I heard everything traduction Turc
471 traduction parallèle
I heard everything you said, about yourself...
Söylediğiniz her şeyi duydum...
From there, I heard everything... and all the whispering.
Oradan, tüm konuşmaları tüm fısıltıları duyabiliyordum.
Yes, Laura, I heard everything he said.
Evet, Laura, söylediği her şeyi duydum.
Leave me alone, I heard everything. - And you believe it?
- Beni yalnız bırak, Her şeyi duydum. – İnandın mı?
I heard everything you said. Everything.
Söylediklerinin hepsini duydum.
Right here, under my roof. I heard everything.
Konuştuklarınızı duydum.
I heard everything.
Her şeyi duydum.
I heard everything from Yabuhara.
Her şeyi Yabuhara'dan duydum.
I heard everything you said.
Söylediğin herşeyi duydum.
I heard everything.
Herşeyi duydum.
I heard everything on the radio.
Radyodan dinledim.
I heard everything on the radio.
Radyoda her saniyesini dinledim.
I heard everything, you know. I know.
Ne dediğini duyduğumu biliyorsun.
- I heard everything
- Hepsini duydum.
Let's say I heard everything.
Duydum diyelim.
I heard everything that happened.
Her şeyi duydum.
From everything I've heard about you, caution isn't really your thing.
Hakkında duyduğum onca şeyden sonra tedbirli biri olacağını düşünmüyordum zaten.
I heard him hammering, packing everything up.
Her şeyi tuz buz ettiğini duydum.
I've heard everything. I'm going out to get some popcorn and pink lemonade.
Her şeyi duydum. Çıkıp patlamış mısır ve gazoz alacağım.
And I thought I'd heard everything.
Her şeyi duydum sanmıştım.
Suddenly, just when everything was sunshine and roses... I heard the old familiar noises.
Birdenbire, her şey güllük gülistanlıkken tanıdık sesleri duydum.
Now I've heard everything.
Şimdi her şeyi duydum.
- So they've heard everything I said?
- Söylediklerimi duydular mı?
Now I've heard everything.
- Bahaneye bak.
Insect venom in the large economy size. I've heard everything.
Çok fazla miktarda böcek zehri, her şeyi duydum.
Colonel Saito, I've seen and heard everything.
Albay Saito, herşeyi gördüm ve duydum.
If I have to go into court, that cop will tell everything he heard today.
Eğer mahkemeye gitmek zorunda kalırsam, o polis bugün işittiği her şeyi anlatır.
I don't know I had everything all packed, then Carlos yelled the stage was ready and I heard somebody saying they weren't going.
Bilmiyorum... Her şeyimi toplamıştım, sonra Carlos arabanın hazır olduğunu söyledi. Birinin gitmeyeceğini söylediğini duydum.
You must be Jim Bowie. The size and the shape is as described and this knife is certainly everything I heard it was.
Sen Jim Bowie olmalısın, bıçağının boyu ve şekli aynı bana anlatıldığı gibi, dostum.
I... heard about everything from Wada-san.
Ben... Wada-san'dan herşeyi dinledim.
In my opinion, everything I have heard has been generated by fear.
Bana soracak olursanız, duymuş olduğum her şey korkunun bir ürünüdür.
Now I've heard everything.
Bu kadar yeter.
Now I've heard everything!
- Bir yaşıma daha girdim.
I'm very sorry, Madame, but we have heard everything.
Kusura bakmayın. Ama her şeyi duyduk.
I've just heard everything about it.
Bu karara vardım. Çünkü bazı şeyleri yeni öğrendim.
Now I've heard everything.
Şimdi bunu da duydum ya.
I know, but when I heard that woman say she knew everything, I thought I should come over here and tell you about it.
İyi de o kadın herşeyi biliyorum deyince, buraya gelip size söylemem gerek diye düşündüm.
Everything I've never heard.
Hiç duymadığım her şey.
Now I've heard everything!
- Her şey söylemiş oldun sanırım. - Evet.
You know, I've heard of diddling in my time, but this beats everything.
Farklı asılmalar duymuştum ama bu her şeyi aşıyor.
I heard and saw everything. That is honourable.
Her şeyi gördüm, işittim.
I want to know everything you saw and you heard.
Gördüğün ve duyduğun her şeyi bilmek istiyorum.
I've heard everything you said.
- Dinledim. Hepsini dinledim.
I reckon I've heard about everything there is to hear about Baker.
Sanırım, Baker kakkında söylenen her şeyi duydum.
Well then, you also heard that I told your friend everything I know.
Ayrıca, arkadaşların her şeyi anlattı, biliyorum.
I've just met Madame Fernand, who saw and heard everything!
- Yalan söyleme Momo! Madam Fernand'la karşılaştım, her şeyi görmüş.
i have heard everything.
Her şeyi duydum, bırak kolumu.
I heard steps and voices, but upon leaving everything was quiet.
Ayak sesleri ve konuşmalar duydum ama çıkarken herşey sakindi.
I have witnesses who heard everything
Her şeyi duyan tanıklarım var.
- I imagine you heard everything.
- Sanırım her şeyi duydunuz.
Everything you have said, or were about to say, I've heard already.
Söylediğin ve söylemeyi düşündüğün her şeyi zaten duydum.
i heard it too 19
i heard her 44
i heard you the first time 95
i heard screaming 20
i heard a noise 55
i heard it 224
i heard 1243
i heard you talking 16
i heard you 527
i heard something 119
i heard her 44
i heard you the first time 95
i heard screaming 20
i heard a noise 55
i heard it 224
i heard 1243
i heard you talking 16
i heard you 527
i heard something 119