English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Not so good

Not so good traduction Turc

2,802 traduction parallèle
Ah, not so good.
Ah, pek iyi değil.
Oh, not so good, but her mom and both her brothers are with her.
İyi değil, ama annesi ve iki kardeşi onunla birlikteler.
'Cause in case you haven't heard, I am not so good at turning the other cheek.
Çünkü duymadıysanız söyleyeyim, diğer yanağımı çevirme konusunda çok iyi değilimdir.
Not so good.
Pek iyi değil.
Not so good things in Andersonville, Mr. Bohannon.
Andersonville'de hoş şeyler olmadı, Bay Bohannon.
I'm not so good at it either.
Ben de pek beceremem.
- Not so good.
- Çok iyi değil.
- Good work. - No, not so good.
- Hayır, o kadar da iyi değil.
Not so good.
Pek iyi sayılmaz.
Uh, today, not so good.
Bugün... Pekiyi değil.
- Not so good.
- Pek iyi değil.
Uh, not so good. We have to talk.
Konuşmamız lazım.
Yeah, Shane got other things, but you're sweet and so good-looking and not a murderer, which puts you squarely in the lead.
Evet, Shane'in başka özellikleri var. Sen de tatlı ve çok yakışıklısın. Katil de değilsin.
So maybe they're not as good as I am at knowing which kind of hookers stroll where.
Yani belki onlar benim kadar iyi bilemez hangi fahişenin nerelerde sürttüğünü.
That last part, I'm not so sure about, but the stuff before was very good.
Son kısımdan pek emin olamadım ama öncesi güzeldi. Evet.
Not so good.
Tüh be!
So, I finally saw Tom and Cindy's new place, and the verdict is not good.
Tom ve Cindy'nin yeni evini gördü, ve pek güzel değidli.
So, yes, it was a long, exhausting, crappy, lousy, as in "Not good," day.
Evet, o uzun, yorucu, rezil, berbat yani iyi olmayan bir gündü.
Not so sure how it's good...
Ama benim için....
Today's not a good day, so perhaps some other time.
Zamanlamanız iyi değil, belki başka zaman.
That is not good for so many reasons.
Bu bir çok bakımdan kötü oldu.
Besides, ratting on me could have some Not-so-good consequences for annie. What is that supposed to mean?
Ayrıca benim hakkımda söylediğin her söz direkt olarak Annie'yi de etkiler.
Look, I don't trust Jason either, but I'm not so sure breaking into his shed is a good idea.
Ben de Jason'a güvenmiyorum ; ama kulübesine girmek iyi bir fikir değil gibi.
So going around saying her dad jumped off a cliff because he gambled everything he had on her and thought he lost, that's not good.
Bu yüzden, her yerde, babasının her şeyini kızının üzerine oynadığı ve kaybettiğini düşündüğü için uçurumdan atladığının söylenmesi iyi değil.
This storm is going to be bad, as you know, so why not be at the bar with me, um, and, you know, for the good of the race?
Bildiğin gibi bu fırtına sert olacak. O yüzden, bara benimle gelmeye ne dersin?
So the best you can do is make a coffee that is neither good nor bad, so that you're not sitting around enjoying it.
En iyisi, ne iyi ne de kötü olan bir kahve hazırlamalı ki hoşlanıp da kalakalmayasın.
And it felt so good doing whatever Randy said and not have to tell anybody about it.
Ve Randy'nin dediklerini yapıp kimseye söylememek kendini iyi hissettirdi.
Nestor, that leg's not looking so good.
Nestor, ayağın hiçte iyi görünmüyor.
So Anna's a good liar, not like me.
Benim tersime Anna çok iyi bir yalancı.
So, if I'm not good enough, why not take the money instead, and a lot of it?
Eğer yeteri kadar iyi değilsem, neden parayı almayayım, hem de çok para?
And he's not very good so he won't be going.
Ama çok yetenekli değil o yüzden gitmesine gerek yok.
You thought a project was a good idea for your friends, but not for you and your girl, who you miss so much.
Bir projenin arkadaşların için iyi bir fikir olduğunu düşündün ama çok özlediğin kızın ve senin için değil.
You're not doing good so far.
Bugün hiç formunda değilsin.
I'm not good at this stuff, so please just help me.
Bu işlerde iyi değilimdir, bu yüzden lütfen bana yardım et.
My wallet is not, either, but I weaned Grace off of fish sticks onto butterfish, and now it is her favorite, so that's good.
Cüzdanım dahi değil, ama Grace'in ilgisini balık sopalarından, alabalığa kaydırdım şimdi ise en sevdiği şey oldu, ki bu da harika bir şey.
So it's not like that's good for us.
Bize pek uygun gözükmüyor.
- UM, YEAH, NOT THEM, UH, SO MUCH, BUT IT'S A GOOD TEAM, A SOLID TEAM,
Evet, onlar değil ama iyi bir ekip sağlam bir ekip.
How come both of you are so good at giving advice to others but not to yourselves?
İkiniz de başkalarına gayet güzel akıl veriyorsunuz. Ancak kendinize?
And I'm not a homophobe, so we're both good.
Ve bende homoseksüel düşmanı değilim, Biz böyle kakalım.
This is England, so a good cup of tea is not hard to find.
Burası İngiltere iyi bir fincan çay pek ender sayılmaz.
So it's not the device. Well, that's good.
Yani sorun cihazda değil.
For all the good ideas that we get, there's, like, 100 not-so-good ones.
Bulduğumuz fikirlerin güzel fikirlerin 100 tanesi fazla iyi sayılmaz.
Not so good.
- Pek iyi değil.
So, this is not a good idea.
O yüzden bu iyi bir fikir değil.
No, I'm not good at it, so just stop, okay?
- Hayır, hiç iyi değilim, bu yüzden bırak tamam mı?
He's not a cop. Yeah, but that's what makes him so good.
- Evet ama bu yüzden çok iyi.
It's not good for me. So one of us has to go.
Benim için hiç iyi değil, yani birimiz gitmek zorunda.
An albatross is not very competent on the ground, so until it can fly, it isn't good for much and this makes the maiden flight
Albatroslar yerde iyi hareket edemezler. Bu yüzden, uçana kadar çaresizler.
Uh-oh. I'm not sure that sounds so good.
Bunun iyi bir şey için olduğundan emin değilim.
Uh, so Charlie was up all night working, and Frank was still coming up with plans, and they were not good.
Sonra... Charlie bütün gece çalışmaya başladı. Ve Frank kötü planlarla gelmeye devam etti.
Yeah, I think so, too, and not the good kind.
- Evet, bence de. Hem de kötü bir amaçla. Tamam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]