English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / The ball

The ball traduction Turc

12,944 traduction parallèle
After The Ball.
After The Ball.
I try to teach my kids to drive through the ball carrier, not just lay him on the ground.
Çocuklara top taşımayı öğretmeye çalışıyorum adamları yere sermeyi değil.
A scramble for the ball and Arkansas recovers again.
Topu yakalamak için büyük bir mücadele var ve top yine Arkansas'da.
Mr. Referee, he was blocking on me when the ball was in the air, and that's against the rules.
Hakem! Top havadayken beni engelliyor ve bu kurallara aykırı.
All right. If your number's called and you're open, I'll get you the ball.
Pekala, numaran söylendiğinde ve uygunsan topu sana ulaştıracağım.
They've spotted the ball inside the Texas 30-yard line.
Topu Teksas'ın 30 yard çizgisinde tutuyorlar.
He somehow came up with the ball.
Bir şekilde top geçti.
He's the one who can really get the ball rolling.
- İşlere onay verip başlatan kişi o.
How many times have I told you not to throw the ball over there?
Daha kaç kere topu oraya atmamanı söyleyeceğim?
Do you wanna get off the ball while I do this?
Bunu yaparken topun üzerinden kalkmak ister misin?
Don't look at me. Catch the ball, take the hit.
Bana bakma.Yakala şu topu, sayı yap.
Give me the ball.
Ver şu topu bana.
Catch the ball and then turn it up the field!
Topu yakala ve sahanın sonuna kadar koş!
Catch the ball, take the hit!
Topu yakala atışı yap!
The ball won't go far.
- Topum fazla uzağa gitmeyecek.
Follow the ball.
Topu takip et.
Address the ball...
Topu gönder...
You need to loosen up and look at the ball.
Gevşeyip topa bakman gerekiyor.
I think I see the ball.
Topu görüyorum sanırım.
Loosen your grip and watch the ball.
Tek yapman gereken zihnini rahatlatıp topu izlemek.
Now, as I understand it, we bounce the ball back and forth for a bit.
Anladığıma göre topu bir ileri bir geri sektireceğiz.
The ball.
Top.
Who's giving the ball?
- Baloyu veren kim?
I'll get the ball rolling.
Ben işleri ayarlarım.
♪ It is the ball a-Rolling on ♪
Toptu durmadan yuvarlanan...
Look, you get the ball rolling, okay?
İşleri sen başlattın değil mi?
He kicked the ball to get a better lie.
Topa çok beceriksizce vurdu.
The ball should be directly below this spot.
top direk şuranın altında olmalı.
Get the ball.
Topu getir.
Get the ball!
Topu getir!
Get the ball.
Getir topu!
Someone's got to call the ball aroun here an that someone is me.
Ama burada emirleri veren biri olmalı ve o kişi de benim.
- Just give the damn ball to Freddie.
- Sadece şu lanet topu Freddie'ye ver.
Hell, it's like you got a second sense of where the damn ball is going before it even gets there.
Topun atılmadan önce nereye gideceğini hissedebilen bir sezgiye sahipsin.
And Freddie did get the game ball.
Ve Freddie maç topunu aldı.
No, my t-ball coach diagnosed me with a terminal case of the dropsies.
Hayır, t-ball koçum ellerimde ödem olduğu teşhisini koymuştu. with a terminal case of the dropsies.
There she is, the old ball and chain, rolling around.
Tencere ile kapak birbirini bulmuş.
One minute they attack me with rocks, and the next, they wanna kick a ball around? Soren experienced a similar recovery from the pathogen.
Bir dakika öncesinde bana taşlarla saldırıyorlar sonra da oyun mu oynamak istiyorlar?
You got to use the wiffle ball bat.
Diğer sopayı kullanman gerekiyor.
On the day of my wife's funeral... I was dancing at a ball.
Karımın cenazesinin olduğu gün... bir baloda dans ediyordum.
During the election campaign of 1840, William Henry Harrison supporters rolled this ten foot tin and paper ball down country lanes all across America.
William Henry Harrison'ın 1840'taki seçim çalışmalarında bu kağıttan kocaman topu Amerika boyunca dolaştırdılar.
Duh. Check the Magic 8 ball, buddy.
Sihirli Sekiz Top'a bir bak.
These girls know all the gossip of what's going on in town- - who's hooking up with who, what well-known t-ball coach is on the downlow...
Bu kızlarda bütün şehrin dedikodusu var ya! Kim kiminle yatmış, ünlü bir koç gizli eşcinselmiş...
You've to observe which ball touches the ground first.
ilk hangi topun yere değdiği.
For two days, I was living with a golf ball stuck in my throat, choking back the tears.
İki gün boyunca boğazımda golf topu varmış gibiydi. Ağlıyordum hep.
Protchnick keeps rubbing the energy ball on her cooter, and who wants to touch it after that? You know, so...
Protchnick, vajinasına enerji topu sürtüyor ve sonrasında ona kim dokunmak ister ki?
This last ball here, right before the volcano, I-it was all floaty-like.
Buradaki son top, volkan olayından hemen önce, havada asılı kalmış gibiydi.
What happens when they don't like what you're doing, come to your house in a unmarked van... throw you in the back and take you to a secret base in Uzbekistan where they will hook up electrodes to your ball sack and make you talk?
Ya yapmakta olduğun şeyler hoşlarına gitmezse ve plakasız araçlarla gelip, sizi alarak Özbekistan'daki gizli üsse götürürlerse... Ve sizi konuşturmak için, elektrik verilen bir yerden bahsediyorum.
But how the hell did he ended up being a ball?
Lanet şey nasıl top haline geldi?
Commencing injection of the anti-special-creature-ball.
Özel anti canavar küresine enjeksiyon başlatıldı.
Gotta get the eight ball rolling.
Bilardoya başlamalıyım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]