We had something traduction Turc
1,179 traduction parallèle
We thought that we had something to be frightened of because they were capitalists and that was something terrible for us.
Onlar Kapitalist olduğundan korkması gerekenlerin biz olduğunu düşünüyorduk ve bu bizim için korkunçtu.
We had something together, like this.
Benzer şekilde düşünürdük, aynı yola düştük.
We might have found we had something in common.
Bir ortak nokta bulabilirdik.
I did it so we had something to fall back on.
Arkamızı sağlama alalım istedim.
Then he started showing up at my work, my apartment saying we had something special, that we should marry.
Sonra iş yerime ve daireme gelmeye başladı. Aramızda özel bir şeyler olduğunu, evlenmemiz gerektiğini söylüyordu.
We had something, too, but... even with my flair for the dramatic, my role has been reduced to the first act.
Biz de bir şeyler yaşamıştık ama drama becerilerime rağmen, benim rolüm birinci bölüme indirildi.
I thought we had something going. I know.
Aramızda bir şey var sanıyordum.
I thought we had something good going.
Aramızda iyi birşeyler oluyor sanıyordum.
I wasn't just agreeing for the sake of it, I wasn't just... making things up so it would look like we had something in common.
Sırf onun hatırı için onun dediğine katılamam ki, ben sadece... özellikle, ortak birşeylerimiz varmış gibi görünsün diye uğraşmak istemedim.
you bet it's not with them, but you see, i thought we had something going here, not just sex.. silly. looks like i got it all wrong.
Tabii ki onlarla değil ama bak, seks dışında da bir şeylerimiz olduğunu sanıyordum... ne kadar aptalmışım. Artık her şeyi anladım.
We had something, didn't we?
Biz bir şeye sahiptik, değil mi?
I know. I just figure that we could pass them back and forth when we had something we need to discuss.
Biliyorum. Tartışmamız gereken bir konu olduğunda birbirimize getirip götürürüz diye düşündüm.
We had something special.
Özel bir ilişkimiz vardı.
- I know I'm not perfect but I thought we had something.
- Kusursuz değilim fakat bir şeyler paylaştığımızı sanıyordum.
You think we had something to do with this?
Olayla bir ilgimiz olduğunu mu düşünüyorsunuz?
We had imagined something different.
Daha farklı hayal etmiştik.
Exactly what that action was to be and how far it was to go, was not something we had planned on.
Tam olarak ne yapıldığı ve daha ne kadar ileri gidileceği, planlanan bir şey değildi.
We had a bad bag or something.
Dışarıda kalmış pakedimiz mi var.
- That I had to be home by 10 : 30. Lena... When we drove off you turned to me and said something.
Lena... yola çıktığımızda... bana bir şey söylemiştin.
The reason we had the threesome is because we were both looking... for something or someone else.
Üçlü yapmak istememizin nedeni ikimizinde başka şeyler veya başka kişiler aramamızdı.
We have scrooped with Mr. Bierce. Something you must have lost if you ever had'em.
Bir insan ancak bu kadar içtikten sonra bu kadar saçma konuşabilir.
Let me tell you something, Kaufman. We've had enough of your crap. Let's do what we came here to do.
Şimdi beni iyi dinle, Kaufman.
Whenever she had bad news or something she wanted to talk about, she would climb through my window and we'd talk for hours and hours.
Heyecanlı bir haber yada konuşmak istediği bir şey olduğunda pencereme tırmanırdı ve saatlerce konuşurduk.
I just wish we had a sharp stick or a heavy net or something.
Keşke sopamız ya da ağımız olsaydı.
With all the success we've had, it's our responsibility to give something back, and we're proud to do it.
Elde ettiğimiz onca başarıdan sonra topluma bir şeyler vermek bizim sorumluluğumuz.
I may have mentioned to my family that I had a patient who was in trouble with something we were hearing about in the news.
Aileme, haberlerde duyduğumuz olaylara karışan bir hastam olduğunu söylemiş olabilirim.
If we didn't think you had something to add to this project we never would have made the offer in the first place.
Eğer bu projede yerin olmadığını düşünseydik asla ilk teklifi yapmazdık.
- We were worried something had happened.
Kötü bir şey olmasından korktuk.
'We detect something crazy -'a planet the size of Jupiter, but which had a period of less than five days.
Çok acayip bir şey keşfettik. Jüpiter boyutlarında, beş günlük hatta daha bile az bir periyodu olan bir gezegen.
The idea we had was to use the star itself to tell us something about what the planet is made of.
Aklımıza gelen fikir, gezegeni öne çıkarmak ve neden yapıldığını anlamak için yıldızından faydalanmaktı.
We felt joy, having accomplished our goal, and anticipation at having something to work on, to begin understanding the Moon, how it had formed and what it meant to Earth.
Ama bu, giriştiğimiz şeyi başarma hazzının ve bekleyişin karışımıydı çünkü artık üzerinde çalışacak somut bir şeylerimiz vardı ve Ay'ı, yaşını, nasıI oluştuğunu ve biz Dünya'dakiler için ne anlama geldiğini öğrenme süreci başlıyordu.
I probably read too much into things, but I thought it was maybe something we had in common.
Sanırım bu tip şeyleri çok okuyorum. Ama bir ortak noktamız daha olabilir.
We had to give them something.
ONLARA BiR SEY VERMEMiZ GEREKiYORDU.
If he says something, we talk about what we had for lunch.
Tamam, eğer bir şey derse yemeği dışarıda yiyeceğimizi söyleriz. - Tamam mı? - Evet.
We were just curious if you knew whether he'd had an accident or something, or died.
Kaza mı yaptı? Ya da öldü mü diye merak ediyorduk.
In the end, we had lost something like 1,900 marines, and we had to kill nearly 13,000 Japanese.
Sonunda 1900 kadar deniz piyadesi kaybettik ve yaklaşık 13.000 Japon öldürmemi gerekti.
Because we participated in the riot, but I was aware all the time that it was a black people's riot, i.e. they had more of an axe to grind and they had the guts to do something physical about it.
Çünkü ayaklanmaya katılmıştık ama bunun siyahi bir ayaklanma olduğunun farkındaydım... Yani bu bir dışa vurumdan fazlasıydı ve bu konuda fiziki bir şey yapacak cesaretleri vardı.
Look, Lois, we had a broken car, I did "something", and now we have a new car.
Bak, Lois, bozuk bir arabamız vardı, bir şeyler yaptım işte ve yeni bir arabamız oldu.
We had become something else. What it was, I had no idea.
Başka bir şey olmuştuk Onun ne olduğunu hiç bilmiyordum.
You're doing a poor job of defending yourself. We may have had something to do with this, too. We grazed both of their shields while in the anomaly.
h t t p : / / a l t y a z i. y e d i n c i g e m i. c o m
We believe he may have had something to do with what happened here tonight.
Bu gece burada olanlarla bir ilgisi olabileceğine inanıyoruz.
God, Randy, I just thought we really had something, or at least the start of something.
Tanrım, Randy, düşündüm ki bir yerlere geldik, ya da en azından başındayız.
- We had to say something.
- Bir şey söylemek zorundaydık.
She told us something terrible had just happened at a place called Hiroshima, Japan and she asked us to observe a moment of silence. All I knew about the Japanese was that we were at war with them.
Günlerden bir gün, Başkan Harry Truman seçim kampanyası için kasabaya geldi ve babam onu karşılama komisyonuna seçilmişti.
- We could have had something beautiful!
- Güzel bir ilişki yaşayabilirdik!
We could have had something special.
Özel bir şeyler yaşayabilirdik.
He only knew that we stung the FBI for something, and he had a murder that he couldn't tag them for.
Sadece bir konuda FBl'ın damarına bastığımızı biliyor. Bir de onların yaptığını kanıtlayamadığı bir cinayet var.
If we don't do something about it even now... the community is going to call us a bunch of eunuchs.
Eğer bununla ilgili bir şey yapmazsak... halk bize hadım tayfası diye seslenecek.
... so we had this concept of shooting something in slow motion...
... doIayısıyIa akIımıza bir şeyi yavaş çekim iIe çekip...
- We had to tell them something.
- Bir şeyler uydurmamız gerekiyordu.
People were looting, burning down the city. We had to do something.
İnsanlar çalıyor, şehri yakıyorlardı bir şeyler yapmalıydık.
we had a 51
we had a good run 29
we had a lot of fun 17
we had 178
we had a great time 50
we had sex 105
we had a good time 40
we had a deal 523
we had so much fun 21
we had lunch 20
we had a good run 29
we had a lot of fun 17
we had 178
we had a great time 50
we had sex 105
we had a good time 40
we had a deal 523
we had so much fun 21
we had lunch 20