To get in traduction Turc
43,155 traduction parallèle
I used to get in trouble on every single set.
Her sette başım derde girerdi.
So the Kingdom has to get involved, or the Saviors will always be in charge.
O zaman Krallık da müdahil olmalı, yoksa liderlik her zaman Kurtarıcılar'da olacak.
You want me to get intel out of the smartest mammal "in the galaxy, you better give me a decent brainalyzer."
"Galaksideki en zeki memeliden bilgi almami istiyorsaniz bana düzgün bir beyin analizörü verseniz iyi olur."
Don't forget to get in on that raffle this year, please!
Çekilişe katılmayı unutma lütfen!
The grubby hands outside the glass, trying to get in, putting their filthy peckers...
Kirli elleri canım dışında, içeri girmeye çalışıyor, onların pis penislerini koyarak...
And I'm sitting here not wanting his ass to get in trouble.
Bense oturmuş, başına bir dert gelmesin diye uğraşıyorum.
I've been trying to get in here for weeks.
Haftalardır buraya girmeye çalışıyorum.
And eventually be able to develop my own modeling agency, and get in and get out, right?
Nihayetinde, kendime ait modellik ajansımı kurabildim, gir ve çık, değil mi?
so that we could build a life together in this absolutely delightful little paradise that we get to call home, here under the glorious Hollywood sign.
Evimiz diyebileceğimiz bu cennet gibi harika bir yerde, tam da muhteşem Hollywood simgesinin altında.
But we're not allowed to talk about them because it's so difficult to get people to use them in the first place.
Ama bu konuda konuşmamız yasak çünkü insanlara bunları kullandırmak çok zor.
Just because it's so difficult to get people who aren't being tested like the performers are to use condoms in the first place.
Oyuncular kadar kontrol altında olmayan insanlara prezervatif kullandırmak zaten oldukça zor.
I'd get in trouble all the time because I wanted to be there.
Sürekli başım derde girerdi çünkü orada olmak isterdim.
I mean, it was all Italian mafia that did distribution, and it was all Jewish mafia that did production, and women were not allowed to kind of get in there, especially distribution, you know.
Filmleri İtalyan mafyası dağıtıyordu, yapımcılık kısmı Yahudi mafyasındaydı, kadınların bu işlere karışması yasaktı, özellikle de dağıtım kısmına.
To replace Sunny... was all I wanted to do, was get her back and get her in her arms again, and we just didn't have the power.
Sunny'yi tekrar almak tek yapmak istediğim şeydi, onu geri alıp annesinin kollarına vermek ama buna gücümüz yetmedi.
Now, I recognize it's unusual to assign someone a friend, so think of it as a friendly face in a crowd, until you get your bearings.
Birine arkadaş atamanın sıra dışı olduğunun farkındayım. O yüzden bunu, ortama alışana kadar kalabalıkta tanıdık bir yüz olarak düşünün.
At home, Hannah was... Well, I mean... sometimes she would run around the house singing show tunes in funny voices and showering us with hugs, and other times... she was quiet and moody and it'd be hard to get a word out of her.
Hannah evdeyken bazen koşturur, komik seslerle dizi şarkıları söyler, bize sarılıp dururdu.
Last show is at nine, and if we clean fast, and we probably can, because no kids are coming to that English movie because it's boring, we could get out in time, and I could maybe point it out to you.
Son seans dokuzda, hızlıca temizlik yaparsak, ki yapabiliriz çünkü o İngiliz filmi sıkıcı olduğu için hiçbir çocuk gelmiyor, zamanında çıkabiliriz ve sana onu gösteririm.
Well, maybe we can get Hannah to pitch in...
Hannah'dan da katkıda bulunmasını isteyebiliriz...
Well, technically, I'm not really in a situation I want to get out of.
Aslında kurtulmak istediğim bir durumun içinde değilim.
You know, I can tell who I need to tell in order to get you the right medical attention.
Sana uygun tıbbi desteğin sağlanması için gereken kim varsa ona söyleyebilirim.
If it takes rescuing the girl to get Flint to dig it up, then, Augustus, you and I are in the rescuing business today.
Flint kazıp çıkartsın diye kızın tekini kurtarmak gerekiyorsa Augustus bugün itibariyle rehine kurtarmayı meslek edindik demektir.
Look, kid, I just don't want to see you get in a bad situation because of pussy.
Bak, evlat, sadece seni görmek istemiyorum. Kedi yüzünden kötü bir duruma girmek.
And we need to get the cars back in front of the onramp.
Arabaları da tekrar giriş şeridine koymamız lazım.
We have to cut and burn everything before the weevils get to the main crops in the courtyard.
Buğday bitleri avludaki ana ürünlere ulaşmadan her şeyi kesip yakmamız gerek.
If we have to get closer, there's some weak spots in the perimeter we might still be able to take advantage of, but if we can, I say we stay outside, do it clean.
Yakınlaşmak zorunda kalırsak da çevre içinde de yararlanabileceğimiz zayıf noktalar var ama oradan başarabilirsek dışarıda kalıp temiz yoldan halledelim derim.
I can slow them down, bring some trees down in the road, buy a little time for you guys to get ready.
Hızlarını kesebilirim. Yola birkaç ağaç yıkıp hazırlanmanız için sizlere biraz vakit kazandırırım.
These are the parts of Rick's adventures you don't get to see...
Bunlar Rick'in serüvenlerinin göremedigin kisimlari.
The family was told to get counseling by your principal, even though it's not the family that was huffing pottery glaze in the art room and desk wetting in history class.
Müdürünüz tarafından ailece rehberlik almamız gerektiği söylendi, halbuki "aile" değildi, sanat dersinde çömlek cilası koklayıp, tarih dersinde sırasına işeyen.
I called his old secretary in Oslo to get it.
Elbette. Oslo'daki eski sekreterini arayıp şifreyi aldım.
You said it spoke to you because it was about finding a purpose in life, which I get.
Ona çekildiğini, hayattaki amacını bulmak olduğunu söylemiştin ki bunu anlıyorum.
They're putting in smoke alarms in the apartment and want to know if they can get access Monday morning.
Daireye yangın alarmı takılacakmış. Pazartesi uygun mudur diye soruyor.
Since I'm stuck with a mad killer like you, day in, day out I have to pretend to get along with you!
Senin gibi delirmiş bir katille beraber olduğumdan berli seninle geçinmek için sürekli taklit etmek zorundayım!
Soon as the girl's in tomorrow, I'll have her call up that info, and we'll get it over to you.
Kız yarın gelir gelmez sizi aramasını söyleyeceğim ve onu sana devredeceğiz.
If somebody breaks in your home, logic dictates you do whatever it takes to get them out.
Birisi evine zorla girerse... mantığa göre onu çıkarmak için ne gerekirse yaparsın...
We need to make sure they don't get themselves in trouble.
Başlarını belaya sokmadıklarından emin olmalıyız.
In Saul's defense, it's easy to get things wrong in this business.
Saul'u savunmam gerekirse, bu işte bir şeyleri yanlış anlamak çok kolay.
You get to confess a bunch of shit about yourself, after which you may or may not be allowed to see your child someday in a supervised setting.
Kendin hakkında bir ton şey itiraf ediyorsun. Sonrasında çocuğunu denetim altında bir gün görüp göremeyeceğine karar veriliyor.
That Mossad used this man, Nafisi, in an elaborate charade to get me to back off my Iran policy.
Mossad, Nafisi denen bu adama İran politikamdan geri çekilmemi sağlamak için bir oyun oynattı.
Don't be surprised to find me standing in your kitchen when you get home,'cause that's where I am.
Eve döndüğünde de mutfağında olduğumu görünce şaşırma çünkü buradayım.
I need to get him in front of the President-elect, Carrie.
Onu Başkan Vekili'nin önünde tutmalıyım, Carrie.
I left you a thing to find the key, the door code. You can get in.
Kapı şifresini bulman için sana bir şey bıraktım.
You know, the first time we were supposed to get married, I, um... well, we got into a car accident, and I ended up in a coma for eight months.
Evlenmeye ilk niyetlendiğimizde araba kazası geçirdik.
Miss Durst, I'm sorry if this seems inappropriate, but when you came in last month to get the cast, one of the orderlies, he said he saw you in the parking lot before you came in.
Bayan Durst, bu durum sizce uygunsuzsa kusura bakmayın, ama geçen ay geldiğinizde, hastane hizmetlilerinden biri, sizi içeri girmeden önce park yerinde gördüğünü söyledi.
I need to get to the hospital in Kurripa.
Kurripa hastanesine gitmeliyim.
You had to die in a rock climbing accident and come back to life just like your son Jesus, who, strangely, doesn't seem to get a mention here on your little card.
Bir kaya tırmanışında ölmen lazımdı aynı oğlun İsa gibi geri gelmen lazımdı... Ama gariptir, küçük kartında onun adını dahi anmamışsın.
And this one time, they brought us to a baseball game, and I was too young to get the rules, so I... I watched these people in another section hitting a beach ball.
Bir seferinde, bizi beyzbol izlemeye götürdüklerinde ben kurallara akıl erdiremeyecek yaştaydım o yüzden bu insanların plaj topuyla oynadıklarını düşünmüştüm.
Unfortunately, folks in your line of work don't get to retire.
Ama ne yazık ki senin elemanlar emekliliğini göremeyecek.
Sure.. I get my men back in exchange for you. But something tells me... if I free you, you'll find a way to be a problem for me again, and soon.
Seni verip adamlarımı alacağım almasına da içimden bir ses özgür kalırsan başıma yine bir iş açacağını söylüyor.
I'm just thankful we were able to get you in time.
Seni zamanında bulduğumuza sevindim.
I'd get to sing with celebrities, shove cookies in my mouth without chewing.
Ünlülerle şarkı söylerim, ağzımı kurabiyeyle doldururum.
And I try to keep that in mind and never get caught short.
Bunu hep aklimda tutmaya çalışıyorum ve asla unutmamaya.
to get married 39
to get back at me 18
to get by 20
to get there 20
to get 23
to get out 26
get in 2804
get inside 386
get into it 40
get in line 172
to get back at me 18
to get by 20
to get there 20
to get 23
to get out 26
get in 2804
get inside 386
get into it 40
get in line 172
get in the car 1242
get in the water 30
get in here 819
get in the game 25
get in my car 17
get involved 31
get in there 887
get into the car 25
get in position 38
get in the boat 29
get in the water 30
get in here 819
get in the game 25
get in my car 17
get involved 31
get in there 887
get into the car 25
get in position 38
get in the boat 29