English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / That sound good

That sound good traduction Turc

668 traduction parallèle
DOES THAT SOUND GOOD?
Kulağa hoş geliyor mu?
That sound good, lover?
Kulağa hoş geliyor mu aşkım?
- Does that sound good, Bart?
- İyi görünüyor mu, Bart?
Doesn't that sound good, honey?
İyi olmaz mıydı, tatlım?
Does that sound good?
NasıI bir fikir?
I don't know, but didn't that sound good?
Bilmiyorum ama kulağa hoş gelmiyor mu?
- That sound good?
- Beğendin mi?
Does that sound good?
Bu iyi mi?
That don't sound so good.
İyi fikir değil.
No... she's like a little bell that gives off a pure sound no matter how you strike it, because she is in herself so good and true and pure.
Hayır. O küçük bir çan gibidir... nasıl vurursanız vurun saf bir ses çıkartır. çünkü içerisinde iyilik, doğruluk ve saflık barındırır.
You make that sound like good-bye.
Sanki hoşcakal der gibi söylüyorsun.
I came to say good-bye, as sentimental as that may sound.
Sadece bir "hoşça kal" demek için uğramıştım.
Were you going to tell my Tennesseans that a good many men, sound men all, had a plot to ease the suffering of the people in these parts?
Tennessee'li dostlarıma ne anlatacaksın? Buradaki iyi insanların acı çektiklerini çok zor günler geçirdiklerini, tükendiklerini mi?
- You sound vigorous. That's good.
Enerji dolu görünüyorsun.
That does not sound good.
Kulağa pek hoş gelmiyor.
♪ A-clip-cloppin'over the hill ♪ And the sound that you hear is as good to your ear ♪ As the call of the wild whippoorwill
Dağların oradan dıgıdık dıgıdık, ve bu duyduğun ses, kulaklarına yararlı, aynı yabani bir ibibik kuşunun ötüşü gibi...
♪ A-clip-cloppin'over the hill ♪ And the sound that you hear is as good to your ear ♪ As the call of a wild whippoorwill... ♪
Dağların oradan dıgıdık dıgıdık ve bu duyduğun ses kulaklarına iyi gelir aynı yabani bir ibibik kuşunun ötüşü gibi...
That sound, good or bad, it's either a warning or a directional device.
Her nasıl bir şeyse, bu ses ya bir uyarı ya da yön gösteriyor.
Another says that one night you were caught stealing your horses'oats and that your coachman, that is the man who was before me gave you, in the dark, a good sound drubbing, of which you said nothing.
Hatta, bir gece kendi atlarınızın yemini çalmaya gelirken arabacınıza yakalanmışsınız, o da karanlıkta kim olduğunuzu görmeden size sıkı bir dayak çekmiş ama siz bir şey diyememişsiniz. Peki, öbürlerini de anlatayım mı?
I knew that wasn't gonna sound good.
Bunun kulağa hoş gelemeyeceğini biliyordum.
That doesn't sound too good.
Bu kulağa hiçde iyi gelmiyor.
Flap, you sound the same, and I'm not sure that's such a good thing.
Sesin aynı ve bunun iyi bir şey olduğundan emin değilim.
- That doesn't sound good.
Bu pek iyi görünmüyor.
That sound good?
Nasıl?
I decided that Rome and London and Bulgaria sound pretty good.
Roma, Londra ve Bulgaristan'a gitmek güzel olur.
I thought they were one of those rare Southern delicacies... that taste as good as they sound.
Adımı gibi, tadının da Güneyin ender lezzetlerinden biri olduğunu düşündüm.
It's a sound bite, that says there's a beach head... I think 628 is a good one. This is the operative sound bite for us.
Ama üzücü olan... sadece bu dökülen kan değildir, sizin de mantıklı tartışma gücünüzü almış gibi görünüyor.
That's a good sound business solution, isn't?
Güzel bir çözüm gibi, değil mi?
I never thought that could sound so good.
Kulağa bu kadar iyi gelebileceğini hiç düşünmemiştim.
- That doesn't sound good at all.
- Bu ses pek iyi değildi.
That doesn't sound very good.
Bu cevap hoşuma gitmedi.
Well, I'm not her, but that does sound good.
Ben o değilim, fakat güzel fikre benziyor.
When you put it that way, it doesn`t sound that good to me either.
Bu şekilde söylersen çok çekici gelmez tabii ki,
Something that won't sound so stupid, look good on a satin jacket.
Kulağa malca gelmeyecek bir şey, saten cekette güzel duracak...
Starfleet temporal displacement policy may sound good in the classroom but to know that hundreds of people are going to die and to not be able to do a thing to save them.
Yıldızfilosu'nun zamanda yolculuk politikası sınıfta kulağa hoş geliyor,... ama yüzlerce kişinin öleceğini bilmek ve onları kurtarmak için hiçbir şey yapamamak...
He's getting a pretty good sound out of that guy.
O herifin kafasından çok iyi ses çıkartıyor.
- It doesn't sound weird. I'm not saying that it's the top priority, but I think it's a pretty good goal.
Çok önemli demiyorum ama iyi bir hedef.
That doesn't sound very good, that kind of noise.
Pek iyiye işaret değil bu tür gürültü.
And I says, "Well, that don't sound like too good a deal for him, then."
Ben de, o zaman bu onun için pek iyi olmamış dedim. - Doğru demişsin.
Hey, fancy Meeting you here. That does not Sound good.
Hey, seninle burada karşılaşmak garip.
Did that sound like a good dream?
İyi bir rüyaymış gibi mi sayıkladım?
That doesn't sound good.
Hiç hoş gelmiyor.
That doesn't sound good.
Bu ses hoşuma gitmedi.
Bowels. That doesn't sound very good.
Kulağa hiç hoş gelmiyor.
Well, that does sound pretty good.
Peki, kulağa hoş geliyor.
Well that doesn't sound very good.
Bu kulağa pek hoş gelmiyor.
How good could that mess sound?
Bu güruh ne çalabilir ki?
- That does not sound good.
- Kulağa hiç hoş gelmiyor.
That doesn't make me sound too good, does it?
Bu beni pek iyi biri gibi göstermedi, değil mi?
I don't know what that means, but it doesn't sound good.
O adamım, ne lanet anlama geliyor bilmiyorum ama hiç de iyi gözükmüyor.
- That doesn't sound like a good thing!
- Bu pek iyi bir şey gibi durmuyor!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]