We're like traduction Turc
14,508 traduction parallèle
Well, it looks like we're not invited to the dance.
- Sanırım bu dansa davetli değiliz.
The shape and depth of these wounds we're seeing, it's like a penknife. Or something like it.
Gördüğümüz yaraların şekli ve derinliği çakıyı ya da ona benzer bir şeyi andırıyor.
- Like, we're really gonna do it.
- Gerçekten bunu yapacağız.
And we're gonna know each other like never before.
Ve birbirimizi daha önce hiç olmadığımız gibi tanıyacağız.
You're not gonna like the sound of this at first, but if you hear me out, we can fight back on this.
İlk başta duyduklarınız hoşunuza gitmeyecek ama beni dinlerseniz direnebiliriz.
Seems like we're dealing with experienced kidnappers.
Görünüşe göre kaçırmada deneyimli suçlularla karşı karşıyayız.
Now listen, we're not gonna go to the police, or give out your names, anything like that.
- Dinleyin, polise gitmeyeceğiz ya da isimlerinizi açıklamayacağız.
We're all gonna be like Mingo.
Sonumuz Mingo gibi olacak.
We're gonna be rich, just like I said.
Dediğim gibi zengin olacağız.
I feel like we're locking the door on a burning building.
Yanan bir binanın kapısını kitliyormuş gibi hissediyorum.
And you're here talking about precedents, like... like it's something we might have to live with for a long time.
Sen gelmiş burada bana örnek teşkil etmekten bahsediyorsun, sanki... sanki bu durum uzunca bir süre daha devam edecekmiş gibi.
I feel like we're playing it right now.
Bence şu an da oynuyoruz.
What if our dreams are like tiles in a grand mosaic we're all dreaming together?
Ya rüyalarımız hepimizin rüyalarının oluşturduğu koca bir mozaikteki seramikler gibiyse?
No, we're just getting an early start, seeing as that beer is the only thing German we like.
Hayır, Bira hoşumuza giden tek Alman ürünü olduğu için, erken bir başlangıç yapalım dedik.
We're not like those other men.
Bizler, diğer adamlar gibi değiliz.
Like, we're all dudes here.
Hepimizin kanka olduğu gibi.
We don't have to pretend like we're still brothers anymore.
Artık kardeşmişiz gibi davranmaya gerek yok.
- We're gonna get her home, we're gonna get her comfortable, buy some pillows, everything like that, because the hospital is draining us.
- Onu eve götüreceğiz rahat ettireceğiz, yastık alacağız. Çünkü hastane iliğimizi kurutuyor.
Inspector, we're going to take this man into our custody, but I'd like you to give us one of your crews to ride shotgun.
Müfettiş, bu adamı göz altına alıyoruz. Ama sizden birinin bizimle önde gelmesini istiyorum.
If we're gonna have a family of our own, I'd like to see you reconnect...
Kendi ailemiz olacaksa...
Like you said, this is Kevin we're talking about.
Dediğin gibi, Kevin'dan bahsediyoruz.
People like you and me, it's like... it's like we're wearing these glasses, and we see through all of that crap that just, like, sits there like a layer of fog or mud that... of mud that's, like, rolled down from the mountain, over the town... slid down and sits over the town.
Senin ve benim gibi insanlar, şey gibi... şu gözlüklerden takmışız gibi ve biz bütün bu saçmalıklar boyunca şey gibi, burada oturmuşuz ve bir katman sis... veya çamur çamur dağın tepesinden şehrin üstüne yuvarlanıyor şehrin üstüne kayıp düşüyor ve orada kalıyor.
Why does everybody think, just because we're royal, we like fine dining?
Neden herkes kraliyet ailesindeniz diye soylu gibi yiyeceğimizi sanıyor?
I feel like we're finally tapping into something.
Sonunda bir şeyleri yavaş yavaş yoluna koyduğumuzu hissediyorum.
We were concentrating on this area, but it looks like they're closer to here.
Bu bölgeye odaklanıyoruz ama bu tarafa daha yakınlarmış gibi duruyor.
I like it that we're both raising girls who are fighters.
İkimizin de dövüşçü kızlar yetiştirmesi hoşuma gitti.
Like, we're fucking nothing in this...
Sanki biz şeyiz amına koyayım...
Look, we're sorry about your team, but this man, we haven't seen anything like him before.
Bak, takımın için üzgünüz ama daha önce bu adam gibi bir şey görmedik.
Supposedly works for droughts like the one we're in now.
- Şu anki gibi kuraklıklar için işe yaradığı düşünülüyor.
'Cause we're down to, like, 10 hours.
Çünkü yaklaşık 10 saatimiz kadı.
I think we've been looking at these murders like they're just rehearsals.
Bu cinayetlere prova olarak bakıyorduk.
And then... and then now, you're both sitting on the bus at the end of the movie, both totally stoked, but wondering, like... "What're we gonna do now?" You know?
Ve sonra da filmin sonundaki gibi otobüste oturup, heyecanlı bir şekilde "Şimdi ne yapacağız?" dersiniz.
Well, looks like we're not going anywhere.
Görünüşe göre bir yere gidemiyoruz.
Is it just me, or does it feel like we're being shown something, like how it was?
Bana mı öyle geliyor yoksa bize burada olmuş şeyler mi gösteriliyor?
So have you, like, ever come when we're together?
Peki sen seviştiğimizde hiç boşaldın mı?
I don't think we're supposed to like people for what they're good at.
Bence insanları iyi oldukları şeylere göre sevmemeliyiz.
Looks like we're going on a...
- Anlaşılan birlikte...
Uh, looks like we're gonna have to operate.
Sanırım operasyon yapmak durumunda kalacağız.
I was gonna give it to you in the morning, but it looks like we're working past midnight, so...
Sabah verecektim ama anlaşılan gece yarısından sonraya kadar çalışıyoruz...
Looks like we're getting out of here just in time, huh?
Görünüşe göre buradan tam da zamanında çıkıyoruz gibi?
If you come across anything that points to Morra, Sands or this group that they're forming, we would certainly like to know.
Morra'ya, Sands'e veya kurdukları gruba işaret eden bir şeyler karşılaşırsan bundan haberimiz olmasını isteriz.
Like how we both know Sands, except you're in league with him...
Sands'i nasıl ikimizin de tanıdığı gibi. Ama sen onunla rekabet halindesin. NZT salgını.
Thank God, we're selling like hotcakes right now.
Tanrıya şükür şuan peynir ekmek gibi satılıyor.
We've clients come in and I'm not like this but we have clients come in and they're so stupid.
Gelen müşterilerimiz oluyor ve ben öyle değilim ama gelen müşterilerimiz oluyor ve gerçekten çok salaklar.
We're talking about like adoption...
Ne konuşuyoruz?
Looks like we're going on a crusade.
Görünüşe göre sefere çıkıyoruz.
Well, we're only off by, like, 300 years.
Sadece 300 yılla ıskaladık.
Kelly, I, uh, I know we're in the middle of your big night, but, uh, I felt like this just couldn't wait.
Kelly, biliyorum ki senin büyük gecendeyiz. Ama daha fazla bekleyemedim.
You interrupted what I was saying so often, it's like we're a married couple.
O kadar çok kestin ki lafımı sanki evli çiftmişiz gibi.
Looks like we're getting out of this shit hole sooner than I thought.
Bu bok çukurundan düşündüğünden de kısa bir sürede çıkabiliriz.
Sorry, folks. Looks like we're being pulled over.
Kusura bakmayın millet, çevirme var.
we're like brothers 21
we're like family 18
like 39801
likely 68
liked 74
likes 62
like my father 47
like a virgin 32
like you mean it 28
like a dream 34
we're like family 18
like 39801
likely 68
liked 74
likes 62
like my father 47
like a virgin 32
like you mean it 28
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like me 894
like a baby 70
likewise 551
like your brother 20
like a princess 21
like your dad 19
like an angel 29
like you and me 45
like a 442
like me 894
like a baby 70
likewise 551
like your brother 20
like a princess 21
like your dad 19
like an angel 29
like you and me 45
like i said 2538
like i told you 172
like you told me 16
like i care 29
like always 190
like you 1448
like you said 759
like hell 158
like yours 81
like us 230
like i told you 172
like you told me 16
like i care 29
like always 190
like you 1448
like you said 759
like hell 158
like yours 81
like us 230