English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Like in the movies

Like in the movies traduction Turc

430 traduction parallèle
Like in the movies.
Aynı filmlerdeki gibi.
You can sit right there and watch the world go by, like in the movies.
Şuraya otur ve filmlerdeki gibi dünyanın gözünün önünden geçişini izle.
Yes, like in the movies.
Evet, filmlerdeki gibi.
It's like in the movies.
Tıpkı filmlerdeki gibi.
Like in the movies.
Filmlerdeki gibi.
Everything's so perfect. It's just like in the movies.
Her şey mükemmel, bir filmde gibi.
like in the movies.
Aynı filmlerdeki gibi.
Kiss me like in the movies.
Ama filmlerdeki gibi olsun.
- It's going to bine like in the movies!
- Tıpkı filmlerdeki gibi olacak!
That's not like in the movies either.
Bu da filmlerde olduğu gibi değil.
You dance terrific, like in the movies
Harika dans ediyorsun, aynı filmlerdeki gibi.
It's like in the movies, like in "Apocalypse Now," they used it to protect their lines and their barricades.
Filmlerdeki gibi, "Apocalypse Now" daki gibi onlar kendi hatlarını ve barikatlarını korumak için bundan esinlenmişler.
His white tunic, the way he moved, his sad smile. Everything seemed so perfect, like in the movies.
Beyaz önlüğü, hareketleri, hüzünlü gülümsemesi, her şey mükemmel görünüyordu, tıpkı filmlerdeki gibi.
How easy was it like in the movies?
Sinemada olduğu kadar kolay mıydı?
It was like in the movies. Honest to God.
Filimlerdeki gibiydi.
Life isn't like in the movies.
Hayat filmlerdeki gibi değil.
Like in the movies.
Biliyorum, filmlerde görmüşüm!
It's not like in the movies.
Filmlerdeki gibi değil.
Tension in the big house, just like in the movies.
Büyük evde gerilim var. Filmlerdeki gibi.
There aren't any arguments or curses like in the movies.
Öyle filmlerdeki küfürler, arbedeler falan olmazdı.
You think cops live in filth, like in the movies?
Bir polis filmlerdeki gibi pislik içinde yaşayamaz mı?
People think this job is like in the movies, where you get 17 takes to get it right.
İnsanlar filmlerde gördükleri gibi olduğunu düşünüyor, ama filmde 17 tekrar vardır.
Just like in the movies.
Aynı filmlerdeki gibi.
A sailor like in the movies.
Filmlerdeki denizciler gibi.
Mug shots, like in the movies.
Soygun çekimleri, filmlerdeki gibi.
Nor do I want it to sound like one of the foolish things we laugh at in the movies
Amacım filmlerdeki gülünç cümleleri tekrarlamakta değil.
Have you got a bullet I could bite, like they do in the movies?
Isırabileceğim bir mermi var mı, hani filmlerde yaptıkları gibi.
These are the kind of glasses you throw in the fireplace and break so when they run away, the lady can cry, like Prince Valiant movies.
Prens Vallant filmlerinde olduğu gibi bardakları şömineye atıp kırıyorsun ve giderken kadın ağlıyor.
It looked like an african fetish, like the ones the sorcerers of the black tribes in the movies have. And I've seen that the handle was carved like a head with eyes.
Şu ilginç Afrika malzemelerine büyücülerin filmlerde kullandıkları şeye benziyor.
How'd you like to go to the drive-in movies with me?
Benimle açık hava sinemasına gitmeye ne dersin?
Movies go along like trains in the night.
Film yapmak, gece giden trene benzer.
All smoke, black smoke, just like a volcano from afar that one would see in the movies.
Her tarafta kara kara dumanlar vardı. Filmlerden alışık olduğunuz volkanik patlamalar gibiydi.
Like that man told you in the movies last night,
Dün gece sinemada gördüğün adam gibi.
Not rat-tat-tat-tat like in the gangster movies.
Gangster filmlerindeki gibi rat-tat-tat-tat değil.
The only people who like his movies are two critics in Paris and one in Pakistan.
Onun filmlerini sevenler sadece Paris'teki iki eleştirmenle, bir Pakistanlı.
Like all that shit in the movies.
Filmlerdeki gibi.
I like to see movies in the daytime.
Filmleri gündüz izlemeyi severim.
Listen, I could make a flame retardant, you know, like the stuntmen use in the movies.
Dinle, filmlerde dublörlerin kullandığı gibi ateş geciktirici yapabilirim.
The Vesuvian Professor escaped with a tommy-gun like they do in the movies!
Vezüv Profesörü filmlerde olduğu gibi hapisten silahla kaçtı!
We have escaped like in the American movies.
Biz Amerikan filmlerindeki gibi firar ettik.
And they speak from beyond the grave, like in old movies.
Kızımı nasıl seveceğini bilmiyorsun asla da öğrenemeyeceksin. Mezarlarından konuşurlar, eski filmlerdeki gibi.
In the movies, like you?
Filmlerde mi, senin gibi?
Just like they say in the movies
- Filmlerdeki gibi oldu.
I like the movies, but that doesn't mean I'd do what it says in the article.
Sinemayı severim ama haberde yazan her şeyi yapacağım anlamına gelmez.
Perry would like to invite Shana to the movies in his dad's screening room.
Dinle, Perry önümüzdeki hafta sonunda Shannon'ı babasının ev sinemasına davet etmek istiyor.
to kick ass, like in the old war movies.
savaş filmlerdeki gibi canlarına okumak için.
I kind of always preferred to be hated. Like Erich von Stroheim in the movies.
Ben oldum olası nefret edilmeyi tercih etmişimdir filmlerdeki Erich von Stroheim gibi.
We're not like those assholes in the movies.
Filmlerdeki salaklar gibi değiliz.
No way! You see stuff like that in the movies, not in person.
İnsan böylesini filmlerde görür, bizzat tanık olmaz.
You can't bust out of here like they do in the movies.
Buradan, filmlerdeki gibi kurtulamazsın.
You gonna do that just like in the cowboy movies?
Tıpkı kovboy filmlerindeki gibi mi yapıyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]