English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I tell him

I tell him traduction Turc

18,562 traduction parallèle
Acting casual, I tell him a joke and while he's laughing that rat laugh of his,
Normal davrandım, fıkra anlattım. Fare gibi gülerken, güm, patlattım, yere yapıştırdım.
I tell him : "You're a pig and I'm branding you like one!".
Dedim ki "Domuzun tekisin, ben de öyle damgalıyorum!"
So we're at a bar, and I tell him I want oysters.
- Bardaydık ve ona istiridye istediğimi söyledim.
So now there's puke all over my dress, I tell him I got sick off the oysters and take a cab home.
Sonra da zaten tüm elbisem kusmuk olmuştu ben de istiridyeden sıkıldığımı ve ve gitmek istediğimi söyledim.
Tell your prophet I will meet him myself.
Elçi'ne söyle, onunla kendim görüşeceğim.
Well, do me a favor and give me this new guy's number, so that I can call him and tell him to run away as fast as he can.
Pekala, bana bir iyilik yap ve bu yeni çocuğun telefon numarasını ver. Böylece onu arayıp elinden geldiğince hızlı kaçmasını söyleyeyim.
I didn't get to tell him.
Ona söyleyemedim bile.
I didn't get to tell him it came back to me.
Hatırlamaya başladığımı ona söyleyemedim bile.
I finally remembered how I felt about him in our past lives and I didn't get to tell him!
Nihayet geçmiş hayatlarımızda ona karşı ne hissettiğimi hatırladım ve söyleyemedim.
- Shh... - I didn't get to tell him...
Ona söyleyemedim bile...
Okay, tell him I'll be there.
Boş ver. Tamam, geleceğimi söyle.
I didn't have the heart to tell him.
Ona söylemeye dilim varmadı.
I tell you what : fuck him.
Sana diyorum. Onu siktir et.
- Would you tell him I dropped by?
Uğradığımı söyler misin?
I'll tell you what's wrong with him : you.
Sorununun ne olduğunu söyleyeyim. Sensin!
Uh, maitre d'at a place I go had $ 1,000 on him to tell me when Boyd came in.
- Restorandaki garsona bir binlik vererek Boyd'un ne zaman geleceğini öğrendim.
Will you tell him I need to talk? In person.
Onunla görüşmem gerektiğini söyler misin?
What right do you have to tell me that I can't see him?
Bana ne hakla onu göremeyeceğimi söylersiniz?
I've got to get him to tell us where she is.
Bize Vanessa'nın yerini söylemesini sağlamam gerek.
And I hope you believe... that if I thought for one minute that turning myself over to the enemy would secure the safety of our people... I would do it... but only a deluded man would believe that... and only a guilty man would try and tell him so.
Sen de şuna inan ki bir dakikalığına olsun düşmana teslim olmanın halkımızı güvenceye alacağını düşünsem hemen yaparım ama sadece yanılgı içindeki birisi buna inanır ve yalnızca suçlu birisi bunu deneyip, derdini anlatmaya çalışır.
I'll tell him once Angela is back home safely.
Angela eve sağ sağlim dönsün ona anlatacağım.
I'll tell him you were asking about him next time me and him talk.
Gelecek sefer onunla konuştuğumda onu sorduğunu söylerim.
Tell Gilly I love him.
Onu seviyorum ı gilly söyle.
Nature always finds a way, and I'm gonna tell him that.
Doğa her zaman bir yol bulur ve ı'm Onu söyle.
The reason I'm constantly lecturing Jefferson is because I'm the one who brought him along, and if something happens, I'm the one who has to go back to 2016 and tell his mother that her little boy is never coming home, and I would rather die than do that.
Onu buraya getirdiğim için, başına bir şey gelirse 2016'ya geri dönüp annesine küçük oğlunun bir daha eve dönmeyeceğini söylemem gerektiği için Jefferson'a durmadan ders vermeye çalışıyorum.
Why don't you tell me what the problem is, and I'll call him.
Neden problemin ne olduğunu söylemiyorsun, ben de onu arayım.
I'll tell you what, Kaleem... If Harry Clayton comes sniffing around, you tell him nothing.
Bak ne diyeceğim, Kaleem Harry Clayton oralara gelirse, ona hiçbir şey söylemeyeceksin.
I run to him, and he tried to tell me something,
Yanına koştum. Bana bir şey söylemeye çalışıyordu.
Tell Gordon I'd like to talk to him.
Gordon'a söyle onunla konuşmak istiyorum.
Thought he was... being more of a father to everyone else than he was to me, but... knowing the company he had to keep, the... the secrets that he had to protect I wish I could tell him just once that I think he was one hell of a guy.
Düşündüm ki... bana babalık yapacağına başkalarına yapıyor, ama... yaptığı işleri... koruduğu sırları öğrendiğimde Ona ne kadar sıkı bir adam olduğunu söylemek isterdim.
And I tell her that if we have a son, I want to name him after her father.
Ona bir oğlumuz olursa, babasının isimi vermek istediğimi söylüyorum
I told Jordan I erased the tape but I'm afraid to tell him about that text.
Jordan'a kaydi sildigimi söyledim ama ona mesajdan bahsetmekten korkuyorum.
I'm gonna tell him this afternoon.
Ona bu akşamüstü söyleyeceğim.
Tell him I want to talk to him.
Onunla konuşmak istediğimi söyle.
He wanted to tell you, and I wouldn't let him.
Sana söylemek istemişti ama ben izin vermemiştim.
Because Samantha said that the only way that I could see him is if I promised to not tell him or anyone else that I'm his father.
Çünkü Samantha, sadece gerçekleri kimseye söylemezsem oğlumu görebileceğimi söyledi.
Laurel's gone, and finding Andy and whatever you're gonna do to him, it's not gonna bring her back, but if she were here, she'd tell you the same thing that I'm gonna tell you.
Andy'i bulduktan sonra ona ne yaparsan yap geri gelmeyecek. Laurel öldü. Ama şu an burada olsaydı sana benim söyleyeceklerimin aynısını söylerdi.
I want you to tell him--unh! I'm a man of my word.
Ona de ki söylediğimi yaparım.
I didn't even tell him.
Ona söyleyemedim bile.
I'll tell you what happened to him.
- Sana ne olduğunu izah edeyim.
I got to go tell him "This isn't a game, man."
Yukarı çıkıp ona "Bu bir oyun değil oğlum," demeliyim.
I'll call Des Miller, tell him we need new machinery.
Des Miller'ı arayıp yeni makinelere ihtiyacımız olduğunu söyleyeceğim. Hemen lazım.
I can't wait to tell him about how I burned your virus and set you back years.
Virüsünü yakıp planlarını yıllarca geciktirdiğimi anlatmak için sabırsızlanıyorum.
Then I'm gonna to tell him about how you've taking out your Messengers.
Sonra da Elçilerini nasıl tek tek hallettiğimi anlatacağım.
I can't wait to tell him about how i've been Taking out your messengers.
Elçilerini tek tek nasıl geberttiğimi anlatmak için sabırsızlanıyorum.
I'm gonna tell him where to shove it. Let me get this straight.
Dur bakalım anlamış mıyım.
I knew you had the Emblem, and I did not tell him.
Amblemin sizde olduğunu biliyordum ve bunu ona söylemedim.
I knew you had the Emblem, and I did not tell him.
Amblemi bulduğunuzu biliyordum, ve ona söylemedim.
And I did not tell him.
Ve ona söylemedim.
I want to tell him that it's over.
- Bittiğini söylemek istiyorum.
Tell him I'm sorry.
Üzgün olduğumu söyleyeceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]