Not ready traduction Turc
6,767 traduction parallèle
Because you're not ready yet.
Çünkü daha hazır değilsin.
I'm not ready for...
Ben kendimi hazır hisse..
We're not ready for talking like that, not yet.
Henüz böyle konuşmaya hazır değiliz.
I'm not ready.
- Hazır değilim.
But until I get my head straight, I'm not ready to just jump back in, and I need you to know that.
Ama kafamı toplayana dek buna öylece girişemem ve senin de bunu bilmen gerekiyor.
I'm not ready to go to court martial.
Ben askeri mahkemeye gitmeye hazır değilim.
I'm not ready for that final disappointment'cause I know just as well as I'm standing here talking to you
Son bir hüsran yaşamak için acelem yok. Çünkü bunu burada dikilip sizinle konuştuğum kadar iyi biliyorum ki ;
I'm not ready to gas civilians on live television.
Sivilleri canlı yayında gaza boğmaya hazır değilim. Fikir için teşekkürler.
You know, she's not ready to be a mom.
Biliyorsun, o anne olmaya hazır değil.
Just know I'm working my way through a maze of personal fire, and until the flames of chaos subside, I'm just not ready for public consumption.
Sadece şuan kendi arzularımın karmaşasıyla uğraşıyorum, ta ki alevler içimdeki kaosu sarana kadar, sosyal bir tüketime hazır değilim.
You know, we only want what's best for you, but I'd hate to see you rushing into something when you're not ready.
Senin için en iyisini istediğimizi biliyorsun ama hazır olmadan böyle şeylere burnunu sokmandan nefret ediyorum.
You're not ready to let me leave.
Beni bırakmaya hazır değildin.
- I'm not ready for fruit.
- Ben meyveye hazır değilim.
If you're not ready... No, no.
Eğer hazır değilsen...
I'm not ready yet, all right?
Ben henüz hazır değilim, tamam mı?
You're not ready and you know it.
Hazır değilsin ve bunu biliyorsun.
You're not ready for Zorringer.
Zorringer için hazır değilsin.
I'm not ready. I'm taking... I just need, like, a second.
Hazır değilim. hazır olunca, yani birkaç saniye.
I'm not ready for it!
Buna hazır değilim!
No, they're not ready!
- Hayır, hazır değiller!
I'm not ready.
Hazır değilim.
I'm getting over an unexpected breakup, and I thought I could move on, but I'm not ready.
Beklenmedik bir ayrılmanın üstesinden gelmeye çalışıyordum..... ve sanıyordum ki yoluma devam edebilirim ama hazır değilmişim.
Someone pushed Amy off this boat, and I'm guessing we're not ready to go with ghosts quite yet.
Birisi Amy'yi gemiden aşağı itmiş ve sanırım şimdilik hayaletin peşinden gitmeye pek hazır değiliz.
I'm not ready to punch my ticket yet.
Gitmek için daha çok erken.
- I told you I'm not ready to share my project. It's not about your project.
- Projemi açıklamaya hazır değilim Sheils.
" But... we trust the Lord is not ready
" Ama... Biz inanıyoruz ki Tanrı onu almak için
I know you're not ready for this marriage and you couldn't go against the Late King's orders.
Senin bu evliliğe hazır olmadığını da biliyorum. Ve kralın son emirlerine karşı çıkalım da demiyorum.
He's just not ready for it.
Buna hazır değil.
I'm not ready to go in yet.
İçerye girmeye hazır değilim.
You are not ready for anything!
Hiçbir şey için hazır değilsin!
Maybe he's not ready.
Belki henüz hazır değildir.
It's... it's not ready yet.
Daha hazır değil.
I'm not ready for you to go.
Gitmen için daha hazır değilim.
- Suit not ready.
- Elbise hazır değil.
Sorry, suit not ready.
Özür dilerim, hazır değil. Gelecek hafta gelin.
Sorry, we're not ready ",
Üzgünüz, hazır değiliz "...
It's not ready!
Henüz hazır değil!
- What's not ready?
- Hazır olmayan nedir?
I'm not ready to make an exclusive commitment to him.
Ben zaten ona bir şey vaadetmiş değilim.
I'm just really not ready to commit to one person.
Ben birine bağlanmaya hazır değilim.
I'm not ready.
Bu iş olmayacak.
You're not the first person to have this happen to before they're ready.
Daha önce bu olayları yaşamış olan ilk sen değilsin ki.
- He's not quite ready for you yet.
Hazır değiller.
As soon as his last patient left, I entered his office and I said to him : "honey, the dinner is ready... however, I'm not sure I can eat right now... one of my front teeth hurts a lot... can you take a look, please dear?"
Son hastası da gidince ofisine girip şöyle dedim " Tatlım, yemek hazır ama şu an hiç yiyecek durumda değilim.
Not until I'm ready.
Ben hazır olana kadar bekle.
Ready or not, here I come!
Önüm arkam sağım solum sobe, saklanmayan ebe!
Ready or not?
Hazır mısın?
Not until, you're ready to face him.
Onunla yüzleşecek kadar güçlenmeden olmaz.
Not getting you ready for school in time.
- Seni okula zamanında hazırlayamadım.
We may not have the right weapons, but we are ready.
Uygun silahlarımız olmayabilir ama hazırız.
I'm not sure he's ready.
Onun buna hazır olduğundan emin değilim.
ready 6018
ready or not 106
ready when you are 132
ready as i'll ever be 16
ready to order 18
ready to go home 19
ready and waiting 18
ready to roll 40
ready to go 350
ready for lunch 19
ready or not 106
ready when you are 132
ready as i'll ever be 16
ready to order 18
ready to go home 19
ready and waiting 18
ready to roll 40
ready to go 350
ready for lunch 19
ready now 19
ready for what 105
ready for this 33
ready to fire 23
not really 5709
not right now 585
not really sure 21
not really my thing 16
not real 36
not right 51
ready for what 105
ready for this 33
ready to fire 23
not really 5709
not right now 585
not really sure 21
not really my thing 16
not real 36
not right 51