Make a decision traduction Turc
2,027 traduction parallèle
You make a decision but won't assume responsibility.
- İtiraf edemiyorsun.
I don't think it's right to make a decision like that without having authentic Mexican food.
Bence, otantik bir Meksika yemeği yemeden, böyle bir karar vermen doğru değil.
Your inability to make a decision about what you want.
Ve ne istediğine karar verememenle.
Now you have to make a decision whether that's the right one for you.
Şimdi kendinin doğru seçim yapıp yapmadığına karar verme zamanın.
And you need to use your instinct and make a decision.
Kendi içgüdülerini kullanıp bir karara varman gerekiyor.
You got to make a decision, son.
Bir karar vermelisin, evlat.
Let me see them on her before I make a decision.
Kararımı vermeden önce üzerinde göreyim ama.
And from now on, when I have to make a decision, I'm gonna take a moment... not a big one, not like, you know, forever... but I'm gonna take a moment, and I'm gonna ask myself,
Ve bundan sonra, bir karar vermem gerektiğinde, bir dakikalığına duracağım, çok değil, bilirsin, kısa bir süre... duracağım, ve kendime şunu soracağım,
So I want to make a decision by Christmas Eve. Valentine's Day is rapidly approaching and it's the biggest day of the year for a chocolatier.
Yılbaşı arifesinde kararı bekliyorum Sevgililer günü yılın en çok satan zamanı
She said that Donner wants to make a decision by the 24th and she called an early-morning meeting.
Gitmeliyim toplantı varmış
The president normally would have no more than 12 minutes to make a decision, and maybe as little as 10 seconds.
Başkanın, normalde en fazla 12 dakikası veya en az 10 saniye kadar süresi olacaktır.
He had just a few minutes to make a decision how to respond, at what level of intensity.
Ne şiddette, nasıl karşılık vermesine sadece bir kaç dakika vardı.
I wouldn't make a decision like this without talking to you.
Seninle konuşmadan böyle bir karar vermezdim.
If you make a decision by following your gut, it can't be bad, right?
Frankie. Abby seni arıyor. Servis merkezinde.
Someone has to make a decision.
Birinin karar vermesi lâzım. Üç kişisiniz.
The time has come when we really have to make a decision.
Gerçekten bir karara varmamızın zamanı geldi.
Right, and now you're at a point where you have to make a decision.
Doğru, ve şimdi bir karar vermek zorundasın.
Did you make a decision about the ring?
Yüzükle ilgili bir karar verdin mi?
But, listen, I can't make a decision about the stuff in the attic.
Bak, dinle. Çatı katındaki eşyalar için karar veremiyorum. Bu çok zor.
You need to make a decision.
Bir seçim yapmalısın. Yapamam.
Look, you guys need to make a decision right now, okay?
Hemen şimdi bir seçim yapmalısınız.
Are you secretly hoping this situation with sunil might explode, that it'll save you from having to make a decision to change your life on your own?
Gizliden gizliye Sunil'le olan bu durumun patlak vermesini ve kendi hayatını değiştirme konusunda bir karar vermekten seni kurtaracağını mı umuyorsun?
Well, I don't want you to make a decision you're gonna regret, you know.
Pişman olacağın bir karar vermeni istemem.
And if I don't do something, you will never make a decision.
Ve eğer birşeyler yapmazsam, sen asla tercih yapamayacaksın.
Well, if she dies before you make a decision, there'll be nothing I can do.
Eğer sen bir karar vermeden ölürse, yapabileceğim bir şey kalmaz.
Give me a month before you make a decision.
Karar vermeden önce bana bir ay tanı.
Every decision we make is meaningless... because somewhere, on a parallel Earth, we have already made the opposite choice.
Verdiğimiz bütün kararlar anlamsız. Çünkü başka bir yerde, bir Paralel Dünyada, tam tersi kararı veririz.
But I have to tell you that this is a decision That I have to make, okay?
Sana söylemeye çalıştığım bu benim vermem gereken bir karar, tamam mı?
Coming forward was the hardest decision a girl like me could make.
Bunu anlatmak benim gibi bir kızın verebileceği en zor karardı.
I'll make a bad decision.
- Yanlış kararlar vereceğimden.
I'm sure they'll make a reasoned and thoughtful decision.
Senatörlerin yerinde bir karar vereceklerine eminim.
If you care about the students you teach, if you wanna make a difference in their lives, if you wanna advocate for what they believe in, you have to go where the decision-makers are.
Öğrettiğiniz öğrencileri önemsiyorsanız, onların yaşamlarında fark yaratmak istiyorsanız, onların inandıklarını savunmak istiyorsanız, karar veren insanların bulunduğu yerde olmak zorundasınız.
And it is not a casual decision that you can make for maya.
Doğru nedenlerle yapsan bile aklında kalıyor. Maya adına verebileceğin sıradan bir karar değil bu.
Okay, from... from now on, um any decision that we make, it is going to be a group process.
Pekala, bundan sonra bütün kararlarımızı grup halinde vereceğiz.
You got a decision to make and you make it now.
Bir karar vermen gerekiyor, hemen ver.
This mighty circle of life has caught up with me, and I have a decision, a life-altering one that I have to make and, um, so should I keep this baby or not?
Bu doğal döngü beni pençesine aldı ve vereceğim kararla bir hayatı değiştirmek zorunda kalacağım. Bu yüzden kendime şu soruyu sordum. Bebek sahibi olmalı mıyım, yoksa olmamalı mıyım?
Don, I have the children 99 % of the time. This is a decision that I get to make.
Don, çocuklar zamanın % 99'unu benimle geçiriyorlar, bu kararı ben veririm.
This is a decision you have to make by yourself.
Bu kendi başına alman gereken bir karar.
After everything you've told me about Chloe and what this place means to you... That must be a really hard decision to make.
Bana Chloe ile ilgili anlattığın şeylerden sonra bu yerin senin için neler ifade ettiğini söyledikten sonra bu verilmesi zor bir karar olmalı.
Look, I know as a parent, You had to make the hardest decision ever... to save your son and... send him here alone.
Biliyorum bir ebeveyn olarak oğlunuzu buraya yalnız göndererek en zor kararı verdiniz.
Kids, everyone has one or two moments when they make a huge, crazy decision that changes their lives forever.
Çocuklar, her insanın hayatı boyunca bir ya da iki kez hayatını sonsuza kadar değiştirecek önemli ve delice bir karar verdiği olmuştur.
Usually in life when you make a stupid decision, you just have to live with it.
Genelde verdiğimiz aptalca kararlarla yaşamak zorundayızdır.
Make the wrong decision a blacked-out game is gonna be the least of your problems.
Yanlış bir şey yaparsan,... izlenilemeyen maç en basit problemin olur.
One of the major arguments for dating a girl who is dead wrong for you : Virtually no temptation to ever make that fatal decision.
Asla birlikte olmamanız gereken bir kızla çıkarken en büyük çelişkilerden biri de Bu önemli kararı verirken kimsenin sizi zorlamamasıdır.
I have a decision to make.
Vermem gereken bir karar var.
[Whispering ] Hi, Pam, listen, I'm sorry to call so late, but if there's anything we can do to make your decision a little easier, like, I don't know, maybe an extra $ 5,000. [ door thuds]
Merhaba Pam,... bu kadar geç aradığım için üzgünüm ama kararını kolaylaştırmak için yapabileceğimiz bir şey varsa nasıl desem mesela fazladan $ 5,000 gibi.
Okay, listen. I want to make a unilateral decision here.
Bak, tarafsız bir karar vermek istiyorum.
I apologize. Verna, you have a very simple decision to make. Quit, don't get paid, and drive around with one headlight out, or swallow your pride and get the money you need tomorrow.
Verna, gayet basit bir seçim çıkarsan, para alamazsın, ve tek farlı bir araçla dolaşırsın yada, gururunu yutar, ve paranı yarın alırsın.
Dr. Nasir's gonna have to make a very difficult decision.
Dr. Nasir'in önünde vermesi gereken büyük bir karar olacak.
Make a decision, huh?
Karar ver, ha?
And obviously, this is a decision we have to make together.
Ve belli ki, beraber almamız gereken bir karar bu.
make a wish 235
make a difference 25
make a statement 17
make a hole 97
make a choice 23
make an appointment 40
make an effort 64
make a fist 35
make a plan 19
make a deal 19
make a difference 25
make a statement 17
make a hole 97
make a choice 23
make an appointment 40
make an effort 64
make a fist 35
make a plan 19
make a deal 19
make a sound 16
make a move 41
make a left 38
make a note 26
make a right 30
make a list 22
decision 37
decisions 44
make your move 45
make it happen 119
make a move 41
make a left 38
make a note 26
make a right 30
make a list 22
decision 37
decisions 44
make your move 45
make it happen 119
make some noise 52
make sense 40
make it rain 28
make it count 38
make it last 17
make me proud 45
make it work 61
make it up 16
make me happy 23
make it two 94
make sense 40
make it rain 28
make it count 38
make it last 17
make me proud 45
make it work 61
make it up 16
make me happy 23
make it two 94
make your choice 53
make me 142
make love to me 50
make it stop 329
make it 257
make it look good 18
make it so 49
make it better 21
make it right 27
make love 46
make me 142
make love to me 50
make it stop 329
make it 257
make it look good 18
make it so 49
make it better 21
make it right 27
make love 46