard me. I've nothing to do with it.
beni dinle, bu olayın benimle ilgisi yok.
I've heard a lot of superstitious rubbish, but I've seen nothing!
Bir sürü saçma sapan şey duydum, ama hiçbirşey görmedim!
- In all honesty, I must tell you, yours is one of the most absurd hypotheses I have ever heard. Nothing you said proves anything one way or another.
Komiser, şimdiye dek duyduğum en garip önermeyi yaptınız çünkü anlattıklarınız hiçbir şeyi kanıtlamıyor.
- I've heard nothing from you in ages. Nothing that counts.
Çok uzun süredir senden haber almadım, yani önemli bir haber.
It's got nothing to do with me, but I've heard you pacing there for hours.
Beni ilgilendirmez, ama dört saattir orada volta attığını duyuyorum.
I did not hear nothing and I spoke with many people later e they had not heard the bomb she reached that them.
Bu konuyu daha sonra insanlar konuştum. Onları vuran ama sesini duymadıkları bir bomba...
He don't got nothing to do! Well, I heard differently.
Ben başka türlü duydum.
I heard some talk. But it was nothing definite.
Bir takım konuşmalar duydum, ama kesin bir şey yoktu.
Hey, T.C., I ain't heard nothing about the Fly in a long time, man.
T.C., uzun zamandan beri "Sinek" kayıp.
I asked, but you never heard nothing!
Söyledim, ama sen duymak istemedin ki.
I have always heard that the man who race in cars that the car is really nothing but an extension of the penis.
Araba yarışı yapan erkekler için arabalarının sadece şeylerinin bir uzantısı olduğunu duydum.
I have heard nothing but the highest praise for you, Captain Mundt.
Evet, sizin hakkınızda hep övgüyle konuşulduğunu duydum Yüzbaşı Mundt.
I've heard nothing about you for fifteen years.
Onbeş yıl boyunca sizden hiç haber almadım.
I've heard nothing.
Hayır, Duymadım
i heard it too 19
i heard her 44
i heard you the first time 95
i heard screaming 20
i heard a noise 55
i heard 1243
i heard it 224
i heard you talking 16
i heard you 527
i heard everything 60
i heard her 44
i heard you the first time 95
i heard screaming 20
i heard a noise 55
i heard 1243
i heard it 224
i heard you talking 16
i heard you 527
i heard everything 60