English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Lucky guy

Lucky guy traduction Turc

976 traduction parallèle
I'm just an all-around lucky guy.
Buralardaki tek şanslı adam benim.
He's just a lucky guy.
Şanslı bir arkadaş.
I'm a lucky guy.
Şanslıyımdır.
Well, when he wakes up you can tell him I think he's a pretty lucky guy.
Uyandığında, çok şanslı bir adam olduğunu düşündüğümü söyleyin ona.
I figured myself a pretty lucky guy.
Kendimi oldukça şanslı biri olarak addediyordum.
Me, oh, my, you're a lucky guy Happy Easter to you
Vay canına, sen şanslı bir adamsın Sana da mutlu Paskalyalar
You know, you're a pretty lucky guy right this minute.
Tam şu anda çok şanslı bir adamsın.
You are a lucky guy, show me what you know
Şanslı birisin, bana bildiklerini göster.
But I wouldn't be surprised if I'm not the lucky guy.
Ama şanslı adam ben olmazsam o kadar şaşırmam.
He's a lucky guy.
Şanslı adammış.
You're a lucky guy, Steve.
Şanslı adamsın, Steve.
Hey, you're a pretty lucky guy, a setup like this... and a kimona like that to nurse you.
Hey, şanslı bir adamsın, böyle bir düzen... seninle böyle ilgilenen bir kimono.
I just wanted to know who the lucky guy was.
Şanslı herifin kim olduğunu bilmek istemiştim.
You're one lucky guy.
Sen şanslı bir adamsın.
You know, Driscoll, you're a lucky guy.
Biliyor musun Driscoll? Çok sansli bir adamsin.
You're a lucky guy, Nino.
Şanslı bir erkeksin, Nino.
The postwar experience lets me feel that I am such a lucky guy that everyone comes here for me.
Savaş sonrası insanlar birbirlerinden o kadar soğudular ki ama sizin bana gösterdiğiniz bu ilgi- - Çok şanslı adamım ben be!
But I will say... he's one damn lucky guy.
Ama söylemem gerekir ki... şanslı piçin teki.
Lucky guy.
Şanslı herif...
You're a lucky guy.
Sen şanslı bir adamsın.
You're a lucky guy to have a little lady like that.
Öyle bir karın olduğu için çok şanslısın.
I just wonder who is the lucky guy!
Bu şanslı kişiyi çok merak ederim!
Tell him. I want to go home. Boy, what a lucky guy.
Biraz gözlem yapmış olsaydın, Frank Burns'un geri zekalı olduğunu görürdün.
Ralph's a lucky guy.
Ralph şanslı bir adam.
Who's the lucky guy?
Kim bu şanslı delikanlı?
- You sure are a lucky guy.
- Kesinlikle şanslı birisin.
He's really a lucky guy.
Kent gerçekten çok şanslı bir adam.
What a lucky guy!
Ne şanslı adamım!
You know, if you don't marry Carla, some lucky guy's going to.
Carla'yla sen evlenmezsen bir başka şanslı adam evlenecektir.
I'm a lucky guy.
Ben şanslı bir adamım.
- What a lucky guy.
- Ne şanslı adamsın.
Just a lucky guy, Gus.
Gus çok şanslı biri.
You are a lucky guy.
Sen şanslı bir adamsın.
Yeah, I'm a real lucky guy. Couldn't get any better.
Evet ne demezsin gerçektin ballı bir adamımdır.Daha iyisi olamazdı.
Do you know how lucky you are that the guy at the drugstore is my friend?
Ne kadar şanslı olduğunun farkında mısın? Dükkanda ki kişi arkadaşımdı.
You're a lucky guy Pete.
Sen şanslı bir adamsın, Pete.
You know, it's a lucky thing for you, I know you really are Don Sebastian because if you weren't, but the guy you remind me of, I'd skin you alive.
Biliyor musunuz, gerçek Don Sebastian olduğunuzu bilmem sizin için büyük bir şans. Çünkü, bana anımsattığınız adam olsaydınız, canlı canlı derinizi yüzerdim.
Any guy in the world would be lucky to have you for a wife.
Senin gibi bir karısı olan herkes çok şanslıdır.
- How lucky can a guy get?
- Bundan daha şanslı olunamaz.
Your friend Lucky and the guy who they bumped off, Blackie Hersch.
Arkadaşın Lucky ve kovdukları şu adam, Blackie Hersch.
Look, I'm not the only guy in the world who hated Lucky.
Bak, Dünyada Lucky'den nefret eden tek kişi ben değilim.
How lucky can a guy get?
Bir adam bu kadar mı şanslı olur?
You're lucky I'm a good guy.
İyi bir adam olduğum için şanslısınız.
Haste makes waste, guy. You're lucky we've come in good time.
Zamanında geldiğimiz için şanslısın.
You're a lucky guy, Riichi.
Taşınalım mı, Sadako?
Why, Edie was the kind of person a guy is lucky to meet once in his lifetime.
Edie, bir adamın onunla ömründe bir defa tanışma şerefine nail olacağı bir kadındı.
That guy's always lucky.
Bu herif her zaman şanslıdır.
That guy with the deaf maid, he's just lucky he's not dead too.
Sağır hizmetçili adam, o da ölmediği için şanslı.
For a guy lucky to be waterboy, you've got a big mouth.
Takımın ancak sucusu olabilen bir çocuk için dilin sivri.
At least one guy got lucky.
En azından birimiz şanslı.
You're lucky you ran into a nice guy like me.
Şanslısın ki benim gibi iyi bir adama denk geldin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]