Is there more traduction Turc
4,625 traduction parallèle
Is there more than one reference room?
Başka bir arşiv var mı?
Or is there more?
Başka ne var?
That there is more to Conrad than you're letting on.
Conrad hakkında her şeyi anlatmamışsın.
But Mr Dudley says there is still room for more. Mr Dudley.
Aklım bilgilerle doldu fakat Bay Dudley başka şeyler de öğrenebileceğimi söylüyor.
One's borders so completely mapped that all around imagine there is no more to you than what is seen.
İnsanlar senin hakkında öyle sınırlar çizer ki gördüklerinin dışına çıkmazlar.
Now, if there is anything wrong with your room that isn't ghost-related, I'm more than happy to address it.
Odanızda hayaletle alakalı olmayan bir sorun varsa seve seve hallederim.
Mr. McVeigh, I know you're married to Diane and I don't want to cause any problems for you, but there is a defective gun out there, and I know that means more to you than anything.
Bay McVeigh, Diane ile evli olduğunuzu biliyorum,... bunun sizin açınızdan sorun teşkil etmesini istemiyorum,... ama ortada kusurlu bir silah var, ve bunun sizin için her şeyden daha önemli olduğunu biliyorum.
We'll never get there in time. The cosmos is vast and glorious... more wondrous than we can fathom.
Evren bizim anladığımızdan daha büyük ve görkemlidir.
And if not, there's no need to waste any more time on it.
Eğer yoksa, bu iş için daha fazla zaman harcamaya hiç gerek yok.
♪ There is more you need, oh! ♪
# İhtiyacın olan şeyler var. #
- Is there more?
- Var mı daha?
Hey, not to change the subject, but is it just me, or is there a lot more Velcro on stuff lately?
Konuyu değiştirmek için değil ama, bana mı öyle geliyor, yoksa Velcro ürünleri son zamanlarda arttı mı?
Oh, uh, Walden, is there some uglier coffee that might be more appropriate for me?
Walden, bana uygun olan biraz daha kötü bir kahven var mı?
You know, there is one more thing.
Aslında bir şey daha diyecektim ben.
If you wish Medusa to fall in love with you, then there is no more powerful an enchantment than that contained in this jar, for it holds the song of the Sirens.
Medusa'nın sana aşık olmasını istiyorsan bu kavanozdaki büyüden daha güçlü bir büyü bulamazsın.
There is more, is there not?
Dahası da var, değil mi?
I know there's more to lose than there is to gain.
Kazançtan çok kaybettiğimi biliyorum.
- And really is there an opinion out here more important than mine?
Benimkinden daha önemli bir görüş var mı burada?
And there is no more cardinal a sin.
Ve bundan daha büyük bir günah yok.
That there is more evidence than Mr. Shaheed's name and the color of his skin.
Bay Shaheed'in adından ve derisinin renginden daha çok kanıt var ortada.
After today, there'll be no more clothes thrown everywhere... no more hour-long phone calls where all she says is "No way."
Bugünden sonra etrafa saçılmış kıyafetler ve sürekli "yok artık!" dediği saatler süren telefon konuşmaları olmayacak.
There is no one I trust more than Zhengwo.
Zhengwo'dan daha çok güvendiğim kimse yok.
There is more mould on this bread than there is bread itself.
Bu ekmek, ağırlığından çok küf taşıyor.
Leave before there is more.
Daha fazla dökülmeden gidin buradan.
There is nothing more I can do.
Yapabileceğim daha fazla bir şey yok.
There is more going on here than meets the eye.
Gizemden çok daha fazlası var.
Lacey, there is nothing more important tonight than me hearing your story.
Lacey bu gece senin hikâyeni dinlemekten daha önemli bir şey yok benim için.
Is that it, or are there any more?
Bu kadar mı yoksa daha var mı?
It seems there is more than one traitor in the palace.
Sarayımızda sadece bir hain yokmuş demek ki.
There are more important things to note is
Unutulmaması gereken çok önemli bi detay var..
There is still one more person... who is waiting.
Hala seni bekleyen..... biri var çünkü.
There is more to this pyramid than meets the eye.
Bu daha var göründüğünden daha piramit.
I hope there is more beautiful From this each time you remember.
Keşke beni hatırlamanı sağlayacak olan şey daha değerli olabilseydi.
And tonight, in this place, there is no blood more innocent than yours.
Ve bu gece, burada, seninkinden daha masum bir kan bulunmuyor.
In war, there is one thing more important than killing.
Savaşta öldürmekten önemli tek şey vardır,
Over. One is immobilized, there are still two more trying to maneuver on us.
Bir tanesi halledildi, ancak hala bizi yok etmeye çalışan iki tane daha var.
There is no more froth and foam for me.
Artık bana ne kabarcık ne de köpük var.
The fact is we had done the record jump, filmed it, and not more than 12 hours later, he had hiked back up there.
Ve 12 saatten az süre içinde, oraya geri tırmanmıştı.
Is there another waiting room with more chairs?
Başka bekleme salonu var mı? Daha çok koltuğu olan?
All I have left is... the hope... that there is more to this world... this life that we know. And that one day somewhere else, someplace else...
Umut... bu dünyadan ötesinin de olduğu umudu, bildiğimiz hayatın bir son olmadığı ve bir gün başka bir yerde
All I have left is... the hope... that there is more to this world... this life that we know... and that one day, somewhere else, someplace else.
Tek şey... umut.. bundan başka bir hayatın olduğuna dair bir umut. bu hayatında ötesinde bir yaşam belki bir gün başka bir yerde
Is there any more of my records I could get for you before you leave?
Ayrılmadan önce senin için getirebileceğim daha fazla kayıt varmı? Is there any more of my records I could get for you before you leave?
But Jack is onto something, and there's much more than just him having been caught.
Ama Jack bir şeylerin peşinde ve yakalanmasının ardında başka şeyler var.
Yeah, St. Vlad's operates on a closed network, but there is more to a person than status updates.
Evet, St. Vladimir'in sistemi kapalı şebeke üstünden çalışıyor. Ama bilgisayarda durum güncellemesi dışında yapabilecek şeyler de var.
A long search for water is over and there is joy in the world once more... endless delight in being alive.
Uzun su arayışı sona erdi ve dünya bir kez daha sevinçle dolu. Hayatta olmanın sonsuz zevki.
There is something far more dangerous in here.
Burada çok daha tehlikeli bir şey var.
There is no more Harry, there is only Edward. I was him and he was me all along.
Başından beri ben oydum ve o da bendi.
- Because in every relationship everywhere, there is a person who cares more than the other person.
Neden? Çünkü dünyanın her yerinde, tüm ilişkilerde diğerinden daha çok önemseyen birisi vardır.
Well, perhaps there is more for you to see.
Belki de daha göreceklerin vardır.
I know there is more to it than that.
Tek bildiğim o kadar kolay olmadığıydı.
There is no more water.
Başka su yok.
is there anybody there 26
is there a problem 1009
is there anything i can do 222
is there anything i can do for you 78
is there 1220
is there anything i can do to help 82
is there someone else 57
is there anything you need 35
is there something wrong 213
is there any 28
is there a problem 1009
is there anything i can do 222
is there anything i can do for you 78
is there 1220
is there anything i can do to help 82
is there someone else 57
is there anything you need 35
is there something wrong 213
is there any 28