The biggest traduction Turc
9,334 traduction parallèle
The biggest upset we have seen in years.
Yıllardır gördüğümüz en büyük üzüntü.
I'm a senior executive at the biggest defense contractor in the country.
Ülkedeki en büyük savunma yüklenicisinin üst düzey görevlisiyim.
This video of you guys became the biggest YouTube video of all time,
O videonuz, YouTube'da tüm zamanların en büyük hitini aldı.
You stepped on the biggest butterfly.
Hem de olabilecek en büyük etkiyi.
This is the biggest load of bullshit I've ever heard.
Bu şu ana kadar duyduğum en saçma salak şey.
This was the biggest trout...
- Onu gören olmadı.
It's the biggest thing we've been part of.
Şu ana kadar parçası olduğumuz en büyük çalışma.
We can fight the biggest battles on land, at sea or in the air.
Karada, denizde ve havada büyük savaşlar yapabiliriz.
The biggest part of the atom is empty space.
Atomun büyük bölümü boş alandır.
No, of course not, because Wiley is throwing herself the biggest pity party.
Çünkü Wiley kendine en büyük acıma partisini veriyor.
Probably the biggest mistake of your life.
Muhtemelen hayatının en büyük hatası.
But John has the biggest vocabulary.
John'un kelime haznesi çok geniş ama.
Right after you guys got married, they were the biggest band in the world, and Kurt decided to take six months off.
Siz evlendikten sonra grup dünyanın en büyük müzik grubuydu ve Kurt altı aylık izne çıktı.
You help me get what I want, I'll give you the biggest story of your life.
Sen bana istediğim şeyde yardım edeceksin ben de sana hayatının en büyük hikayesini vereceğim.
He has the biggest motive, but we don't have enough evidence to hold him.
En büyük gerekçe onda var fakat onu burada tutmak için yeterli kanıtımız yok.
No, the biggest problem we've had so far is just keeping all of that stuff away from them.
Şimdi en büyük sorunumuz onları dışarıdaki tüm şeylerden uzak tutmak.
[Cellphone rings] Man : TVs these days are sometimes the biggest energy hog in the house.
Bugünlerde televizyon evdeki en büyük enerji işgalcisi.
You are the world-conquering emperor of lies, the biggest reserved for yourself.
Dünyanın en büyük yalancısı unvanı sana ayrılmış durumda. İtiraf et Raylan.
Yeah, I know, these are the kind of things you learn being the biggest jerks at a wedding.
Evet biliyorum, düğündeki en büyük öküzler olunca öğrenebiliyorsun bunları.
Maybe even the biggest flirt in the senior class?
Hatta belki de en iyi son sınıf flört kızıyım.
The governor is facing one of the biggest challenges of his life.
Vali hayatındaki en büyük görevle karşı karşıya.
There's always someone at the wheel, and it's usually the biggest fuck up of them all.
Grubun başında her zaman birisi olur ve genelde en berbatlarıdır.
It was the biggest event in scientology history, and of course, Miscavige wanted to milk it for everything he had.
Scientology tarihindeki en büyük olaydı. Ve tabii Miscavige bundan olabildiğince faydalanmak istedi.
He's known as the biggest movie star ever.
O, tüm zamanların en büyük film yıldızı olarak biliniyor.
Well, I think the biggest regret is when John sweeney at "panorama" was doing his program, it was the culmination of a lot...
Sanırım en büyük pişmanlığım John Sweeney, "Panorama" programını yaparken olmuştu. Birçok şeyin birikmesiyle olmuştu.
He's the most powerful baron with the biggest clipper force.
En büyük kırpıcı ordusuyla en güçlü baron Quinn.
Yeah, I was nothing but a stunted runt, but... He put me in the pit with the biggest colt he had, and I snapped that boy's neck in 10 seconds flat.
Evet, bodur bir cüceden başka bir şey değildim ama elindeki en iri kıyım çaylakla beni çukura koydu ve 10 saniye içinde çocuğun boynunu kırıverdim.
The Titanic was one of the biggest disasters in history.
Titanik tarihin en büyük felaketlerindendir.
I was about a week away from making the biggest arrest of my career, and all I needed was quiet.
Kariyerimin en büyük tutuklamasına bir hafta kadar uzaktaydım ve tek istediğim, hiçbir olay olmamasıydı.
But the biggest thing is she doesn't talk to us.
En önemlisi, bizimle konuşmuyor.
Meanwhile, we'll just sit here and watch while we lose the biggest target in CIA history!
Bizse oturup CIA tarihindeki en büyük hedefi nasıl kaçırdığımızı izleyeceğiz.
They waited until we had a huge order to deliver - the biggest one we'd ever had.
O zamana kadarki en büyük siparişimizin geldiği zamana kadar beklediler.
And Condé was the biggest fish in your net.
Ve Conde de en büyük düşmanın.
Mrs. Florrick has represented the biggest drug dealer in Chicago.
Bayan Florrick Chicago'daki en üst düzey uyuşturucu satıcısını temsil etti.
According to Hirsch, he's one of the biggest buyers of stolen art in the world.
Hirsch'e göre dünyanın en büyük çalıntı eser alıcılarından biriymiş.
You're quite possibly the biggest pain in the ass I have ever had the displeasure of writing about.
Sen şimdiye kadar yazmaktan büyük keyifsizlik duyduğum... en büyük başbelalarından birisisin.
And while a nation prays for its leader's only child, the biggest question in everyone's mind is...
Bir millet, liderinin tek çocuğu için dua ederken akıllardaki en büyük soru...
I do, Alan, and I'm gonna start right now by hooking up the world's biggest loser with some super hot chick.
Ediyorum Alan. Ve işe dünyanın en ezik insanını seksi bir piliçle birleştirerek başlıyorum.
from the Qing Dynasty worth millions- - the single biggest trophy of his career.
Mançur Hanedanlığının milyonlar ederindeki kraliyet vazosunu çalacaktı. Kariyerinin büyük ödülü olarak.
This might be the single biggest murder case in our country's history, and I can give you the exclusive story.
Bu, ülkemizin tarihindeki en büyük cinayet davasi olabilir ve ben sana özel hikâyeyi anlatabilirim.
Probably the biggest band in the world right now, please welcome Nirvana!
Nirvana karşınızda!
Nighthorse was Branch's biggest benefactor during the election.
Nighthorse, Branch'ın seçim kampanyasında en büyük destekçisi olmuştu.
That's Indianapolis, Kimmy, the 25th biggest media market in America.
Indianapolis diyorum, Kimmy. Amerika'nın en büyük 25. medya pazarı.
Yeah, biggest little city in the world.
Evet, dünyanın en büyük küçük şehri.
[Eden] Rodney had his biggest hits in the'90s, but he's still Hollywood royalty.
Rodney en büyük voliyi 90'larda vurdu ama hala Hollywood saltanatından.
Biggest and smallest get a free poke with the girl of their choosing.
En büyük ve en küçükler istedikleri kızla bir tur bedava eğlenebilir.
In the late'70s and early'80s, John Travolta was scientology's biggest star.
70'lerin sonları ve 80'lerin başlarında John Travolta, Scientology'nin en büyük yıldızıydı.
She was to be the girlfriend of scientology's biggest star.
Scientology'nin en büyük yıldızının sevgilisi olacaktı.
This might be the single biggest murder case in our country's history.
Bu sehrimizin tarihindeki tek büyük cinayet davasi olacak.
And on the eve of our biggest annual benefit?
Ve yılın en büyük bağışının arifesinde bu bizim için büyük bir fedakarlık olur.
Your biggest weakness, the thing I noticed the moment I met you, your courage, your reckless bravado.
Seninle karşılaştığımda gördüğüm en büyük zayıflığın cesaretin, saçma cesaret gösterin.
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the boss 128
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the boss 128
the boat 92
the bastard 139
the beach 114
the best 484
the big one 111
the bridge 67
the baby's coming 54
the bat 30
the book 195
the ball 71
the bastard 139
the beach 114
the best 484
the big one 111
the bridge 67
the baby's coming 54
the bat 30
the book 195
the ball 71
the box 93
the bathroom 101
the bag 76
the big 102
the beast 101
the body 126
the big guy 22
the bigger 17
the beginning 51
the brakes 31
the bathroom 101
the bag 76
the big 102
the beast 101
the body 126
the big guy 22
the bigger 17
the beginning 51
the brakes 31