English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Second row

Second row traduction Turc

194 traduction parallèle
Look, the woman seated in the second row isn't bad.
İkinci sırada oturan kadına bak, hiç fena değil.
- In the second row on the aisle.
- Koridorda ikinci sırada.
He's in the second row again.
Gene ikinci sırada oturuyor.
Like the little thing in the second row.
Aynı ikinci sıradaki küçük şey gibi.
Second row, right on the aisle.
İkinci sıra, koridor tarafı.
Julius, look at the second row.
Julius, ikinci sıraya baksana.
Sold to Mr. Stone, second row. $ 450.
İkinci sıradaki Bay Stone'a, 450 dolara sattım.
The sixth box second row.
- İkinci sırada altıncı locada.
On the second row, is Pete Aron, the American, now driving for BRM.
İkinci çizgide BRM için yarışan Amerikalı Pete Aron var.
Tim Randolph, another American, driving a Japanese Yamura, also on the second row.
İkinci çizgideki diğer isim yine bir Amerikalı. Japon takım Yamura ile Tim Randolph.
Second row, one step forward!
İkinci sıra, bir adım ileri!
Take a look at that man, the first on the second row to the right...
Şu adama bir bakın, ikinci sırada sağdan ilk adam...
Second row.
İkinci sıra.
Hey, that's the second row!
İkinci sırada bu!
It's the second row.
İkinci sıra.
- The second row.
- İkinci sıra.
second row.
İkinci sırada.
I saw the NCAA Eastern Regionals from second row loge... but I never sat on the floor.
Ed... Vay canına! Kırılmış mı?
Miss Muntz, who I see in the second row here.
Bayan Muntz buraya bi göz atıverseniz.
Thank you, sir, in the second row.
İkinci sıradaki beyefendiye teşekkürler.
Second row, right near the window.
- İkinci sıra, pencerenin hemen yanında.
This man Mr. Dewey, seated in the second row, went to your recruiting office yesterday at our direction.
Bu dosya masana gelse, kovuştururdun. Belki yanlış bir karar verdim. - Yanlış karar mı?
You'll get second row, centre, at the White House press conference.
Beyaz Saray basın toplantısında önde, ikinci sırada oturacaksınız.
Second row, center, but it's seventy-five clams.
İkinci sıra, göbekte, ama 75 papel.
Mmm, second row, center, brother.
Mmm, ikinci sıra, tam ortada, kardeşim.
Seventy-five bucks, second row, center.
75 papel, ikinci sıra, göbekte.
You can only say that,'cause you're not behind me, when I park in second row.
Yanımda olmadığın için öyle diyebilirsin.
Third squad, second row...
Ekip, ikinci sıra...
- Second row!
İkinci sıra!
We got second row!
İkinci sıradayız!
could you put a couple more nuns in the second row? s
İkinci sıraya daha çok rahibe koyar mısın?
My client's wife, seated in the second row.
... müvekkilimin karısına, kendisi ikinci sırada oturuyordu.
You've taken me back to my seat in the Imperial Theater at St. Petersburg. Second row on the aisle, every Tuesday night.
Her salı gecesi olduğu gibi koridorun ikinci sırasında.
For the second year in a row, yes.
Arka arkaya iki yıl, evet.
The second floor is death row.
İdam mahkumları ikinci katta kalır.
But, for the second year in a row, Machine Gun Joe has splattered the scoreboard first.
Ama üstüste iki sene Makineli Tüfek Joe, adını tabelaya ilk yazdıran oluyor.
It's the second year in a row.
Peş peşe iki yıl şampiyon oldun.
Gee, that's the second night in a row you've been out with Peggy.
Bu Peg'le peş peşe dışarı çıktığın ikinci akşam.
And that's how it came to pass that on the second-to-last day of the job the convict crew that tarred the factory roof in the spring of'49 wound up sitting in a row at 10 : 00 in the morning drinking icy-cold beer, courtesy of the hardest screw that ever walked a turn at Shawshank State Prison.
İşte böyle, işin ikinci gününden son gününe kadar işler böyle sürdü 1949 yılının baharında fabrika çatısını ziftleyen mahkum tayfası sabahın 10'unda sıraya dizilerek buz gibi soğuk bira içiyor, Shawshank Eyaleti Hapisanesinin gelmiş geçmiş en katı gardiyanının nezaketi.
It didn't look like it a couple of minutes ago...,... but this is my second lucky day in a row.
Birkaç dakika öncekine benzemiyor ama bu sıradaki ikinci şanslı günüm.
Now, before we get going here, we just want to remind all of our viewers at home that this March, for the second year in a row, Katie and I, along with Twin City Travel, will be leading a two-week riverboat trip down the Nile. It's a terrific time.
Buraya dönmeden önce, evlerinde bizi izleyen tüm seyircilerimize hatırlatmak istiyoruz, bu Mart, bu yıl ikinci kez Katie ve ben Twin Cities'e 2 hafta sürecek bir nehir gezisi düzenleyeceğiz.
In the second row.
İkinci sıradaki.
Tonight, for the second consecutive night in a row, sees the return of young Little Voice.
Ardı ardına sahnelenen gösterinin ikincisi olan bu gecede, Genç Kısık Ses'in dönüşüne tanık olacağız.
For the second year in a row, father won the National Championship.
İki yıl sonra babam ulusal eskrim şampiyonu oldu.
That was another big round, the second in a row, for Cesar Dominguez.
Bu, Cesar Dominguez'in ikinci büyük raundu oldu.
Please welcome, for the second night in a row and still fresh from his first kill, Angel!
Bayanlar ve Baylar, sırada ilk avının ardından ikinci dövüşünü yapacak savaşçıya hoşgeldin diyelim. Angel!
For the second month in a row, we tried sending your hologram to Voyager.
Arka arkaya iki aydır,....... hologramını Voyager'a göndermeye çalıştık.
And for the second month in a row, it failed to get there.
Ve arka arkaya iki aydır da başarısız oluyordu.
IT'S THE SECOND TIME IN A ROW THAT'S HAPPENED.
Bu, ikinci kez oluyor.
Fred knocked Jimmy's hat off and Jimmy punched him in the face five times in a row in a second!
O hayvan gibi ya! Fred Jimmy'nin şapkasını aldı ve Jimmy'de onun suratını saniyede 5 kez falan yumrukladı!
While trying to make a baby... Charlotte and Trey accidentally destroyed Bunny's... and Waxie Hanahan's Chocolate Oncidium... won first prize for the second year in a row.
Trey ve Charlotte bebek yapmaya çalışırken kazara Bunny'nin bebeklerini mahvetti ve birincilik ödülünü ikinci kere Waxie Hanahan'in çikolata çiçekleri kazandı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]