English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ M ] / Make a statement

Make a statement traduction Turc

1,029 traduction parallèle
But I... I am prepared to make a statement.
Ama ben... bir açıklama yapmaya hazırım.
He wants you to go to police headquarters to make a statement.
Polis karakoluna gidip ifade vermenizi istiyor.
I'll make a statement.
Bir açıklama yapacağım.
However, you're not compelled to make a statement.
Bununla birlikte, ifade vermek zorunda değilsiniz.
"Weight, prisoner refuses to make a statement."
"ağırlık, mahpus ifade vermeyi reddediyor".
He make a statement?
İfade verecek mi?
Did you make a statement?
İfade verdin mi?
They asked if I'd like to make a statement and said they'd write it down and it might be used against me.
Bana ifade vermek isteyip istemediğimi sordular. Ama yazılı olursa mahkeme aleyhime kullanılabileceğini söylediler.
Look, you make a statement, but you don't care to prove it.
Bir şey uyduruyorsun ama ispatlamıyorsun.
I see that the old man isn't going to make a statement now.
İhtiyarın şimdi ifade vermeyeceğini görebiliyorum.
Now you refuse to make a statement.
Şimdide ifade vermeyi reddediyorsun.
Your Honour, the defendant wishes to make a statement.
Sayın Hakim, sanık ifade vermek istiyor.
Does the defendant wish to make a statement?
Sanık ifade vermek istiyor mu?
I wish to make a statement, yes.
İfade vermek istiyorum, evet.
The lawyers feel that if you make a statement to the press
Avukatlar diyor ki gazeteye senin ağzından bir açıklama gönderirsek...
If you'd be good enough to make a statement to Sergeant Bacon we'll talk again later.
Memur Bacon ifadenizi alsın, gene görüşürüz.
It's irregular, but I would like to make a statement.
Usule aykırı olacak ama, bir açıklama yapmak istiyorum.
Shouldn't I make a statement?
- Ben ne yapacağım peki?
Could you make a statement about the action you're engaged in now?
Şu anda içinde bulunduğunuz durumu açıklayabilir misiniz?
Professor, would you make a statement on TV?
Profesör... TV ye bir açıklama yapar mısınız? Lütfen efendim.
But on any of these matters, have you heard me make a statement?
Ama bu meselelerin herhangi biri hakkında bir şey söyledim mi ben?
- So make a statement now.
- Şimdi bir açıklama yap.
Mr. Spock, may I make a statement?
Mr. Spock, açıklama yapabilir miyim?
Captain Kirk, would you like to make a statement?
Kaptan, açıklama yapmak ister misiniz?
Why don't we go downtown and you can make a statement?
Neden kent merkezine gidip, ifadeni vermiyorsun?
Would you like to make a statement now?
Şimdi ifade vermek ister misin?
Mr. Bottomly, would you like to make a statement now?
Bay Bottomly, bir açıklama yapar mısınız?
Does the prisoner wish to make a statement to the court before sentence is passed? No.
Hüküm açıklamadan önce mahkum, mahkemeye beyanat vermek istiyor mu?
I think the prosecutor must make a statement about the accident today and say the culprits are caught and accused of drunken driving and assault and battery.
Sanırım savcı bugünkü kaza konusunda bir açıklama yapmalı ve zanlıların yakalandığını ve sarhoş araba kullanmak ve saldırı ve darp ile suçlandığını söylemeli.
Let me make a statement, and you will write it down.
İfade vereyim ve siz de bunları yazıya dökün. Evet.
Do you want to make a statement, in writing?
İfadenizi yazmak ister misiniz?
You then make a statement in which you set out in some detail how Mr. Christie gave your wife something which would cause an abortion, and she died of that.
Detaylı olarak verdiğiniz son ifadede ise... Bay Christie'nin kürtaj yapacağım diyerek... karınızın ölümüne sebebiyet verdiğini söylemişsiniz.
You wanna make a statement?
Açıklama yapacak mısın?
Why don't you make a statement and save us both a lot of trouble?
Niçin ifade verip, her ikizi de bir sürü dertten kurtarmıyorsun?
I intend to make a statement when you're finished.
İşiniz bitince bir açıklama yapmak istiyorum.
I'd like to make a statement.
Bir açıklama yapacağım.
Miss Lionheart, will you accompany us to the police station to make a statement?
Bayan Lionheart, lütfen ifade vermek için polis merkezine kadar gelebilir misiniz?
I'll make a statement.
İfade vereceğim.
Do you have a statement to make, Colonel?
Bir açıklama yapacak mısınız Albay?
He has a statement to make, and he makes it.
Bir şey ifade etmek istiyor ve ediyor.
I somehow got involved in this very unfortunate incident. I came here to make a simple statement of fact and not be subjected to a police grilling.
Bir şekilde bu çok talihsiz kazaya bulaştım ve buraya gerçekler üzerine ifade vermeye geldim polis sorgulamasına maruz kalmaya değil.
I am willing to make such a statement.
Böyle bir ifadede bulunabilirim.
Yes. I did make such a statement.
Evet, böyle bir ifade verdim.
Why don't you say so? Why don't you make a public statement about it?
Neden söylemiyorsunuz, neden bir açıklama yapmıyorsunuz?
You make a complete statement, I'll make it easier for you.
Ayrıntılı ifadeni vereceksin. Senin işini kolaylaştıracağım.
She must make a supportive statement
Açıklamada kesinlikle birbirinize olan güveninizden bahsedin.
I didn't make such a statement.
Ben böyle bir açıklama yapmadım.
If you wait a minute, I'll have a statement to make.
Eğer bir dakika beklersen bir ifade vereceğim.
Yes, I would like to make a statement.
Evet, isterim.
I'll make a direct statement.
Apaçık ifade edeceğim.
You must make a written statement to the police.
Polise yazılı bir ifade vermeniz gerekiyor. Ya da bana verebilirsiniz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]