It matters not traduction Turc
576 traduction parallèle
And the Lord spoke : " It matters not what a man sees.
Tanrı der ki : "İnsanın ne gördüğü önemli değildir..."
It matters not how strait the gate
Kapının ne kadar dar olduğunun önemi yok
- Fear not, kind sir, it matters not one whit.
Korkmayınız nazik bey, sorun teşkil etmiyor.
It matters not one whit.
Sorun teşkil etmiyor.
It matters not to me.
Bana göre hava hoş.
It matters not.
- Önemli değil.
All that matters is that I found out whatever it is that I need to know. I'm not curious to know how you found out about it.
Nasıl öğrendiğini merak etmiyorum.
♪ Not like getting anywhere matters ♪ ♪ Although I guess it does if you care ♪ ♪ Which I don't ♪
Ancak umursarsanız önemlidir, ki ben umursamıyorum.
It is a human's inalienable right not to bear arms or harm another, and you should just follow your heart in these matters.
Ayrıca bir insanın başkalarına zarar vermeme hakkı da elinden alınamaz. Ve bu gibi konularda, kalbinin sesini dinlemelisin.
It's not what she says that matters, but why she says it.
Önemli olan ne söylediği değil, bunu neden söylediği.
Still, it's not the subject that matters, but how it's painted.
Önemli olan nesnenin ne olduğu değil, resme nasıl döktüğün.
Not that it really matters because you're quitting it.
Zaten önemi yok, çünkü ayrılacaksın.
Not that it matters very much.
Çok da fark etmez ya.
Not that it matters what you say. Or what I say, either.
Aslında bizim fikrimizin hiç önemi yok.
In practical matters, I consider it equal, if not superior, to my own.
Pratik konularda, kendi fikrime eş tutarım.
It's not one brother that matters, it's a million brothers.
Önemli olan bir kardeş değil, milyonlarca kardeş.
Not that it matters, but I'm just curious and I would appreciate an honest answer.
Önemli bir şey değil, ama merak ediyorum ve dürüstçe bir cevap verirseniz memnun olurum.
Not that it matters, because there is nothing you'll be able to do about it.
Onun önemi yok. Çünkü bu konuda elinden bir şey gelmez.
It only matters to us, not the people out there whose railroad they use as long as they have one.
Bir demiryolu olduğu sürece hangisinin olduğu önemli değil sadece bir tane olsun da.
Not that it matters.
Önemli olduğundan değil tabii.
Not that it matters if he insists on 1000 a month.
Aslında ayda 1.000'e ısrar edecekse fark etmez.
Not that it matters, Paul, but I didn't know that Harry was what he is.
önemli değil, Paul, fakat O adamın Harry olduğunu bilmiyordum.
Not that it matters, but I didn't have a date with him.
Bu önemli değil, fakat ona randevu vermedim.
Well, not that it matters.
Evet. Hiç önemli değil, madam.
But it's not all of this that matters so much.
Olanlar aslında o kadar önemli değil.
Not that it matters at all.
Aslında hiç önemi yok.
- It is not a district that matters.
- Önemsiz bir mahalle.
It's not important. It's not what matters.
Ne olduğu önemli değil... ne olduğu değil...
But it's not so much beauty that matters.
Ama önemli olan güzellik değil.
Not that it matters.
Çok da tın.
Not that it matters, but that was under the pillow all the time.
Sorun değil, fakat tüm o zaman boyunca yastığın altındaydı.
- It's not the smoke that matters.
- Sorun duman değil.
Because what matters is that I believe it, or rather, no... not that I believe it, but that I believe it.
Çünkü asıl önemlisi buna inanıyor olmam, daha doğrusu, hayır... buna inanıyor olmam değil, buna "benim" inanıyor olmam.
Not that it matters.
Önemli olduğundan değil.
Not that it matters.
Yine de hiç istemem ki, sizin gibi hoş bir... erkek beni umutsuz bir çatlak sansın. Aslında umurumda değil.
Not that it matters.
Mühim değil.
Not that it matters, but how did you know about Quinlen?
Önemli değil ama, Quinlen'in ne yaptığını nasıl anladın?
Even if I knew, it is not for me to discuss such matters.
Bilsem bile böyle meseleler benim için konuşmaya uygun değil.
- Not that it matters.
- Önemli olduğundan değil.
It is not what you want that matters.
Senin ne istediğinin bir önemi yok.
- Not that it matters.
Kiminle konuştun sen?
It's not like... like typing matters much, it's just two points.
Daktilo bilmek pek önemli değil, iki puan sadece.
We're both advanced in years a pair of senile people it's not worth to intervene in worldly matters
İkimizde yaşlandık artık Bir çift bunak olduk
It is best not to be too prepared for matters of this kind.
Bu tür şeylere fazla hazırlıklı olmamak her zaman en iyisidir.
There's no such thing as should or should not the only thing matters is whether I like it or not
Burda sorgu suhal yoktur... işler Sadece benim keyfime göre yürür
It may not matter to you, but it matters to us.
Size önemli olmayabilir, ama bize önemli.
It's not up to you to decide what matters!
Bu hiçbir şeyi değiştirmez deme sakın.
It's reality that matters, not words.
Önemli olan gerçek, sözcükler değil.
It's not decent to laugh about those matters!
Böyle konularda dalga geçmek hiç de hoş değildir!
Not that it matters much.
Düşündüm de, fark etmez.
Not that it matters, but yes.
Fark etmez ama evet.
it matters 145
it matters to me 106
nothing 25771
not allowed 48
note 183
noth 18
not yet 7691
notebook 23
notes 105
notice 40
it matters to me 106
nothing 25771
not allowed 48
note 183
noth 18
not yet 7691
notebook 23
notes 105
notice 40
not really 5709
not at all 5606
notorious 29
nottingham 42
noticed 24
nothin 482
notch 62
noted 237
nothing to see here 87
nothing else matters 82
not at all 5606
notorious 29
nottingham 42
noticed 24
nothin 482
notch 62
noted 237
nothing to see here 87
nothing else matters 82
not me 3274
nothing to hide 21
nothing much 304
not anymore 2246
nothing more 611
not my type 47
not tonight 725
nothing at all 597
nothing happened 754
nothing yet 509
nothing to hide 21
nothing much 304
not anymore 2246
nothing more 611
not my type 47
not tonight 725
nothing at all 597
nothing happened 754
nothing yet 509