People reckon traduction Turc
32 traduction parallèle
Nowadays, people reckon that these are made by hoaxers.
Günümüzde bazı insanlar bu çemberlerin şaka için hazırlandığını sanıyor.
Most people reckon that Mondrian got all fired up... after seeing an exhibition by Picasso... and that's when he started boshing out the psychedelic trees.
Birçoğu, Mondrian'ın Picasso'nun sergisini gezdikten sonra gaza geldiğini düşünüyor. İşte çılgın ağaçları o zaman yapmaya başlamış.
People reckon I can't fall in love.
İnsanlar benim aşık olamayacağımı düşünüyor.
These people reckon I should know them, but I don't.
Bu insanlar onları tanımam gerektiğini düşünüyor, ama tanımıyorum.
People reckon they don't usually come this far north.
İnsanlar genellikle bu kadar kuzeye geleceklerini hesaba katmıyorlar.
People reckon he could have you.
İnsanlar bunu yapabileceğini düşünüyor.
They usually reckon dogs more than people in England.
İngiltere'de köpeklere daha çok değer verirler.
I reckon it's what people call loving kindness.
Bence bu, insan olmanın güzelliği.
What sort of food do you reckon would be good for blind people?
Kör insanlar için hangi yiyecekleri önerirsiniz acaba?
I reckon I'll have to get used to looking at pretty people.
Sanıyorum, güzel kızlara bakmaya alışmam gerekecek.
They reckon the planes put people off.
Uçaklar yüzünden insanlar gelmiyor diyorlar.
I like helping people and I reckon God gave me these powers for a reason.
İnsanlara yardım etmeyi seviyorum ve Tanrının bu güçleri bana bir amaç için verdiğini düşünüyorum.
You reckon that's what people should do for me, Gary?
Anliyor musun insanlar benim icin ne yapmali, Gary?
I reckon for some people even that doesn't work.
Bazı insanlarda bu bile işe yaramıyormuş.
I reckon... amongst all these people... the only person who hasn't committed a crime yet...
- Benim payım ne olacak? - Payın mı? New York bölgesini tam ortadan ikiye böleceğiz.
No ma'am, don't reckon so well, if it should've been sown, surely the people here would be the first to know
Hayır, efendim, hiç sanmıyorum. Eğer ekim yapılması gerekiyor olsaydı, buradaki insanlar bilirdi bunu.
Do you reckon people can change?
İnsanların değişebileceğine inanır mısın?
I can kind of see, though, if... Other people, they'll probably look at'em differently, I reckon.
Ama şu açıdan bakarsak da, eğer diğer insanlar, onlar ebeveynlere farklı bakarsa sanırım.
Twenty million people they reckon will be watching.
Yaklaşık 20 milyon insan seyredecek.
Quite how this problem was overcome after 53 years is a bit of a mystery, but I reckon it's no more complicated than the Spanish getting it together with some of those local Andean people.
53 yıl sonra bu sorunun nasıl çözülebildiği şu an için bilinmiyor ancak çok karmaşık bir cevabı olduğunu sanmıyorum. Muhtemelen yerel halktan çocuk sahibi olmak gibi basit bir yanıtı olabilir.
I reckon that you could probably, like, help whole races of people.
Sen... hatta belki tüm insanlığa yardımın dokunabilir.
Well, I guess some people are more suited to it than others, I reckon.
Yalnızlık kimilerine daha uygun zannedersem.
Reckon there are some people around here think I'm the one who's crazy.
Bazı insanların burada tek delinin ben olduğumu düşündüklerini sanıyorum.
With a street value of 20-odd million, I reckon your people will wear it.
Malın 20 milyonluk ederi varken, bu miktar sanırım seninkilere dokunmayacaktır.
Seein'as how you two is from Arkansas, and we know some of the same people and we grew up in some of the same places, I reckon we can make a deal for somethin'.
Siz iki Arkansaslı'ya baktığımda, tanıdığımız ortak kişilerin varlığı, ve aynı yerlerde büyüdüğümüze bakarsak, sizlerle bir şeyler üzerine anlaşma yapabileceğimizi düşündüm.
Psychologically, when you tell that lie for that long over and over and over and people are believing it, it's very, very difficult, if not impossible, to fully reckon with that right away.
Psikolojik açıdan, bir yalanı o kadar uzun süre tekrar tekrar söylersen ve insanlar buna inanırsa, bununla hemen yüzleşmek çok zor, belki de imkansız gelir.
I've told a few people about what we do and they reckon it's... iffy.
Yaptığımız şeyi bazı insanlara anlattım, dediklerine göre hoş bir şey değilmiş.
Like, I just reckon you should stick with your own people.
Sanıyorum kendi halkınla beraber olmalısın.
You know, people that give me advice, I reckon they're talking to themselves.
Bana tavsiye veren insanlar daha çok kendileri hakkında konuşuyor gibiler.
I reckon if we got some real songwriters, decent producer, world-class stylist, an A-list photographer and some personal trainers to keep them off the KFC and the alcopops... and if we spent a fortune on the right pluggers and press officers to convince people they're the real deal, rather than just a talentless bunch of slags who'd gobble a fucking donkey to get to meet Mark Morrison, then, yeah, Rebecca, we might just sell a few fucking records.
Bence sağlam bir söz yazarı, düzgün bir albüm yapımcısı dünyaca ünlü bir stilist, on numara bir fotoğrafçı bir de hepsini KFC'yle içkiden uzak tutacak özel koç tutarsak üstüne halkı, Mark Morrison uğruna eşeğin tekine sakso bile çekebilecek yeteneksiz sürtükler değil de, gerçekten iyi olduklarına ikna etmeleri için doğru reklamcılara ve basın mensuplarına bir servet harcarsak o zaman evet Rebecca, belki birkaç albüm satarız.
How long do you reckon it'll take Heineken's people to pay the ransom? Cat.
- Cat?
- Mate... I reckon there'd be a lot of people interested in seeing something like that.
Bunun gibi bir şeyi görmek isteyen çok kişi olur.
people 5151
people don't change 46
people of earth 28
people like me 81
people like you 105
people screaming 74
people change 205
people talk 81
people can change 59
people are talking 31
people don't change 46
people of earth 28
people like me 81
people like you 105
people screaming 74
people change 205
people talk 81
people can change 59
people are talking 31