English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / Turn the page

Turn the page traduction Turc

223 traduction parallèle
To turn the page of a book.
Kitabın sayfasını çevirmeye.
And my thought was free, free to turn the page of a book.
Düşüncem serbest kalmış sayfayı çevirebilmiştim.
Just turn the page for a moment.
Bir an için sayfayı bir çevirin.
Now, I don't want any erasures, so turn the page and start fresh.
Silgi kullanmanızı istemiyorum, yeni bir sayfa çevirip baştan başlayın.
Turn the page already.
Sayfayı çevir.
but, at some point, we have to turn the page and move on.
Ama bazen sayfayı çevirip devam etmek zorundayızdır.
i'm beginning to realize, it's getting to be the time... where i should turn the page.
Artık fark ettim ki o sayfayı çevirme zamanım çoktan gelmiş.
Just turn the page, please.
Sayfayı çevirir misiniz lütfen?
It's time to turn the page, though.
Şimdi sayfayı çevirme zamanı.
Do you want to turn the page here?
Sayfayı sen çevirmek ister misin?
Go ahead. Turn the page.
Devam et, sayfayı çevir.
Now I turn the page to the society stuff and there's a picture of your daughter.
Sosyete sayfasında sizin kızınızın fotoğrafı vardı.
Turn the page.
Sayfayı çevir.
- Now you know better. - Turn the page, Bart.
- şimdi daha iyi biliyorsun - diğer sayfaya geç, Bart
Turn the page, Thomas.
Sayfayı çevir, Thomas.
- [Milo] Turn the page!
- Sayfayı çevir!
Would you stop putting your finger in your mouth when you turn the page?
Sayfayı çevirirken de parmağını yalamayı bırakır mısın?
If you dare not say yes turn the page of your book, that will be my reply
Eğer evet demeye cesaretin yoksa... kitabın sayfasını çevir. Bu cevap olur benim için.
Turn the page, turn the page.
Sayfayı çevir abi, sayfayı çevir.
Let's turn the page.
Anladı, konuyu kapat.
Turn the page?
Konuyu kapatayım mı?
Plus I can't turn the page.
Ayrıca sayfayı çeviremiyorum.
- Turn the page.
- Sayfayı çevir.
Turn the page!
Sayfayı çevir!
At my age, I don't have much saliva left so you'll have to lick my thumb before I can turn the page.
Benim yaşımda ağzında fazla tükürük kalmıyor, bu yüzden sayfaları çevireceğim zaman parmağımı yalamak zorunda kalacaksın.
Oh, can't I just turn the page for you?
Sizin için sayfayı ben çevirsem olmaz mı?
Well, that was lust, not love. Turn the page.
Oyle idi ama ask yoktu Cevir sayfayi.
- What, turn the page?
- Neyi? Sayfayı mı çevireyim?
Turn the page.
Sayfayı çevirin.
I have a problem with your lament on prioritizing sex as you're wearing a $ 2000 outfit designed to punctuate your contour looking like women in magazines except I can't turn the page.
Benim sorunum seks hayatınla ilgili sızlanıp durman özellikle de üzerinde, magazin dergilerindeki kadınlara benzemeni sağlayan vücut hatlarını ortaya çıkarmak için tasarlanmış 2000 dolarlık bir kıyafet varken.
Now, if you turn the page... there's some testimony... from a Larry Trilling and Jennifer Kattler.
Şimdi eğer sayfayı çevirirseniz... Birkaç tanık ifadesi var... Larry Trilling ve Jennifer Kattler.
Kindly turn to the dedication page.
İthafın yazılı olduğu sayfayı açabilir misiniz?
You see, sometimes I turn the sports page, and I see the society section.
Cemiyet haberlerine bakarım.
They certainly don't turn it into headline news on the front page!
Kesinlikle baş sayfada, manşette çıkmaz. - Ama aynı şeyi ben yapınca...
We can turn over the page.
Yeni bir sayfa açalım.
The financial page. Wealthy men always turn to the financial page first.
Varlıklı erkekler önce hep finansal sayfadan başlarlar.
Now Laura, I'd like you to turn to the first page in your speller.
Laura, imlâ kitabinin ilk sayfasini aç.
Uh, turn to your page 135 in the text, the spanish inguisition- - the brutality of man...
Kitabınızda sayfa 135'i açın. İspanyol engizisyonu. İnsanlığın barbarlığı.
If you all turn to page 22 in your prospectus, I'll take you through the terms of transferral.
Projedeki 22. sayfayı açarsanız size transfer aşamalarını anlatacağım.
It's like reading a book, and after the first page you know how it will turn out.
Sanki bir kitabı okumaya başlayıp da ilk sayfadan sonra... sonunu kestirebilmek gibi. Öyle bir şeydi.
Some people, they turn down the corners of the page, and some people, they use a bookmark.
Bazı insanlar, sayfanın köşesini kıvırırlar, bazıları da ayıraç koyarlar.
Gentlemen turn to page 21 of the introduction.
Giriş bölümünün 21. sayfasını açın beyler.
I've only got two chapters to go in this one, and I know when I finish, I'll just turn right to the first page and start reading it all over again.
Bu romandan da geriye 2 bölüm kaldı ama bittiğinde başa dönüp tekrar tekrar okuyacağımı biliyorum.
Corporal, would you turn to the page in this book... that says where the mess hall is, please?
Onbaşı, bu kitapta yemekhanenin yerini söyleyen sayfayı açar mısın, lütfen?
Want to turn the page?
Gördün mü?
If you'd be so kind to turn to the editorial page.
Başyazı sayfasını açabilirseniz.
Then turn to page 15, like the rest.
Herkes 15'inci sayfayı açsın.
It's your turn to be the official page turner-slash-pointer.
Sayfa çevirici ve gösterici olma sırası sende.
Turn to page 120 in the little blue book that...
Küçük mavi kitabın 120. sayfasını açalım...
It's like, I'm supposed to turn in a 10-page paper on the allegory of the cave, and I'm still struggling with the concept of 2 darrins on bewitched.
Mağara alegorisi hakkında on sayfa ödev hazırlamam lazım ama ben daha ben daha Tatlı Cadı'da iki Darrin fikriyle bile boğuşuyorum! Bu kadar.
Turn to page seven in your notebooks we'll go step by step through the most challenging cranial facial reconstruction I ever faced.
Defterinizin 7. sayfasını açın hayatımda gördüğüm en zor kafatası onarımını madde madde inceleyeceğiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]