English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Life in prison

Life in prison traduction Turc

765 traduction parallèle
Poor guy spent his life in prison and urged me to follow in his footsteps, so... -
Zavallıcık hayatını hapiste geçirdi ve onun peşinden gitmem için beni zorladı, sonunda da...
Do you want to spend the rest of my life in prison?
Hayatımı geri kalanını hapiste mi geçirtmek istiyorsunuz?
But... I've been sentenced to life in prison... I can no longer... exact my revenge... with my own hands.
Ömür boyu hapse mahkûm olduğum için intikamımı kendi ellerimle alamayacağım.
The life in prison is real hard.
Hapisane hayatı zordur.
This time it'll be life in prison for you!
Bundan sonraki hayat artık mapusta senin için!
Do you want to spend your life in prison?
Hayatını hapishanede mi geçirmek istiyorsun?
The usual nightmare, an early death after a long life in prison.
Zamanki kabus cezaevinde uzun ömürlü sonra erken ölüm.
"Please let me get this poor girl's body out of this hotel room and into the ground so I don't have to spend my life in prison."
"Lütfen bu zavallı kızı bu otel odasından çıkarıp gömebileyim ki, hayatımı hapiste geçirmek zorunda kalmayayım."
I spent half my life in prison.
Hayatımın yarısını hapiste geçirdim.
What about life in prison?
Hapis hayatı?
I spent 10 years of my life in prison for putting in work.
Bu işlere karıştığım için on yılımı hapiste geçirdim ben.
You'd think I'd be happy you're gonna spend the rest of your life in prison.
Hayatının sonuna kadar hapiste yatsan, mutlu olurum sanırsın.
I was thrown into prison... and there, in prison, my life began... for there I met the one who was to become my only true friend -
Hapse atıldım... ve orada, hapiste, hayatım başladı... orada tek gerçek dostumla tanıştım...
Sure, I'll rot in prison for the rest of my life.
Ölene kadar hapiste çürüyeceğim.
Miss Nelson, before you answer me... please remember that not only is the man's life in jeopardy... but that you might be sent to prison for perjury!
Bayan Nelson, bana cevap vermeden önce lütfen unutmayın ki sadece bir insanın hayatı tehlikede değil yalancı şahitlikten hapse de gönderilebilirsiniz.
Well, if you're lucky, you might get off with, now, let me see a couple of years, which you will spend in Holloway prison meditating on the folly of transmuting melodrama into real life.
Şansın varsa iki yıl ile paçayı kurtarır Holloway hapishanesinde yatarken tiyatroyu gerçek hayata uygulamanın aptallığını düşünürsün.
# He made a vow while in state prison That it would be my life or his
"Hapishanede yemin etti, ya ben ya o diye."
This slayer of his mate in life must not be allowed to seek the respite of a prison.
Hayat arkadaşını öldüren bu kişinin hapishanede yaşamını sürdürmesine izin verilmemelidir.
A life sentence in prison.
Ömür boyu hapsi göze alarak.
Or in prison for the rest of my life, if I was lucky.
Ya da şanslıysam, müebbet hapis yatardım.
Just for having saved your life once in prison.
Hapishanede bir kez hayatını kurtardığım için.
Three months later, he is in prison... and more than half of the remaining 18 years of his life... are spent in federal penitentiaries.
3 ay sonra, hapishanedeydi..... ve hayatının kalan 18 yılının yarısını federal hapishanelerde geçirdi.
We're all in this prison for life.
Burada müebbete mahkum edilmiş durumdayız.
Sir, if you send me back, Quill could keep me in prison for the rest of my life.
Efendim, eğer beni geri yollarsanız, Quill hayatımın geri kalanını hapiste geçirmemi sağlar.
We're in the cellar, you're going back to prison, my life is wasted, we've lost each other,
Hücredeyiz, sen hapse dönüyorsun hayatım harcandı gitti, birbirimizi kaybettik,..
In your life here in prison, Valenzuela, through all the jobs you've done... especially basket-weaving...
Buradaki hayatın Valenzuela, yaptığın işler... özellikle sepet yapmak.
You wasted my whole life in front of prison doors.
O bambaşka bir dünyada ben başka. Bizim sonumuz yok be ana.
Your life is a failure but what will you do in prison without me?
Yaşamın bir fiyasko... ama hapishanede bensiz ne yapacaksın?
The sallow complexions, the frayed collars, the stammerers who tell you their life story, tell you about their time in prison, in the asylum, in the hospital.
Soluk benizliler, yakası yıpranmışlar, sana hayatını anlatan hapishanede, tımarhanede, hastanede geçen günlerini anlatan kekemeler.
Prison is the worst thing in life
Hapis hayattaki en kötü şey
- Unfortunately I've made other plans for my life, which don't include being shot down and "l" or spending the next 25 years in prison.
- Maalesef hayatım için başka planlarım var ve içinde de vurulmak ya da 25 yılını hapiste geçirmek yok.
Certainly better than spending the rest of your life in an Israeli prison.
Bir İsrail hapishanesinde kalan yaşamını geçirmekten kesinlikle daha iyi.
I've spent 3 1 / 2 years of my life in your prison.
Hapishanenizde hayatımın üç buçuk yılını harcadım.
You're sentenced to spend the rest of your life in confinement aboard the prison barge.
Geri kalan hayatını hapishane mavnasında geçirmeye mahkûm edildin.
This is a boy who's in prison, frightened out of his mind, fighting every day for his life.
Hapishanede korkudan ölmek üzere olan birinden. Her gün hayatı için endişeleniyor.
Have him locked up in prison alone and humiliated for the rest of his life
O Ding'e iftira atıp... Ömür boyunca hapiste aşağılanmasını istedim
It's better to die fast than to spend the rest of your life in a prison!
Ömrünü hapiste geçirmektense çabuk ölmek daha iyidir!
The government has again refused Lindy Chamberlain's appeal to keep her baby with her after the birth in Berrimah prison where she is serving a life sentence for the murder of her daughter Azaria.
Hükümet, Lindy Chamberlain'ın doğumdan sonra bebeğini kızı Azaria'yı öldürmek suçuyla ömür boyu hapis cezasını çektiği Berrimah hapishanesinde, yanında tutma isteğini tekrar reddetti.
He saves your life in a Mexican prison, so you owe him for 20 years?
Meksika hapishanesinde hayatını kurtardı diye ona 20 sene borcun mu var?
If he killed all those people he'd be in prison for life!
O kadar insanı vursaydı müebbet hapis yerdi.
Listen, you can't live your life waiting around in fear for the next prison break to happen.
Dinle, bir daha ki sefer mahkumları bu çevrede hayatta tutmayacağım.
To give him five or 10 years in prison is not a five - Or a 10-year sentence it's a sentence of life imprisonment.
Ona 5 ya da 10 yıl hapis vermek, aslında 5 ya da 10 yıl olmaz müebbet hapis olur.
If I wind up back in prison... you have to promise me... that you'll move on with your life. I don't want you to hold on again.
Eğer hapse geri dönersem, bana söz vermek zorundasın... sen hayatına devam edeceksin.
My life is in jeopardy from every guard in that prison.
Hapishanedeki bütün gardiyanların canıma kastı var.
This poor kid, in prison for life -
Zavallı çocuk, ömür boyu hapiste...
Baines is the one who saved my life. When I crawled in prison like an animal he brought me to the Honorable Elijah Muhammad.
Baines hayatımı kurtaran kişi hapishanede bir hayvan gibi sürünürken beni Hz.
I told a man in prison that I would save my son's life, even if it took my life.
Hapishanede birine, hayatım pahasına olsa bile oğlumu kurtaracağımı söyledim.
I'll take all those papers and go to Tripathi's office. Now he'll rot in prison for all his life.
Hindistan da değil çünkü.
Sir, I've been in prison almost a third of my life.
Efendim, hayatımın üçte birini hapishanede geçirdim.
That poor boy is about to spend the best years of his life in a Bajoran prison.
Zavallı çocuk en güzel yıllarını bir Bajor hapishanesinde geçirecek.
Turn this ship around or you will spend the rest of your life in Kran-Tobal Prison.
Gemiyi geri döndürün yada hayatınızın geri kalanını Kran-Tobal hapisanesinde harcarsınız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]