Was she beautiful traduction Turc
1,148 traduction parallèle
And, oh, was she beautiful that night!
Ve o gece ne kadar da güzeldi!
She was really beautiful.
Enfes biriydi.
I had forgotten how beautiful she was.
Ne kadar güzel olduğunu unutmuşum.
My dear, she was a beautiful thing. No one would have suspected a thing.
Kadın o kadar güzelmiş ki, kimse bir şeyden şüphelenmemiş.
And she was very beautiful, you know?
Kızsa çok güzeldi anladın mı?
She was not a highly educated woman, or even beautiful. But I loved her.
Okumuş bir kadın değildi, pek güzel de sayılmazdı ama onu sevmiştim.
She was bright, sensitive, beautiful.
Zeki, düşünceli ve güzeldi.
When she got better at last, all worn to a shadow, and with her beautiful hair cut off, he moved her to the turret room, where she was kept prisoner.
Nihayet tamamen iyileşmişti, ama yorgun ve soluk benizliydi, ve güzel saçları kesilmişti, babası, onu kuledeki odaya hapsetmişti.
She was a beautiful girl, and it's a tragedy.
O güzel bir kızdı, ve bu bir trajedi.
She told me I was beautiful.
Bana güzel olduğumu söylemişti.
- She was beautiful.
- O çok güzeldi.
Already she's twice as beautiful as she was before.
Eskisinden iki kat daha güzel oldu bile.
She was beautiful.
Çok güzeldi.
Paris saw her and flipped out because she was so beautiful.
Neyse! Paris onu görünce çıldırdı. Çok güzeldi, bedeni mükemmeldi ve yüzü ise...
I Iooked over at her... and I never saw a woman more beautiful than the way she was looking at you.
Annenin yüzüne baktım... Hayatımda o ana dek, hiç bu kadar güzel bir kadın görmemistim, sana bakışını, gözlerindeki güzelliği görmeliydin... Aman Tanrım!
The male pigs loved her. She was beautiful.
Öyle güzeldi ki erkek domuzlar ona hayrandı.
BEAUTIFUL? SHE WAS A HOOKER.
Kadın fahişeydi.
She was the beautiful and rich girl of the people, when I was just a poor boy chubby you know.
Benim otelimde kalan güzel ve zengin kızdı. Bense yoksul şişko bir çocuktum, bilirsiniz.
She was beautiful.
Çok güzeldi. Milyonda bir taneydi.
She was so beautiful at one time, and he was so dashing, both of them just full of promise and hopes that never materialized.
Bir zamanlar annem ne kadar güzeldi. Ve babam ne kadar hayat doluydu. Her ikisinin de geleceğe dair umutları vardı, hiç gerçekleştirememiş olsalar da.
She was so beautiful that when men saw her walking along the street, they'd drive their cars right up on the sidewalk.
O kadar güzeldi ki onu gören erkekler arabalarını kaldırıma doğru sürerdi.
of course she was beautiful... it was her requiem.
Tabii ki o çok güzeldi... Onun arkasından okunan ilahiydi.
And she was real, real beautiful in her dance costume.
Dans kostümleri içinde harika görünüyordu. Çünkü onu ben de izledim.
She was beautiful, wasn't she?
Çok güzeldi, değil mi?
- She was beautiful.
- Çok güzeldi.
I was thinking "Lewis, this beautiful girl, she likes you."
Lewis, bu güzel kız senden hoşlanıyor diye düşündüm. Evet düşünüyordun.
You didn't tell me she was so beautiful.
Bu kadar güzel olduğunu söylememiştin.
She was very beautiful.
Çok güzel bir kadın.
She was so beautiful.
Çok güzeldi.
"I remember thinking how wonderful she was, and how beautiful she looked at that moment."
Onun ne kadar harika olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Ve o anda ne kadar güzel göründüğünü.
We'd put her on the front page and show the world what a beautiful baby she was.
Onu ön sayfaya koyup dünyaya ne kadar güzel bir bebek olduğunu göstereceğiz.
She was so beautiful.
Öyle güzeldi ki.
This is a picture of Azaria as she really was, to prove to the world that she, as you see, was the most beautiful baby.
Bu Azaria'nın fotoğrafı. Onun ne kadar güzel bir bebek olduğunu dünyaya kanıtlayan bir resim.
She was so beautiful... and I wanted something beautiful for you... in her memory.
O öyle güzeldi ki ve senin için güzel bir şey istedim onun anısına.
How beautiful she was.
Ne kadar güzeldi.
She was the most beautiful of all... and he instantly fell in love.
Prenses çok güzeldir ve asker o anda aşık olur ona.
There was another time, though, that I was running down a hillside that was covered with flowers, and there was a beautiful girl, like 15, with pigtails. - And she was waiting for me.
Bir başka gün, çiçek kaplı bir tepedeydim, ve orada saçları örgülü, çok güzel bir kız vardı...
God, she was beautiful.
O çok güzeldi.
You. Chantry she was a very beautiful woman.
Bayan Chantry çok güzel bir kadındı.
- You didn't say she was this beautiful.
- Bu kadar güzel olduğunu bana söylemedin.
Tommy, you should've seen Donna when she was born, she was such a beautiful little baby.
Tommy, doğduğunda Donna'yı görmeliydin. Öyle güzel bir bebekti ki!
She was a beautiful greek girl.
Çok tatlı bir Yunan kızıydı. Gerçekten çok tatlı.
She was a goddamn beautiful person.
Çok güzel bir insandı.
She was just as beautiful as she was at sixteen.
Onaltı yaşındaki kadar güzeldi.
Beautiful kiddie she was.
Çok güzel bir çocuktu.
She was a beautiful lady.
Güzel bir kadındı.
When I married Sunny, she was the most beautiful divorcée in the world, and one of the wealthiest.
Sunny ile evlendiğimde, o dünyanın en güzel duluydu. Ve en zengini de tabii ki.
She was beautiful. - Rich.
- Zengin.
If she was young and beautiful, I forgive you.
Genç ve güzel biriyse, seni affediyorum.
And then, suddenly, this beautiful lady she spoke up and said that was the thing she didn't mind about Hitler was the way he was treating the Jews.
Sonra birdenbire, bu güzel hanım yüksek sesle konuşarak, Hitler'in Yahudilere yaptığı muameleyi yanlış bulmadığını söyledi.
Yeah. She was beautiful.
- Gerçekten güzelmiş.
was she 223
was she pretty 25
was she raped 17
was she alone 16
beautiful 3039
beautiful boy 45
beautiful day 103
beautiful eyes 27
beautiful morning 18
beautiful baby 17
was she pretty 25
was she raped 17
was she alone 16
beautiful 3039
beautiful boy 45
beautiful day 103
beautiful eyes 27
beautiful morning 18
beautiful baby 17