We had a deal traduction Turc
1,293 traduction parallèle
We had a deal.
Antlaşma yaptık.
We had a deal, the time was set, she didn't make it. Goodbye.
Bir anlaşma yaptık, zamanı belirledik, yetişemedi, hoşça kal.
Okay, look... maybe I shouldn't have left, but we had a deal.
Belki gitmemeliydim ama anlaşmıştık. Saat 6 : 30'du.
WELL, YOU KNOW WHAT? WE HAD A DEAL.
Seninle anlaşmıştık.
I THOUGHT WE HAD A DEAL.
Anlaştık sanıyordum.
I thought we had a deal, Loder.
Bir anlaşmamız var sanıyordum Loder.
- We had a deal.
- Anlaşma yapmıştık.
We had a deal.
- Tabii ki değil.
We had a deal.
Anlaşmıştık.
We had a deal. Gretchen.
Gretchen.
We had a deal!
Anlaşmıştık!
- Hey, we had a deal!
- Hey, anlaşmamız vardı!
Before, we had a deal :
Önceden bir anlaşmamız vardı.
We had a deal, remember? We would talk about writing.
- Bir anlaşmamız vardı, unuttun mu?
- Because we had a deal, Gracie.
- Çünkü bir anlaşma yaptık Gracie.
We had a deal.
Bir anlaşma yaptık.
We had a deal, Mr. Cutter.
Bir anlaşmamız vardı Bay Cutter.
But madam, we had a deal...
Ama bayan, anlaşmamız vardı...
We had a deal.
Anlaşmamız vardı.
- Jack, we had a deal.
Jack, bir anlaşmamız vardı.
Hey, we had a deal.
Ben yokum. Bir anlaşma yaptık.
Roger, I thought we had a deal.
Roger, seninle bir anlaşmamız vardı.
Well, we had a deal, you know.
Seninle bir anlaşma yaptık.
We had a deal.
Bir antlaşmamız vardı.
We had a deal.
Bir anlaşma yapmıştık.
Come on, Chris, we had a deal.
Yapma Chris. Bir anlaşmamız vardı.
Ari fucked up because he shouldn't have told me we had a deal when we didn't.
Ari batırdı. Anlaşma yokken var dememeliydi.
We had a deal, as far as I remember.
Hatırladığım kadarıyla, bir anlaşma yapmıştık.
I thought we had a deal.
Anlaştık sanıyordum.
We had a deal.
Bir anlaşmamız vardı.
We had a deal.
- Anlaşma yapmıştık.
I thought we had a deal.
Bir anlaşma yaptık sanmıştım.
- We had a deal.
Bir anlaşmamız vardı.
We had a deal! - We're renegotiating, Garden Grove-style.
Pazarlık ediyoruz, Garden Grove-stili.
Jez, we had a deal.
Başka zaman yapamaz mıyız? Jez, anlaşmıştık.
So, we had a deal, remember?
Bir anlaşmamız vardı, hatırladın mı?
I thought we had a deal.
Seninle bir anlaşma yaptık sanıyordum.
- I thought we had a deal.
- Bir anlaşma yaptık sanıyordum.
- We had a deal!
- Bir anlaşma yapmıştık.
We had a deal, Lois!
Anlaşmıştık, Lois!
- We had a deal, Joe.
- Bir anlaşma yaptık, Joe.
Look, we had a deal.
Seninle bir anlaşma yaptık.
I thought we had a deal!
Anlaştığımızı sanmıştım!
WE HAD A DEAL.
Seninle bir anlaşma yapmıştık.
That had better mean we have a deal or you're going to lose a finger.
Ya anlaşmanın bir yolunu buluruz ya da parmağını çekersin.
We never had a deal, Jeremy.
Bizim hiçbir zaman bir anlaşmamız olmadı, Jeremy.
I thought we had a deal.
- Hey bir dakika, Ed. Hani anlaşmıştık?
I'd say we had... a good deal of piping at Flanders, Doctor.
Diyecektim ki... Flanders'ta iyi bir yöneltme işi çıkarmıştık Doktor.
These are the things my family has had to deal with for generations... although, fortunately, not since we moved to Corona del Mar.
Bu şeyler benim ailemin gelecek nesiller için savaştıkları şeylerdi maalesef Corona del Mar'a taşındığımızdan beri böyle değil.
If we'd had it during the Thanagarian invasion, we might have avoided a great deal of suffering.
Eğer Thennagar istilası sırasında bu silaha sahip olsaydık... bir çok ızdırabı engellemiş olabilirdik.
Patty, we had a deal.
Ne dediysen yaptım.
we had a 51
we had a good run 29
we had a lot of fun 17
we had 178
we had a great time 50
we had sex 105
we had a good time 40
we had so much fun 21
we had dinner 19
we had lunch 20
we had a good run 29
we had a lot of fun 17
we had 178
we had a great time 50
we had sex 105
we had a good time 40
we had so much fun 21
we had dinner 19
we had lunch 20