English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Not so far

Not so far traduction Turc

1,014 traduction parallèle
Not so far. Oh, I'm not worrying now.
- Ben artık endişelenmiyorum.
Not so far.
Şu ana kadar.
Not so far as I know.
bildiğim kadarıyla hayır.
- Not so far as the crow flies.
- Karga uçuşundan uzakta değildir.
- He's not so far.
- Çok uzakta değil.
- Not so far.
- Henüz hayır.
- Not so far.
- Çok uzak değil.
- Not so far.
- Henüz değil.
At times like these, the real world, the world from before, with its peaceful landscapes, could seem not so far off.
Bu gibi zamanlarda, gerçek dünya, önceki dünya, huzur dolu manzarası ile, fazla uzak gözükmüyordu.
Not so far, sir.
Şu ana dek yok, efendim.
- No, not so far.
- Şimdiye kadar hayır.
That's not so far.
Cok uzak degil.
Belgrave Square is fortunately not so far.
Allahtan Belgrave Meydanı daha yakın.
Not so far away that I'll forget you.
Seni unutacak kadar uzak değil.
And that's not so far-fetched, dear old Dad.
Bu da o kadar inanılması zor değil, sevgili ihtiyar.
No, no, that's not so far.
Hayır, o kadar uzak değil.
Not so far.
Şimdilik öyle.
Not so far, sir.
Henüz yok efendim.
I'm not so far away you have to scream it.
- Bağırma o kadar uzak değilim.
Not so far as we know.
Bildiğimiz kadarıyla, hayır.
Not so far.
Şimdiye kadar yok.
Well, you've only come face to face with five of us so far, not counting Eliot.
Eliot'u saymazsak, sadece beşimizle karşılaştınız.
This knot is evidence that will hang a murderer, and he might not be standing so far away from the arm of the law at this very moment.
Düğüm katili idama götürecek bir kanıt, hem bu katil şu anda kanunun ellerinden çok uzakta da bulunmuyor olabilir. Yapma, Lestrade.
The cause of her death has so far not been definitely established.
Ölüm sebebi şimdiye kadar tam olarak tespit edilemedi.
So far, that witness has not altered her statement... and that fact still stands.
Şu ana kadar, o tanık ifadesini değiştirmedi ve o gerçek hala yerinde duruyor.
Do I understand you have not been altogether very happy with us so far?
Şu ana kadarki birlikteliğimizden pek hoşnut olmadığınızı mı anlıyorum?
I'll not ask a share in what you've made so far, only in the profits to come.
Elinizde olandan hiçbir şey istemem, sadece kazanılacak olandan alırım.
Not many come out so far, sir.
Buraya pek gelen olmaz efendim.
A spineless upstart, who so far lacks the courage of his own convictions... that he dare not even sign them with his name.
kendi imzasını atmaya cesaret edemeyeceği düşüncelerine yönelik cesaretten yoksun temelsiz bir başlangıç....
That's the general idea. But not so general as far as I'm concerned.
Evet, genel fikir bu, ama bildiğim kadarıyla çok da genel değil.
But so far, we've not been able to ascertain which bell-push she uses.
Şu ana dek hangi zile bastığını öğrenemedik.
Perhaps the white men will not be allowed to go so far.
Belkide beyaz adamın o kadar ileriye gitmesine izin verilmeyecek.
I may not be much of a cattleman, but so far nobody's been hurt working for me.
Hayvancılıktan pek anlamam, ama şimdiye dek adamlarımın başına hiçbir şey gelmedi.
It's not really so far-fetched when you think about it.
Düşününce, çok da uzak bir olasılık değil.
Your Highness, we found Solomon's shield but so far not Solomon.
Efendim, Süleyman'ın kalkanını bulduk ama kendisi yok.
BUT THE ONE WE WANT, THAT'S NOT SO FAR, BILL.
Çok uzaktalar...
... sculptured portals, ranks of doors, galleries... transverse corridors leading to deserted salons... encrusted with the ornamentation of another age... silent rooms, where footsteps are absorbed... by carpets so heavy, so thick... that one hears no step... as if the very ear were far away... far away from this numb, barren decor... far from this elaborate frieze beneath the cornice... with its branches and garlands... like dead leaves... as if the floor were still sand and gravel, or stone slabs... over which I advanced once again... as though to meet you... between richly panelled walls... stucco, moldings, paintings... framed prints amidst which I advanced... among which I found myself already... waiting for you... very far from the setting I stand in now... before you, waiting again... for one who will not come again... who will no longer keep us apart... tear you from me.
... oymalı girişler, sıra sıra kapılar, galeriler... başka bir çağdan kalma süslemelerle bezenmiş... metruk salonlara götüren birbirine dik koridorlar... sessiz odalar ; çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu... adımların duyulmadığı... sanki dalıp gitmiş sırdaşlar... bu cansız, yavan dekordan çok uzaklara... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış... bu frizden uzaklara... üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... sana kavuşmak için adeta... zengin ahşap kaplamalı duvarlar arasında... ustuka, silme, tablolar... aralarından geçtiğim çerçeveli gravürler... seni beklerken içlerinde çoktan... kendimi bulduğum... şu an senin huzurunda bulunduğum mekândan... çok çok uzaklarda ; ve yine beklerken... bir daha gelmeyecek birini... artık bizi ayıramayacak birini... seni benden koparan.
That star is so far away..... that by the time the light from it reaches us here on Earth,..... it might not even be up there any more.
Şu yıldız o kadar uzak ki ve öyle bir zamanla ışığı bize, yani dünyaya ulaşıyor ki belki de artık orada değildir.
But my pity... does not extend so far... as to her putting a man's life at stake... which she has done in an effort to get rid of her own guilt.
Ama acıma hissim... onun kendi suçluluk duygusundan kurtulma çabası içinde... bir adamın hayatını... tehlikeye atmasını kapsamıyor.
HaveJoe tell them it's urgent, but not a bone-breaker so far.
Joe'ya mecbur olduğumuzu söyleyin fakat kırıcı davranmayın.
So far. It's not...
Bu ana kadar.
It's not smart to go wandering so far from home.
Evinden bu kadar uzaklarda dolaşmak pek akıllıca değil
- That's not too bad, so far.
- Şimdilik çok kötü değil.
Everything that you have seen so far is not total war.
Şimdiye kadar gördükleriniz, topyekün savaş değildi.
This team's only been in Formula 1 racing for two years and so far the car's not been reliable enough to win a Grand Prix.
Bu takım sadece iki yıldır Formula 1'de ve şimdiye kadar yarış kazanacak kadar dayanıklı olamadı.
For if they win, they will spare not one of you and all that you have won so far will be lost.
Çünkü kazanırlarsa, birinizin bile canını bağışlamayacaklar şu ana dek kazandığınız her şeyi de kaybedeceksiniz.
I've gone this far, so if it's not too undignified to ask, why not?
Madem bu kadar ileri gittim, neden kabul etmediğini sorsam ayıp olur mu?
Senko Brobin, Director of Counterintelligence for all of Eastern Europe, so far has not been able to break Dean or find the microcircuit.
Senko Brobin tüm Doğu Avrupa'nın Karşı İstihbarat Başkanı şu ana kadar mikrodevrenin yerini öğrenmek adına Dean'in direncini kıramadı.
But so far, we have not been able to reach you.
Fakat bunca zamandır bunu gerçekleştiremedik.
So far, this thing has had its amusing aspects. But that threat the androids made about taking over all the humans in the galaxy is not very funny.
Bu durumun eğlenceli tarafları oldu, ama galaksideki tüm insanları kontrol altına alma tehdidi komik değil.
All right, it's worked so far, but we're not out yet.
Şu ana kadar işe yaradı ama henüz buradan çıkmış değiliz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]