It's about us traduction Turc
1,549 traduction parallèle
It's the investments we own and, yeah, some stocks I bought in the'80s, all of which put us in a position never to have to worry about money.
Sahip olduğumuz yatırımlar ve, ve 80lerde aldığım bazı hisse senetleri, Bizi buduruma taşıyan bunlar. Para hakkında endişen olmasın.
It's like they know everything about us.
Hakkımızdaki her şeyi biliyorlarmış gibi.
It's about us. He does this to try and scare us.
Bunu bizi korkutmak için yapıyor.
Well... if anybody has to be out there protecting us, from things we're not allowed to know about, I'm glad it's someone like you.
Eğer birilerinin, bilmememiz gereken şeylerden bizi koruması gerekiyorsa bunlardan birinin senin olmasına sevindim.
Maybe it's time we worried about us.
Umarım şimdi de bizim için telaşlanıyorsundur.
What's more, he told us about it on the stand.
Ayrıca bize kürsüde anlattı.
Graphic design is the communication framework, through which these messages, about what the world is now and what we should aspire to, it's the way they reach us.
Grafik tasarımı bir iletişim yöntemidir. Dünyamızın şu anda nasıl olduğunu ve bizim neleri arzulamamız gerektiğini anlatan mesajlar verir. Grafik tasarımı, mesajların bize ulaşma yoludur.
Let's just say it was funny because as soon as we was sent down, Smithy's missus moved in with the fella what told us about the job.
Diyelim ki komikti çünkü bizi gönderir göndermez Smithy'nin kaşık düşmanı bize işten bahseden adamla kaçmış.
We were all worried about not having that written guidelines. But they kept reassuring us that it was coming.
Yazılı prensiplerin olmayışından ötürü hepimiz endişe duyuyorduk ancak bize, yakında geliyor diyerek sürekli güvence veriyorlardı.
It's not about us!
Mesele biz değiliz!
This isn't just about my hair or your game, it's about us spending ourselves without talking to each other.
Konu benim saçım ya da senin oyunların değil. Konu birbirimizle konuşmadan harcama yapmamız.
It's about us all bein'together, and I'm...
Önemli olan, birlikte olmamız...
It's one of them sleeper cells they warn us about on the news, ain't it?
O haberlerde söyledikleri, uyuyan hücrelerden biri, değil mi?
It's about 10 songs in front of us.
Bizimkine daha 10 şarkı var.
It's not about winning for us.
Bizim için kazanmak önemli değil.
It's about us, right?
Tatlım, seni seviyorum.
Well, maybe just get over some of it, you know, because, like--and someone maybe who I didn't have to... like, I would never do anything with anyone who, like, I didn't feel, like, a connection to, but I kind of just wanted, like, to not have to worry about... like, I didn't want this, like, long history, like, I didn't want all these memories of us, like, sort of having, like, this, you know, psychological stuff going on.
Belki birazcık aşmış olabilirim çünkü onlardan hoşlanmak zorunda kalmayacağım aramızda bir bağ hissetmediğim insanlarla hiçbir şey yaşamayacağım istediğim şu konularda bunu istememiştim, uzun hikaye bunları yaşamamızı istemezdim gibi beni endişeye düşürecek psikolojik şeylerden tamamiyle uzak durmak.
Look, Milo, about what happened today, let's just put it behind us, okay?
Bak, Milo, bugün olanlar konusunda bunu arkamızda bırakalım, olur mu?
Well, it's about time she heard from us.
Onun bizden haber alma vakti geldi.
Yeah, well, it's not us you have to worry about.
Endişelenmen gereken kişiler biz değiliz.
It's not about Shaun, it's about us.
Bu Shaun'la ilgili değil. Bu bizimle ilgili.
And it's about the guilt of those of us who ran away.
Ve kaçıp gidenlerin hissettiği suçluluk duygusu.
She's an up-and-coming model, actually, so it would be problematic if people found out about us.
O geleceği parlak bir model ilişkimiz problem olabilir. Ne?
I mean, think about it- - we go back there, what do you think cap'n bunnykiller's gonna do if he catches us?
Düşünsene, dönecek olursak yakalarsa Kaptan Tavşancortlatan ne yapar sanıyorsun?
It's about time that one of us ended up in a position of real power.
İkimizden birinin gerçek güç pozisyonunda son bulmasının zamanı gelmişti.
And if you're not gonna feel guilty about it, then I sure as hell will, because he is my best friend and he's your brother and he's doing this for all of us, for you and me and our son.
Ve madem bu konuda kendini suçlu hissetmeyeceksin, kesinlikle eminim ki ben öyle hissedeceğim. çünkü o benim en iyi arkadaşım, senin de kardeşin. Ve bunu hepimiz için yapıyor.
It's about us.
Bu bizimle ilgili.
It was no secret he was writing about us.
- Bizim hakkımızda yazdığı sır değildi
Oh, come on. It's not about us.
- Yapma, bizim hakkımızda değil.
Only you can't tell us about this really cool project because it's top secret.
Ne var ki gerçekten esaslı proje hakkında konuşamazsın. Çünkü çok gizli.
There's no question about it. A predominantly female jury is going to work against us in this case.
Çoğunlukla kadın jüri bu davada bizim aleyhimize çalışacak.
I've been real good about that, and frankly, it's not gonna happen to us.
Her zaman bunu düşünerek hareket ettim, ve açıkçası, bu bizim başımıza gelmeyecek.
People are going to say all kinds of things about this election... that it was down to 154 votes, that Bush's brother was the governor, that the US Supreme Court gave it to us, but I want you to remember
İnsanlar bu seçim hakkında atıp tutacaklar. 1 54 oy fark olduğunu....... Bush'un kardeşinin vali olduğunu Yargıtay'ın bize hediye ettiğini söyleyecekler. Ama şunu hatırlayın ki her tekrar sayımı kazandık.
It's just, if the police came here to ask us about the brick, they're probably gonna ask us about the fire, so you might wanna be ready.
Sadece, eğer polis buraya gelip tuğlayla ilgili bir şeyler sorarsa, yangını da soracaklardır, buna hazırlıklı olmalısın.
It's not about us.
Bunun bizimle ilgisi yok.
I know that that's only because of all the stupid shit we said about how we wouldn't let sex change us, but it did. And I know... It changed me.
Ve biliyorum ki bu aramızda geçen o aptalca seksin ilişkimizi değiştirmeyeceği saçmalığından sonra oldu ama değiştirdi.
It's about the "us's" out there.
Yabancı olan'Bizler'için.
It is what I love most about them that they left so much of themselves for us to find.
Onların en sevdiğim özellikleri bulmamız için çok fazla eser bırakmış olmaları.
It turns out my stepdad had a million frequent flier miles and they were about to expire, so he gave them to us.
Üvey babamın süresi dolmak üzere olan milyonlarca bedava mili varmış puanlar yanmandan bize uçak bileti aldı.
It's not even about us anymore.
Artık bizim hakkımızda bile değil bu.
I am happy to see you. It's just tonight's about Lucas and Lindsey and not us and - -
Seni gördüğüme sevindim ama bu gece, bizim değil, Lucas ve Lindsey'in gecesi ve evet Jamie.
You know.. it's not about you, me and us.
Onu değil kendimi düşünüyorum.
It's never about you, me and us. It's only about me.
Sadece kendimi anlatıyorum.
It's a shame about her, but it's a nice one of us.
Onun için utanç verici olmalı ama sonunda bizden biri.
We... we were just... - So that's how you feel about us, is it?
- Demek bizim hakkımızda bunları düşünüyorsunuz?
And if he doesn't want to talk to us about it, then there's a good reason for that, too.
Ve bize bunu anlatmak istemiyorsa bunun için de geçerli bir nedeni vardır.
It's about all of us.
Sonu hepimize dokunur.
It's about how they want to be seen by us... their husbands, their boyfriends, their friends'husbands.
Mesele, onlara nasıl bakmamızı istedikleriyle ilgili. Kocaları gibi mi, erkek arkadaşları gibi mi, arkadaşlarının kocaları gibi mi?
An awkward patch, absolutely, but we talked about it, and it's behind us. No.
Kesinlikle tuhaf bir durum ama bunun hakkında konuşmuştuk ve geride bırakmıştık.
And you're right about a lot of things, like what you said about us and how, when things got messy, I took off and left you in the dirt - - not literally, but I'm sure it felt that way.
Çoğu şeyde haklıydın. Bizim hakkımızda söylediklerin gibi. İşler karışınca seni yüzüstü bıraktım, seni tam manasıyla pisliğin içinde bıraktım.
No matter what the modern world says about gadgetry bringing us closer together, it's driven us further apart.
Bizi daha yakınlaştıran ıvır zıvır hakkında modern dünyanın ne dediğinin önemi yok. Bizi daha çok uzaklaştırıyorlar.
it's about damn time 34
it's about fucking time 24
it's about time 533
it's about that time 16
it's about 350
it's about me 95
it's about to start 25
it's about trust 19
it's about this 19
it's about family 16
it's about fucking time 24
it's about time 533
it's about that time 16
it's about 350
it's about me 95
it's about to start 25
it's about trust 19
it's about this 19
it's about family 16
it's about you 142
it's about money 31
it's about him 23
it's about her 19
about us 203
used 73
usagi 51
usually 803
usher 82
usual 64
it's about money 31
it's about him 23
it's about her 19
about us 203
used 73
usagi 51
usually 803
usher 82
usual 64
using 28
user 29
useless 232
uschi 33
usopp 23
useful 59
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
user 29
useless 232
uschi 33
usopp 23
useful 59
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17