Make a hole traduction Turc
352 traduction parallèle
Make a hole in the water.
Suda bir delik aç.
- To make a hole in it.
- İçinde delik açacağım.
I'm convinced that it's very easy to make a hole in one.
Topu bir kerede deliğe sokmanın kolay olduğuna inandım.
Listen here. To make a hole in that wall... right?
Şuradaki duvarda bir delik var diyelim.
This "silly" pistol can make a hole in you... the size of a medium grapefruit.
Bu gülünç silah, sende bir delik açabilir. Orta büyüklükteki bir greyfurt kadar.
Now, make a hole in either, as I did in that pirate vessel the air is displaced by water and the bottle, like the ship, sinks to the bottom.
Eğer korsan gemisine yaptığım gibi buna da bir delik açarsanız... hava yerine su dolar... ve şişe, tıpkı gemi gibi, dibe iner.
- To make a hole in it.
- İçinde bir delik açmaya.
Make a hole in your pocket.
Cebinde bir delik açıyorsun.
There is no place on this planet where to you can make a hole in this land, without that mess out?
Bu dünyada, yerleşmek için bir yer bulamadık. Buralarda, kirli olmayan bir yer duydun mu?
Make a hole in the floor.
Ya da yerden delik açalım.
Make a hole in the wall.
Duvarda bir delik açın.
Make a hole in the wall.
Duvarda bir delik açın!
I wanna make a hole in you and take you in that hole.
Burada bir delik açmak istiyorum. ve sana o delikten sahip olmak.
Quick asshole, or I'll make a hole!
Acele et serseri, yoksa delik açarım!
They're small going in, but they make a hole the size of Detroit coming out.
Delerken küçükler ama çıkarken kocaman bir delik açarlar ve çok acıtır.
She was thinking, she told me, and she started scratching with her hands to make a hole in the wall.
Bana söylediği ; kendine geldikten sonra elleriyle duvarda gedik açmaya çalışmış.
- Make a hole.
- Bir dilek tut.
Make a hole. Make it wide.
Bir adım sağa.
Make a hole! Make it wide!
Bir adım sağa!
A skilled orator's fist would make a hole.
İyi bir konuşmacının söylevi yumruk gibidir.
Make a hole!
Kapıyı kırın!
I'm going to make a hole to get through here.
Buradan geçmem için bir delik açmalıyım.
Make a hole.
Yol açın.
So with the instrument he has bought, he make a hole through which he can only breath, that most important of alll, so which he can observe.
Yanında götürdüğü alet sayesinde nefes alabileceği ama en önemlisi gözlem yapabileceği bir delik açtı.
- To make a... hole in it?
- Delik mi... açacaksınız?
I'm gonna grab me a ranch... that'll make this place look like a gopher hole.
Kendime bir çiftlik alırım orayı öyle bir yaparım ki burası kümes gibi kalır yanında.
Meanwhile, take this bar and make me a hole...
Bu arada şu demiri al da, bir delik aç.
We need an hour and a quarter to make another hole, when we're on the other side at least two hours with the circular saw, look at the time...
Başka bir delik için bir saat uğraşmamız lazım. Öbür tarafta da en az iki saat gerek, döner testere için..
They gotta make it fancy, put a hole in the middle like a doughnut.
Değişik bir şey yapmalılar, o yüzden ortasına çörek gibi bir delik koymuşlar.
How come you make so much noise? You've been sniffing around... trying to find a hole in the fence just like everybody else.
Herkes gibi çitlerin çevresine gezinip bir delik bulmaya çalışıyorsun.
Maybe 30 days in the hole'll make you happy to see a face again.
Belki hücrede 30 gün geçirince bir yüz görmenin kıymetini anlarsın.
I've been meaning to make a guest room out of that hole, anyway.
Zaten o deliği misafir odasına çevirmek istiyordum.
It might make a momentary hole in the clouds, but that's it.
Bulutların içinde anlık bir boşluk oluştururdu, hepsi bu.
Shall we make it a shilling a hole?
Delik başına bir şilin yapalım mı?
And that with the hire of the jewelry'll make a big hole in 200 pounds.
kiralanan mücevherlerle birlikte bunlar 200 pound'luk koca bir gedik açacak.
How big a hole will a busted-up Skytruck... make in your annual figures, Mr. Standish?
Kargo bölümündeki büyük bir delikle, uçağı nasıl uçurmamı düşünüyorsunuz? Bu konuda yıllık hesaplarınız yardımcı olabilir mi, bay Standish?
How can you make money by drilling a hole in the floor?
Yere delik açarak nasıl para kazanacaksın?
My men and I will make a big hole in the ground, for the foundation.
Dört adamım ve ben, temel için yere büyük bir çukur kazacağız.
But a bullet hole wouldn't make those markings.
Ama bir mermi deliği böyle izler yapmaz.
Let's make a small hole in this chest Put the letter in the box... and cover up the hole with the box
Ama sandığa ufak bir delik açacağız mektubu kutuya koyup... kutuylada deliği kapatacağız
We tear the ads from magazines... no one will miss those... make cardboard, paint grilles on that, and put it in the hole, maybe partially obscure it with a towel or whatever.
Dergideki reklamları yırtacağız... kimse onlara bakmaz... karton yapıp, üstüne ızgara resmi yapınca, deliği örteceğiz, belki havlu gibi şeyle bir bölümünü gizleriz.
If you make one move, I'm gonna put a hole... right between those gorgeous brown eyes.
Eğer kımıldarsan, O güzelim kahverengi gözlerinin arasına bir delik açarım.
We'll make a nice little hole between the two sides of the heart... to allow the blood to carry enough oxygen to the rest of the body.
Vücut dinlenirken, kanın yeterince oksijen taşıması için... kalbin iki yanına küçük bir delik açacağız.
Make it a hole in one!
İki gözünün ortasına!
Make a hole, make it wide!
Çekilin!
After I blow a hole in somebody and slip around on their guts... afterwards, I always like to make balloon animals.
Ben, birinin vücudunda bir delik açıp, bağırsaklarını yere saçtıktan sonra balondan hayvanlar yapmaya bayılırım.
A bee couldn't make a hole like this.
Arı böyle bir delik açamaz.
Or sometimes what they'll do is they'll make it really long and curved so that it comes up from a hole behind you and you shoot yourself in the butt.
Veya namluyu uzatıp kıvırıyorlar, arkandan ki bir delikten çıkarıyorlar ve kendi kendini popondan vuruyorsun.
You shut everything down and make like a hole in the water.
Böyle hallerde herşeyi durdurur, suyun içinde öylece bekleriz.
- I'd better make a bigger hole.
- Deliği daha büyük yapmalıyım.
It will make a big bang and then a big hole, and then a big drop in the population.
İlk önce büyük bir patlama sonra büyük bir delik sonra da nüfusta büyük bir düşüş yaşatacağım.
make a wish 235
make a difference 25
make a statement 17
make a decision 55
make a choice 23
make an appointment 40
make an effort 64
make a fist 35
make a plan 19
make a deal 19
make a difference 25
make a statement 17
make a decision 55
make a choice 23
make an appointment 40
make an effort 64
make a fist 35
make a plan 19
make a deal 19
make a sound 16
make a move 41
make a left 38
make a right 30
make a note 26
make a list 22
a hole 36
hole 330
holes 95
hole in one 16
make a move 41
make a left 38
make a right 30
make a note 26
make a list 22
a hole 36
hole 330
holes 95
hole in one 16
make your move 45
make it happen 119
make some noise 52
make it rain 28
make sense 40
make it count 38
make it last 17
make me proud 45
make it work 61
make it up 16
make it happen 119
make some noise 52
make it rain 28
make sense 40
make it count 38
make it last 17
make me proud 45
make it work 61
make it up 16
make your choice 53
make me happy 23
make it two 94
make me 142
make love to me 50
make it stop 329
make it 257
make it look good 18
make it better 21
make it so 49
make me happy 23
make it two 94
make me 142
make love to me 50
make it stop 329
make it 257
make it look good 18
make it better 21
make it so 49