English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Nu

Nu traduction Turc

6,360 traduction parallèle
Don't you like O'Malley's Cove?
O'Malley'nin Koyu'nu sevmediniz mi?
When I first observed...
O'Malley'nin Koyu'nu ilk gözlemlediğimde...
When I first laid eyes on O'Malley's Cove.
O'Malley'nin Koyu'nu ilk gördüğümde.
When I first laid eyes on O'Malley's Cove, its majestic vistas and its magnificent natural beauty,
O'Malley'nin Koyu'nu, ihtişamlı manzarasını ve olağanüstü doğal güzelliklerini ilk gördüğümde,
Because of you and that beast, we may have lost our only chance to save O'Malley's Cove.
Senin ve bu hayvan yüzünden O'Malley'nin Koyu'nu kurtarmak için tek şansımızı kaybetmiş olabiliriz.
Because we are going back to Hollywood, where we have taxis and hotels and decaf soy lattes, and we never have to hear the words "O'Malley's Cove" ever again.
Çünkü Hollywood'a geri dönüyoruz, taksilerin, otellerin, kafeinsiz soya sütlü kahvelerin bizi beklediği ve bir daha asla "O'Malley'nin Koyu" nu duymak zorunda kalmayacağımız bir yer.
But listen, if we really wanna put O'Malley's Cove back on its feet again, we're gonna have to do something to let the whole world know about this place.
Ama bakın, O'Malley'nin Koyu'nu yeniden kalkındırmak istiyorsak bütün dünyaya burayı tanıtacak bir şey yapmalıyız.
The Tsar appears to have ordered a section of it facing the Austrian Empire to mobilise.
Çar, hareket edecek Avusturya İmparatorluğu'nu karşılayacak bir manga emretmiş gibi duruyor.
Because if we did that, the whole system, the concert that has kept the peace in Europe, kept even the superannuated Austrian Empire afloat... would begin to break down.
Çünkü bunu yaparsak bütün sistem Avrupa'da barışı koruyan, miadı dolmuş Avusturya İmparatorluğu'nu bile ayakta tutan uyum bozulmaya başlar.
I don't really know him that well.
O'nu çok da iyi tanımıyorum zaten.
He's hard to get to know, but once you do get to know him, you can't imagine your life without him, and so I just know I need to do something that's gonna make him remember why we love each other.
Anlaması çok zor ama O'nu bir kez anlayınca onsuz bir hayat düşünemiyorsun ve neden birbirimizi sevdiğimizi hatırlatmak için bir şeyler yapmam lazım.
Well, I've heard hers.
iyi, o'nu tarafindan dinledim.
- When? Nu.
- Ne zaman?
Crucify Him!
O'nu çarmıha ger!
Well, the last time Gideon escaped custody, he went looking for the Chesapeake Ripper.
Gideon en son kaçışında Chesapeake Matadoru'nu aramaya gitmişti.
Give him the Chesapeake Ripper?
Ona Chesapeake Matadoru'nu mu vermeliyim?
You're all invited to the official "We Caught the Ass Crack Bandit" Dance tonight in the cafeteria!
Hepiniz, bu akşam yemekhanede yapılacak olan "Kıç Çatalı Haydutu'nu Yakaladık" partisine davetlisiniz.
So I ask : do you, Faruk Erbilek, take Eylül Neimoðlu as your wedded wife?
Şimdi soruyorum, sen Faruk Erbilek, Eylül Neimoğlu'nu eş olarak kabul ediyor musun?
Albert, you worked so hard making Ottoman Empire what it is today, but don't you think now is the time to do things like play golf or take a steam or feed the pigeons?
Albert, canını dişine taktın,... Osmanlı imparatorluğu'nu bu hale getirdin ama sence de golf oynamak, saunaya gitmek ya da güvercinleri beslemenin zamanı gelmedi mi?
No?
- Peki şu... kafanızdaki nu şeyler bir tedavi mi? - Hayır mı?
When we crossed the Atlantic to play against the best Ontario clubs at 16 years old, I was happy.
En iyi takımlardan olan biri Ontario ile oynamak için Atlantik Okyanusu'nu geçtik 16 yaşındaydım ve çok mutluydum.
He was killed by the government, and MIT betrayed all of its basic principles.
O'nu devlet öldürdü. MIT ise temel prensiplerinin tamamına ihanet etti. ... İbret olsun diye O'nu cezalandırdılar...
He's like, "Hey, I have this idea for a a website."
Bir web sitesi fikrim var demişti, ve Paul Graham O'nu "Tabi neden olmasın"
One of the really important things to remember about that choice when Aaron decided to leave start up culture is that he was also leaving behind the things that had made him famous and well - loved, and he was at risk of letting down fans.
Bu seçimle ilgili hatırlamamız gereken önemli şeylerden biri de, girişimcilik kültürünü bıraktığında, O'nu meşhur eden, sevdiren şeyleri hayranlarını hayal kırıklığına uğratmak pahasına bıraktı.
He was way more terrified after the FBI actually called him up on the phone, and tried to sucker him into coming down to a coffee shop without a lawyer.
FBI O'nu arayıp, yanında avukatı olmadan bir kafede buluşması için kandırmaya çalıştığında daha da çok korkmuştu.
I went into Congress, and I invited him to come and hang out and intern for us for a while so that he could learn the political process.
[Arkadaşı] Ben meclise girmiştim, O'nu da yanımızda takılması, staj yapması için davet ettim. Böylece siyasi işleyişi öğrenebilirdi.
Aaron said, "Well, I've been--I've been arrested for downloading too many academic journal articles, and they want to make an example out of me."
Tabiki ondan dinlemek istedim. Çok fazla sayıda akademik makale indirdiğini söyledi, ve O'nu ibret olsun diye yakacaklardı.
I think the government took Swartz's "Guerilla Open Access Manifesto" very seriously and I think they saw him as somebody who was committed, as a moral imperative, to breaking the law, to overcome a law that Swartz saw as unjust,
Bana kalırsa, devlet, Swartz'ın Açık Erişim Manifestosu'nu çok ama çok ciddiye aldı. O'nu davasına sımsıkı bağlı, ahlaki zorunluluk hissetmesinden ötürü adil görmediği yasaları çiğnemeye kararlı biri olarak gördü.
She's all yours, reverend.
Düzeltin O'nu.
Liv, he's killing it.
- Liv, O'nu ezip geçiyor. Geri döndü.
You'll have one chance to take her out before your fellow secret service agents turn their guns on you.
Gizli servis ajanları silahlarını sana doğrultmadan önce O'nu indirmek için tek şansın olacak.
Well, the secret service tried to drag her out of here, but it was impossible.
Gizli servis O'nu buradan götürmeye çalıştı ama mümkün değildi.
Split screen makes him look like some talking head on a Sunday-morning news show!
Ayrık ekran, O'nu sabah haberlerinde konuşan birisi gibi gösteriyor!
I wanted to knock so bad, but I didn't.
O'nu feci şekilde öldürmek istedim ama yapamadım.
We finally got her!
Sonunda O'nu yakaladık!
We find him, we find Maya.
O'nu bulursak, Maya'yı da buluruz.
Did you know him?
O'nu tanıyor musun?
Can you find him?
O'nu bulabilir misin?
The one thing he wants more than anything is to bring my mother in to stop her.
O'nun her şeyden çok istediği tek şey annemi geri getirip O'nu durdurmak.
She loved him my whole life, and when the time came to save him, she let my father kill him.
Onu hayatı boyunca sevmişti. Ama iş onu korumaya geldiğinde, O'nu Babamın ellerine terk etti.
Maybe we should take her on more missions, Leo.
Belki de O'nu birkaç göreve almalıyız Leo. Mantıklı.
Like the Columbine killers, the D.C. snipers, the Menendez brothers, those two yahoos who blew up the Boston marathon.
Columbine katilleri, D.C. keskin nişancıları Menendez kardeşler Boston Maratonu'nu havaya uçuran kardeşler gibi.
The prophecy says the slaying of the Una Mens also creates the power of The Origin Seed...
Kehanete göre Una Mens'i katletmek aynı zamanda güçlü Kök Tohumu'nu yaratır.
"She will rise, with The Wanderer as her soldier, and together they will release the Lord of Darkness."
"Kız yükselecek, bir asker olarak Gezgin ona yardım edecek ve birlikte Karanlıklar Lordu'nu serbest bırakacaklar."
Together they will release the Lord of Darkness.
Birlikte Karanlıklar Lordu'nu serbest bırakacaklar.
I swallowed the origin seed, and now it's trying to devour me!
Kök Tohumu'nu yuttum ve şimdi beni tüketmeye çalışıyor!
Resurrect the Terracotta Army?
Terracotta Ordusu'nu tekrar mı diriltelim?
- I got your frappucino, Holly.
- Frappucino'nu getirdim Holly.
"Now it's in pink!"
İki, üç yaşındayken Bob O'nu bilgisayarla tanıştırdı.
Aaron went to surrender, and they arrested him.
Aaron teslim olmaya gittiğinde O'nu tutukladılar.
[Cellphone beeps] Call her.
- Ara O'nu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]