English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You still with us

You still with us traduction Turc

297 traduction parallèle
- You still with us, corporal?
- Halâ bizimle misin onbaşı?
You still with us?
Hala bizimle misin?
John McClane, you still with us?
John McClane, hala bizimle misin?
You still with us?
Hâlâ bizimle misin?
You still with us, Ed?
Hatta mısınız, Ed?
Jacki, are you still with us?
Jacki, hala bizimle misin?
Grafton, you still with us?
Grafton bizi duyuyor musun?
You still with us?
Bill, Jo, orada mısınız?
Air Force One, are you still with us?
Halo 2, vuruldu! Air Force One, hala bizimle misiniz?
Are you still with us?
Hala bizimle misin?
You still with us, Crow?
Hala bizimle misin, Crow?
This is farewell. you are still lifeforms blessed with the Fruit of Knowledge. you still cannot escape the fate of death. you had bestowed upon us the gift of civilization.
Bu bir elveda. Sizler ruhlarınızın değişmiş formlarını taşıyor olsanız dahi, neticede Bilginin Meyvesi'ni tatmış yaratıklarsınız. Sonsuzluk için yaşamış olsanız dahi bizler gibi, sonunda ölüm olan kaderden kaçamayacaksınız.
I still feel a little guilty being here with you... while Alberto's out looking for us.
Alberto dışarıda bizi arıyorken burada seninle olduğum için biraz suçluluk duyuyorum.
Your party has a pact of alliance with the forces of reaction, now united against us, but tomorrow, when Rome is occupied, or liberated, as you say, do you think those monarchists... will still be your allies?
Partiniz, direnişçiler ve kralcılarla... bir müttefiklik anlaşması yaptı. Ve şimdi bize karşı birleştiler. Ama yarın Roma'yı işgal ettiklerinde, ya da sizin deyiminizle kurtardıklarında, bu monarşistlerin hala... müttefikiniz olacağına inanıyor musunuz?
On the other hand, if we run off with the gold and leave you still alive... we've got sense enough to know that you'll keep looking until you find us.
Ya da, sizi burada canlı bırakıp biz altınlarla kaçabilirsek... bizi bulana kadar arayacağını çok iyi biliyoruz.
With us, you must work harder still.
Bizimleyken gene de çok çalışman gerekiyor.
You'd at least be a match for our friend, Marcus, if he were still with us.
hala burada olabilseydi, arkadaşımız Marcus ile en azından bir maç yapabilirdin.
I hope you'll still be with us in spring.
Umarım önümüzdeki bahar bizlerle olursunuz.
I'm glad to see so many of you are still with us.
Çoğunuzun hala bizimle birlikte olduğunu gördüğüme memnun oldum.
And you, Athenians, you citizens of the capital of the world, you representatives of its culture, you dignitaries, emissaries, whom I find in Persia still conspiring with Darius as you did against my father, you will be held with us as hostages for Athens'fickle favours.
Ve siz, Atinalılar siz dünyanın başkentinin yurttaşları, siz onun kültürünün temsilcileri siz ileri gelenler, elçiler, Pers'te Darius'la hala işbirliği içinde bulduğum sizler babama karşı da böyle davranmıştınız Atina'nın desteği için bizim yanımızda rehin olarak kalacaksınız.
... sculptured portals, ranks of doors, galleries... transverse corridors leading to deserted salons... encrusted with the ornamentation of another age... silent rooms, where footsteps are absorbed... by carpets so heavy, so thick... that one hears no step... as if the very ear were far away... far away from this numb, barren decor... far from this elaborate frieze beneath the cornice... with its branches and garlands... like dead leaves... as if the floor were still sand and gravel, or stone slabs... over which I advanced once again... as though to meet you... between richly panelled walls... stucco, moldings, paintings... framed prints amidst which I advanced... among which I found myself already... waiting for you... very far from the setting I stand in now... before you, waiting again... for one who will not come again... who will no longer keep us apart... tear you from me.
... oymalı girişler, sıra sıra kapılar, galeriler... başka bir çağdan kalma süslemelerle bezenmiş... metruk salonlara götüren birbirine dik koridorlar... sessiz odalar ; çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu... adımların duyulmadığı... sanki dalıp gitmiş sırdaşlar... bu cansız, yavan dekordan çok uzaklara... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış... bu frizden uzaklara... üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... sana kavuşmak için adeta... zengin ahşap kaplamalı duvarlar arasında... ustuka, silme, tablolar... aralarından geçtiğim çerçeveli gravürler... seni beklerken içlerinde çoktan... kendimi bulduğum... şu an senin huzurunda bulunduğum mekândan... çok çok uzaklarda ; ve yine beklerken... bir daha gelmeyecek birini... artık bizi ayıramayacak birini... seni benden koparan.
But if Balam were dead, you could lead us, and we could still make our peace with Hunac Kell.
Ama Balam ölürse bizi sen yönetebilirsin. Hunac Kell ile hala barış yapabiliriz.
Do you still refuse to tell us where the taxi took you after your lunch with Ashe?
Ashe'la yediğiniz yemekten sonra taksinin sizi nereye götürdüğünü söylemeyi red mi ediyorsunuz?
Citizen Marquis you may sit as a judge in our tribunals you may have fought with us last September when we dragged out of the gaols the aristocrats who were plotting against us but you still talk like a grand seigneur and what you call the indifference of Nature is your own lack of compassion.
Yurttaş Marki mahkemelerimizde bilirkişi olarak oturmuş olabilirsiniz geçen Eylül'de, bize kumpas kuran aristokratları hapishanelerden dışarı sürüklerken bizim yanımızda savaşmış da olabilirsiniz ama hâlâ asilzadeler gibi konuşuyorsunuz Tabiat'ın kayıtsızlığı dediğiniz şeyse, sizin kendi merhametsizliğinizdir.
Let's say you're still on trial, but you can ride along with us if you like.
Şu ana kadar iyi iş çıkardığını söyleyebilirim, ama bizden biri olman için biraz daha zamana ihtiyacın var.
You wanted to come with us to the guest house. Just ask him for his speciality the roastbeef. Is it still far away?
Vaftiz edeceğiniz çocuğun babası hancıydı demiştiniz.
Of course she's still living with us. You know that.
Elbette hâlâ bizimle yaşıyor, biliyorsun.
If you gentlemen have a still near here, that's fine with us.
Buralarda bir imbiğiniz filan varsa bizim için fark etmez.
Glad to see you're still with us.
Hala bizimle olduğunu görmek güzel.
You all still with us back there?
Hepiniz hâlâ arkamda mısınız?
Friedman, since you're still with us... why don't you have a word with your friend at GBH, huh?
Friedman hala bizimle olduğuna göre, neden GBH'deki arkadaşınla konuşmuyorsun?
You're still with us, huh?
Hala bizimlesin demek.
When I close my eyes and you're cooking, Charley... I think your mamma is still with us.
Senin yemeklerini yerken hep şunu diyorum, Charley :..... "Annesi kadar iyi bir aşçı."
You have been with them, but you are still of us!
Onlarla beraber yaşamışsın, ama hala bizlerden birisin!
But you're still with us. Somewhere on the face of the earth?
Ama hala bizimlesin ve hala bu dünyadasın.
Now, knowing all this, do you still want us to go ahead with it?
Şimdi bütün bunları bilerek, devam etmemizi istiyor musunuz?
You still trying to play games with us?
Bizle hala oyun oynamaya mı çalışıyor?
Will you still be living there with us?
Sen o zaman, hâlâ bizimle mi yaşıyor olacaksın?
Well, all I can say is, we're glad you're still with us, Uncle Joe.
Tek söyleyebileceğim, hala bizimle olduğun için mutluyuz Joe amca.
I have to assume since you're still alive and playing cards with us that you're good at it.
Hala yaşadığına ve bizimle oynadığına göre herhalde iyi silahşörsün.
But you can still help us with the Centauri.
Centaurileri hâlâ temizleyebiliriz.
You have left us with a colony of Boraalans who think they're still on their own planet.
Halen gezegenlerinde olduklarına inanan Boraallılar var elimizde.
Ifyou', re still with us, you can hear the bombs now.
Hâlâ bizimleyseniz, bombaları duyabilirsiniz.
You still haven't told us why you were walking around with a loaded gun anyway?
Bize hala daha neden dolu bir silahla gezdiğini anlatmadın?
Could you still hang out with us until then?
Biz seni serbest bırakana kadar değil?
HOLD ON A MINUTE. HERE'S US AT MOUNT RUSHMORE. DO YOU REMEMBER, TRUMAN, WHEN DAD WAS STILL WITH US?
Dur 1 dakika İşte biz RUSHMORE Dağındayken, hatırlıyor musun Truman, Baban hala bizimleydi?
Sir FRANK ROBERTS British Foreign Office : "When I went to Moscow with Anthony Eden in December 1941, when the Germans were still only 19 kilometres away from us as we talked, the very first thing that Stalin said at that meeting was," Mr Eden, I want to have your assurance that at the end of the war, you will support my just claim to all these areas you see ".
Sir FRANK ROBERTS, İNGİLİZ DIŞİŞLERİ Aralık 1941'de Anthony Eden'la, Moskova'ya gittiğimde, Almanlar sadece 19 km mesafedeyken, görüşmede Stalin'in hemen söylediği ilk şey, "Bay Eden savaş sonrası için, gördüğünüz bütün bu topraklardaki hak iddiamı destekleyeceğinize dair sözünüzü almak istiyorum."
My offer to take you with us was genuine, and it would still stand if you'd kept your part of the bargain.
Bizimle gelmeniz için yaptığım teklif gerçekti, ve o hala geçerliydi eğer pazarlık bölümünü sürdürseydin.
Didn't know if you'd still hang around with us grunts now that you've been promoted.
Terfiden sonra da bizim gibi kabadayılara pas veriyorsun.
Do you still want to stay with us?
Hala bizimle birlikte kalmak istiyor musun?
Can't you just try and be different but still stay with us?
Bizimle kalarak da farklı biri olmayı deneyemez misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]