English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / Walk straight

Walk straight traduction Turc

318 traduction parallèle
I don't know anyone here I just walk straight ahead
Burada kimseyi tanımıyorum. Sadece dosdoğru yürüyeceğim.
You can't even walk straight.
Düz bile yürüyemiyorsunuz.
You walk straight up to the customers hands on hips, thumbs forward staring her in the eye
Belirli bir mesafeden yaklaş ve dosdoğru o kişiye yönel. Eller kalçalarda, başparmak ileride. Dosdoğru o kişiye bak, sanki kavga edecekmişsiniz gibi.
Mrs Tribaum, did he walk straight to the car or did he look down at you?
Bayan Tribaum, direk arabaya mı yürüdü yoksa size doğru mu baktı?
Now walk straight ahead.
Şimdi dosdoğru yürü.
Well, when the sun comes up, you just walk straight towards it and that'll take you back to the road.
Bir yerlerde ayılmanız gerekecek. Sizi tutuklardım ama üçünüz tuvalette çok sıkışırdınız.
Walk straight!
Düzgün yürü!
Just walk straight and you'll come to it.
Sadece dümdüz yürü önüne gelecek.
Please walk straight.
Lütfen doğru yürüyün.
When you leave here, you walk straight away from the trading post.
Buradan ayrıldığında, Dükkandan uzağa git.
- He could walk straight.
Düzgün yürüyordu.
They'll walk straight into our arms but in doing so they will drive over our women and children.
Doğruca koylarımıza yönelecekler ama gelirlerken kadınlarımızın, çocuklarımızın üzerine sürecekler.
I'm going to walk straight across there.
Şimdi doğru oraya gidiyorum.
But you were extremely happy when the doctor said that I would never... walk straight again.
Ama doktor bir daha ip üstünde atlayamayacağımı söylediğinde dünyanın en mesut insanı olmuştun.
You'll to walk straight up to him and take his hand in a firm masculine handshake and say :
Doğruca yanına gidip... erkeksi bir şekilde elini sertçe sıkıp şöyle diyeceksin...
I walk straight when I'm drunk.
Sarhoşken düzgün yürürüm.
Just tell her to put down the phone and walk straight out the front door.
Ona sadece sunu soyle, ahizeyi biraksin ve yavasca on kapidan disari ciksin.
Walk straight on from the North Gate
bilmiyorum kasaba çok kalabalıktır, gelen geçeni çok olur peki!
Yeah, you walk straight ahead.
Evet, dümdüz git.
Walk straight past
Doğruca yürü geç.
Come on, walk straight.
Hadi, yürü.
They pension him out - he can't walk straight - and he dies two years later.
Onu emekliye ayırdılar - düz yürüyemiyordu - iki yıl sonra da öldü.
At the end of the island, beyond the village of Santa Maria and its cemetery with the painted tombs, it suffices to walk straight ahead to meet the desert.
Adanin ucunda, Santa Maria kasabasinin ve boyali mezarli kabristanin ötesinde çöle varmak için dümdüz yürümek yeterli.
Jerry will walk straight into it.
Almanlar içine düşüverecekler.
Now, we're all gonna walk straight out of here and say nothing.
Şimdi, buradan çıkacak ve hiçbir şey söylemeyeceğiz.
You should walk straight out of here, go to the airport and never come back.
Dosdoğru buradan çık, havaalanına git ve asla geri dönme.
I will walk straight ahead, in ripped clothes, begging my way and I will live with one thought, only one, a thought like a blade :
Dümdüz ilerleyeceğim, paramparça elbiselerle, yol boyunca dilenerek ve bir düşünceyle yaşayacağım, bir tek düşünce ile... bıçak kadar keskin bir düşünce :
Yeah, just go upstairs and then walk straight forward.
Evet. Önce yukarıya çık. Sonra ileri doğru yürü.
Walk straight ahead.
Dümdüz devam et.
Walk straight ahead.
Dümdüz yürü.
We'll walk straight out of here, get in a runabout and go.
Buradan dümdüz yürüyüp bir mekiğe atlar ve gideriz.
You take the elevator to the top, And walk straight ahead.
Asansörle en yukarıya çık, ve dümdüz devam et.
And I can walk a straight line.
Düz çizgide doğru yürüyebiliyorum.
Come on, take a walk with me, kid, and give it to me straight.
Hadi biraz yürüyelim evlat, bana her şeyi açıkça anlat.
There's no physical reason why this person should not get straight up out of her chair and walk with the rest of us.
Bu ki § inin sandalyesinden kalklp bizlerle yiiriimemesi I § in hi § bir fiziksel neden yoktur.
- I'd hate to see you walk a straight line.
- Düz çizgide yürüyemeyeceğin kesin.
ALFIE : " Oh, you can walk the straight and narrow
" Tabii namuslu edepli takılabilirsin
Straight north of the place, about a hundred yard walk.
Tam kuzeyimizde, elli metre mesafede.
They've got to walk along this straight line, without falling over.
Düşmeden düz çizgide yürümeleri gerek.
Don't walk in a straight line, you clowns.
Tek sıra halinde yürümeyin sizi palyaçolar.
You don't have to be the Duke of Wellington to know you don't walk in a straight line.
Tek sıra halinde yürüdüklerini görmen için Wellington Dükü olmana gerek yok.
It shows what happens if they don't walk the straight and narrow.
Doğru yoldan saparlarsa başlarına ne geleceğini gösterir.
Walk straight south.
Doğruca güneye gidin.
Stand up and walk a straight line
Ayağa kalk ve düz bir çizgide yürü.
I could walk Out that door And head straight For old mexico.
Şu kapıdan çıkıp doğruca Meksika'ya gidebilirim.
If you lose, stand up straight and tall - that corner - and walk like a man.
Eğer kaybedersen, ayağa kalk... dik dur ve bir erkek gibi yürü.
We don't walk in straight lines.
Dolambaçlı ilerliyoruz.
Counselor, I strongly recommend you walk a straight line in terms of your defense.
Avukat bey, size kesinlikle savunmanızı düzgün bir çizgide yapmanızı tavsiye ederim.
Would you step out of the car and walk a straight line?
Arabadan inip düz bir çizgi üstünde yürür müsünüz?
I just needed to walk around, get this all straight in my mind.
Kafamı toparlamak için yürümek istedim.
Stand up and walk a straight line!
Ayağa kalk ve düz bir çizgide yürü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]