English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Look down

Look down traduction Turc

5,954 traduction parallèle
Look down!
Aşağı bak!
Do not look down, focus on the middle of the lane.
Aşağı bakma, yolun ortasına odaklan.
- Don't look down, don't look down.
- Aşağıya bakma, aşağıya bakma.
So you look up and you're looking at the past, and then you look down, and you're looking at the past.
Yani yukarı baktığında geçmişi görürsün ve sonra aşağı bakarsın ve yine geçmişi görürsün.
That bitch, how dare she look down on me!
O sürtük, beni küçük düşürdü
You really just need to look down the sights, keep very still and then slowly squeeze the trigger.
Sadece görüntüye bakmalı ve hareketsiz durup yavaşça tetiği çekmelisin. Anne!
Hey you, look down
Hey sen, başını eğ.
Don't look down!
Aşağıya bakma!
You will never be able to look down on me and redeem yourself.
Asla bana yukarıdan bakıp kendini tatmin edemeyeceksin.
Look down there.
Aşağıya bak.
Take a good look down there, Morty, and soak it in, because, you know, once I pull this lever, it's all back to normal.
Aşağıya güzelce bir bak Morty, iyice içine çek çünkü bir kere bu kolu çektim mi, her şey normale dönecek.
You go out in the field and you look up in the sky and you see the stars, and some of that light that's coming down to your eye has been traveling for millions of years.
Çalışma alanına inersin ve gökyüzüne bakıp yıldızları görürsün. Ve gözüne gelen ışıklardan bazıları milyonlarca yıldır seyahat ediyordur.
It's just a way to seem interesting to girls because deep down, you're boring and pretentious, like your stupid fucking dreadlocks, which, by the way, always look embarrassing on white people. They're not countercultural.
Kızlara ilginç görünmek için bir yöntem çünkü özünde sıkıcı ve kendini beğenmişsin sikik rastaların gibi bu arada rasta, beyaz insanlarda her zaman utanç verici görünür Özgün değiller.
I'm going to roll my window up. Then I'm gonna drive away and you're gonna go home to your daughter, and every few years, you're gonna look at her face and know that you're alive because you chose not to go down a certain road on a certain night, that you chose to walk into the light instead of into the darkness.
Camımı kaldıracağım ve yoluma devam edeceğim sen de evine, kızının yanına gideceksin ve birkaç yıl sonra, onun yüzüne bakıp bir gece, bir yola girmemeyi seçtiğin için yaşadığını karanlık yerine aydınlığa doğru yürüdüğünü hatırlayacaksın.
- Look. We broke your door down.
- Bakın, kapınızı kırdık.
And everyone who looked down on you would suddenly look up to you.
Bu sayede sana yukarıdan bakanlar artık ayaklarına düştü değil mi?
Look, I'm not talking down to you.
Bak, sesimi yükseltmiyorum.
Walter, look, indices are down, the SP... Yeah.
- Walter, baksana indeksler düşük, SP...
Look at your shoes, down, come on
Ayaklarınıza bakın... başlarınızı eğin.
Don't look at me. I wrote it down.
- Bana öyle bakma, yazıp vermiştim.
We all put on a front when we walk into a bar, to look cool, to impress others, to hide our insecurities, but deep down, we're all just fat, little, redheaded kids whose brothers double-teamed the girls we loved.
Bir barda yürüdüğümüzde hepimiz bir sima takınırız. Havalı görünür, başkalarını etkiler, kendi güvensizliğimizi saklarız, ama içten içe hepimiz küçük, şişko, kızıl saçlı ve abileri sevdiğimiz kızla grup yapan çocuklarız.
Look, there are a thousand other engineers we can get. Preferably one you haven't bedded down with.
Binlerce başka mühendis bulabiliriz, tercihen yatmadığın biri olsun.
Look, I know you don't wanna believe it, but we do less damage down there.
Biliyorum, inanmak istemiyorsun ama mümkün olduğunca az zarar vermeye çalışıyoruz.
Here's the thing - - you can look human and act human... But deep down? You're just a monster.
Şöyle bir şey var, insan gibi görünebilir ve davranabilirsiniz ama derinlerde sadece bir yaratıksınız.
Your father tried to take me down and look what happened to him.
Baban beni indirmek istedi ve sonra ona ne oldu gördün mü?
Look for people standing alone, looking down, looking the other direction from everyone else.
Yalnız başına bekleyen ve kafasını öne eğen insanlar arayın. İnsanlardan gözünü kaçıran kişilere bakın.
Look at me! - Okay, okay, Bea, Bea, settle down.
Bana bak Bea, sakin ol.
Yeah, look at these ones. you've got the pansies down the front.
Şunlara da baksana. Ön tarafta hercai menekşeler var.
I would look, but my Google's down.
Bakardım ama Google çökmüş.
It feels great, to flop down here and look straight up.
Uzanıp dimdik yukarıya bakmak çok güzel bir his.
Look, some bad stuff went down in Afghanistan.
Bakın, Afganistan'da bazı işler ters gitti.
You can look, but about a week from now, you're gonna be down on your knees trying to find where your testicles rolled off to.
İstersen bakabilirsin ama bundan bir hafta sonra dizlerinin üstünde çökmüş bir halde testislerinin nereye yuvarlandığını bulmaya çalışıyor olabilirsin.
Look, tell her to keep it on the D.L., because if we make an official report, we gotta go down there and file and...
Bunu gizli tutmasını söyle, çünkü eğer resmi bir rapor tutarsak oraya geri gidip, kağıt işleriyle uğraşırız ve- -
Look, head down west Roosevelt.
Batı Roosevelt'e doğru git.
You're gonna look back and remember this as the night that everything came crashing down.
Geriye dönüp baktığında bu geceyi her şeyin bittiği gece olarak hatırlayacaksın.
Calm down. Calm down. Look.
Sakin ol, sakin ol.
Set it down easy. But the look in that girl's eyes, the terror, that was too much even for me.
Ama o kızın gözlerindeki bakışlar o dehşet benim için bile fazla geldi.
Look, if we could all just settle down now.
Lütfen, yerlerimize oturalım.
You look like you need to lie down.
Uzanman gerekiyor sanırım.
Look at you. Sit down.
Harold, şu hâline bir bak!
If we could slow the sound waves down a few hundred times, they would look like this.
Ses dalgalarını yüz kat daha yavaşlatabilseydik şunun gibi görünürlerdi.
Our apartment is uptown but he just marched off down that way, and I feel like he doesn't want to look silly by turning around.
Bizim ev bu tarafta ama o, diğer taraftaki yoldan gitti. Ve etrafta öylece, boş boş dolanmadığını düşünüyorum.
You're welcome to come down anytime and look around yourself.
İstediğiniz zaman gelip kendiniz bakabilirsiniz.
Are you gonna sit down, or are you gonna stand there and just look like a moron?
Oturacak mısın yoksa ayakta mal mal bakacak mısın?
Hey, look, I know this started as, like, a game or whatever, but somewhere along the way, real life kicked in, and I want to know if you're down to come back to my place.
Bak, biliyorum başta oyun diye başladık ama bir yerde bu değişti ve gerçek hayat üstün geldi. Acaba benim evime gelmek ister misin?
Look, all I'm saying is slow things down.
Demek istediğim sadece işleri biraz ağırdan alın.
Look, I'm having enough trouble holding down my own fort today.
Bak, ben bugün kendi gemimde yeterince sorun yaşıyorum.
See how smart you look with my fist down your throat.
Boğazına yumruğumu yiyince ne kadar akıllı görüneceksin bakalım.
Look, I know you think you're a man now, and, despite my desire to slow down the clock... you are growing up in front of my eyes.
Bak, artık büyüdüğünü düşündüğünü biliyorum. Her ne kadar zamanı yavaşlatmak istesem de gözlerimin önünde büyüyüp gelişiyorsun.
♪ Look on down from the bridge ♪
# Köprüden aşağı bak #
♪ look on down from the bridge ♪
# Köprüden aşağı bak #

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]