Sitting down traduction Turc
1,218 traduction parallèle
- Are you sitting down? Wait a minute. Don't tell her I'm pregnant.
- Ona hamile olduğumu söyleme.
So Saturday we're sitting down with the Calnet people.
Cumartesi sabahı, Kalnet ile toplantı yapacağız.
- It's gonna be painful sitting down for a little while.
Bir süre oturamayacaksın.
You make a better target sitting down.
Oturduğun yerde daha iyi hedefsin.
I hope I didn't interrupt anything too romantic for you, but that whore could go all day long. Besides, I was getting tired sitting down in the cab of my truck.
Ö mutlu anı bozduğum için özür dilerim ama bıraksam o fahişe bütün gün durmazdı.
They're probably sitting down to a nightcap.
Evet, yatmadan önce birer içki içmek için oturmuş olmalılar.
I have a feeling that before very long, you'll be sitting down to a romantic dinner with the woman of your dreams.
Ama çok kısa süre sonra rüyalarınızın kadınıyla romantik bir yemek yiyeceksiniz.
It seems like whenever people call you in for a meeting it's all about sitting down. "I would really like to sit down with you."
Ne zaman biri sizi toplantıya çağırsa..,... oturmaya çağırıyor gibi sanki. "Gerçekten seninle oturmak istiyorum"
- l'll have the meeting sitting down.
Toplantıda otururum.
Can you imagine my mother sitting down to a chicken?
Annemin bir tavuğa karşı oturabileceğini düşünebiliyormusun?
So the pussy cat, him sitting down, jumping here, jumped there, jumped there, and over there...
Demek kedi önce burada oturdu. Ve sonra önce şuraya, ondan sonra da şuraya zıpladı...
And I have to piss sitting down like a goddamn girly-girl,
Kız kısmı gibi oturarak işemek zorunda kalıyorum.
Sitting down, sitting down!
Oturuyorum, oturuyorum!
Sitting down now.
Oturuyorum.
Sitting down.
Oturuyorum.
Julio was there, looking fantastic. Sitting down in their white horse.
Jule buradaydı, görkemli beyaz atının üstünde.
Sitting down?
Yerde mi?
So why don't we start by sitting down, and making ourselves comfortable?
Neden oturmakla ve kendimizi rahatlatmakla başlamıyoruz?
Hey! What the hell do you think you're doing? Sitting down?
Yani büyüteçle karınca yakar gibi mi?
Be comfortable for once, take your tea sitting down.
Bir seferliğine rahatla, oturup çay iç.
Spence Olchin pees sitting down!
- Spence Olchin oturarak işiyor!
Here we are sitting down to dinner... and Eric's not even home yet.
Akşam yemeğine oturuyoruz Eric henüz eve bile gelmedi.
Mom, I'm already sitting down.
- Oturuyorum!
All right, sitting down, lads.
- Pekâlâ, oturun çocuklar. - Bir içki daha, Michael?
- Are you sitting down? Oh, God!
- Oturuyor musun?
Are you sitting down?
Hazır mısın?
I hope you're sitting down.
İnşallah oturuyorsundur.
It all starts with sitting down.
Her şey oturmakla başlıyor.
- It's a couple of adults sitting down.
- Baş başa oturan iki yetişkin.
I want him to sing in a lower pitch and you're sitting down for nothing.
Ben onun daha hafif bir şey söylemesini istiyorum, sen aşağı oturuyorsun.
First I fuck her standing up, then sitting down, then kneeling and finally on top of her.
Önce onu ayakta beceriyorum. Ardından da oturarak... Sonra diz üstünde ve en son olarak da yatarak.
You guys just sitting down?
Nasıl gidiyor? Yeni mi geldiniz?
Oh, look, you're sitting down!
Bak, oturuyorsun.
Dad, would you mind sitting down for a minute?
Baba, bir dakika oturabilir misin?
If there is any karma, Ramsay won't be doing much sitting down at Rikers.
Kader diye bir şey varsa, Ramsay Rikers'ta rahat oturamayacak.
Sitting down he was proportional. Standing, he barely clears my nipples.
Otururken oldukça normal görünüyordu ama ayaktayken göğsüme zar zor geliyor.
Yeah, you sitting down?
Oturuyor musun?
The toilet seat and the cover are both down, and sitting on top of the cover... is a huge turd.
Tuvalet kapağı ve oturak kapalıydı, ve kapağın üzerinde bana bakan koca bir bok vardı.
You do seem to have the sitting part down to an art so I suppose there's hope.
Doğru. Özellikle oturma işinin ustasısın yani senin için hala umut var.
The Kindestod gorges by sitting atop his prey, pinning it down helplessly.
Kindestod, kurbanının üstüne oturuyor ve onu hareketsiz bırakıyor.
The only reason you're sitting here instead of in the station house right now is because I've got a couple of good friends down there.
Polis merkezi yerine burada oturmanın tek nedeni orada birkaç iyi arkadaşımın olması.
Dear Sally. You should probably be sitting down for this. Dear Sally.
Sevgili Sally bunu duymadan otursan iyi olur.
Sitting on your hands and meditating while they cut down your friends?
Arkadaşların katledilirken ellerinn üstüne oturup meditasyon yapmak mı?
Listen, you're a sitting duck down here.
Dinle, burada ördek gibi bekliyorsun.
I tried to get you down there with me I begged the PR guy, only I didn't know where you were sitting
Bak Pete, seni yanıma almaya çalıştım. Oradaki halkla ilişkiler elemanına yalvardım. Sadece nerede oturduğunu bilmiyordum.
I just wish I could have chucked it in with the others and gone down in flame and glory instead of sitting around here rotting of boredom and booze.
Ben de arkadaşlarımla birlikte ölmeyi isterdim. Burada sıkıntıdan içmek yerine ateş ve zaferle ölmeyi tercih ederdim.
Look around and it looks like you're sitting on a flat disk but go down one dimension and sit on a curve and suddenly the stretch nearby looks like a straight line.
Etrafına bakınca, dümdüz bir diskin üstünde oturuyormuşsun gibi gelir. Ama bir boyut aşağı gidip kıvrımda oturursan, yakınındaki geniş yer, düz bir çizgi gibi görünür.
Anyway, it's Joe Taggard and he's sitting on the floor with his head down and the water's going on him,
Her neyse. Joe Taggart yerde oturuyordu, kafası önünde, su açık.
'So I went down the ladder,'and the first thing I wanted to do was look at the crater,'and there was the Surveyor sitting there.
Ben de merdivenden aşağı indim. İlk yapmak istediğim şey arkaya doğru dolanmaktı. Surveyor orada öylece duruyordu.
He was watching | television, and Margaret | was sitting next to him, and he had cut her open | right down the middle.
Televizyon seyrediyordu. Ve Margaret yanında oturuyordu. Ve o, onu tam ortasından kesmişti.
And we're sitting here at this bar all very nice and cosy... I'm a bit of a bloody let down to you.
Burdayiz, barda oturuyoruz, rahatiz ve... sizi gizlice uzdum.
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23