English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ A ] / Aslında değil

Aslında değil traduction Anglais

6,998 traduction parallèle
Oradan ayrılmak büyük bir değişiklik gibi gelebilir ama aslında değil.
And leaving might feel like a big change, but it isn't really.
Suçlular her zaman olay yerine geri geldiğini söylerler ama bu aslında tam olarak doğru değil tabii salak değilsen.
They say criminals always return to the crime scene, but that's actually not true unless they're just... dumb.
Aslında çok da kötü bir şey değil sanırım.
I actually don't think it's a bad thing.
Aslında doğru soru bu değil.
IT'S ACTUALLY NOT THE RIGHT QUESTION.
Laki'yi bu kadar özel yapan sadece büyüklüğü de değil aslında içeriğiyle de ilgili ve ortaya çıkan bu şey en tehlikeli şey.
AND IT'S NOT JUST THE SIZE OF LAKI THAT MAKES IT SO SPECIAL, IT'S ACTUALLY WHAT'S INSIDE THIS AND WHAT CAME OUT OF THIS THAT'S THE DANGEROUS THING.
Aslında çok kötü bir kural değil.
That's actually not a bad policy.
Aslında bu da hiç kötü bir fikir değil.
Actually, that's not a bad idea.
Çıktığı adamın aslında Küçük Afacanlar'daki olayı yapan üç çocuk olduğunun niye kimse farkında değil anlamıyorum.
I just don't understand why nobody else seems to notice that she is dating a man who is clearly three little boys doing the thing from The Little Rascals.
Aslında her şey yolunda değil.
Uh, actually, you know, everything is not cool.
Ama ayrıca dikkatli de olun çünkü şaka olduğunu sanabileceğiniz birçok şey aslında şaka değil. O yüzden dikkat edin. - Bu şaka değildi.
are not jokes, so, you know, look out.
Aslında o tür bir ilişki değil.
It's not really that kind of relationship.
Aslında Debbie, Zelda'nın tam olarak akrabası değil, ama yine de...
I mean, Debbie and Zelda weren't actually relatives, but...
- Aslında o iş o kadar basit değil.
You got to stop doing that.
Ama değil. - Aşk tedavi aslında.
Love is the cure.
Burası o kadar da kötü değil aslında.
It's actually not so bad here.
Aslında bu tamamen doğru değil.
Actually, that's not entirely true.
- Aslında, şu anda burada değil.
You know, he's not here right now.
Hayır, aslında değil.
No, actually we don't.
Şey, bu tam olarak doğru değil aslında.
Well, that's not entirely true.
Aslında çok da önemli bir şey değil.
It's really not that big of a deal.
Bu doğru değil aslında, işi istemiyorum ama geri almak için çalışırsam, basmakalıp konuşuyorum,... Ned'e kendin düşüncesine göre hep sorunun bir parçası olmadığımın,... çözümün de bir parçası olabileceğimi kanıtlamakta yardımcı olabilir.
That's not actually true, I don't want it back, but if I work to get it back, speaking in cliches, it might help prove to Ned that I can be part of the solution and not always, as is his belief, part of the problem.
aslında herkesle değil.
Well, not everyone.
Aslında bir nevi kömür madenine indirilen kanaryalarsınız öyle değil mi?
Um, so you guys are actually in a sense the canaries in the coal mine.
Evet ama Toby aslında aynı takımda değildi, değil mi Blair?
Yeah, but Toby wasn't really on the same team, was he, Blair?
Aslında bu tamamen doğru değil.
Actually, that's not really true.
Odan küçük olsa bile aslında çok konforlu değil mi?
Even though this room's small... it's actually quite cozy, isn't it?
Sevimli falan değil. Aslında adamı çileden çıkartan cinsten.
Not lovely.
Tabii aslında bu kuş değil bir UHA'dır, ufak hava aracı.
Except, it's not a bird, it's an MAV, a micro air vehicle.
Aslında, artık doğum günün değil.
Well, it's not your birthday anymore.
Aslında madem beni bu kadar iyi tanıyorsun.. .. Ali'yi de hatırlıyorsundur muhakkak. Değil mi?
Actually, since you know everything about me... then you must remember Ali.
Aslında sorunları var, değil mi?
In fact, he's had some struggles, hasn't he?
Ama sen bana aslında gerçekten kızmadın değil mi?
But you never really got angry with me, did you?
Aslında doğru değil.
Mm. Well, not really.
Ve sonra... aslında hiç komik değil.
And then... actually it's not funny at all.
Bu aslında bir iyilik değil ki. Bu benim terfi almam gibi bir şey.
That's not even really a favor, that's just me stepping up.
Bir intihar bombacısının aslında iyi birisi olduğu her gün rastlanan bir şey değil.
Well, it's not every day you come across someone who makes a suicide bomber look like the good guy.
Umarım şunu görürsün bu aslında senin lehine, aleyhine değil.
I'm hoping that you can recognize how that works for you rather than against you.
Henüz değil. Bildiğim şey şu ki Blake Tanner sadece bir detaya bakarak bağlantı kurmuş ve sonra da aklında bir işkence psikolojisi ağı örüp aslında oldukça ayrı yedi suçu birbirine bağlamış.
Not yet, but I do know that Blake Tanner has seized on one detail to form a link and then woven a web of tortured psychology in an effort to connect seven crimes which are, in fact, quite separate.
Aslında, benim de nefret ettiğimi biliyorsun, değil mi?
I mean, you know I hate it too, right?
Yani aslında orada tamamen yalnız değil, değil mi?
Oh, well, then he's not truly alone out there, right?
Aslında, benim ilgim akademik değil.
Actually, my interest is not academic.
Çünkü, aslında onu bıçaklamıyordun, değil mi?
Well, because you weren't really stabbing him, were you?
Aslında bu doğru değil. Narkotik.
Actually, that's not true.
Aslında öyle değil.
Actually, no.
Aslında fenerin içinde filan değildi, öyle değil mi, canavar?
She was never in the lantern, was she, beast?
Bu şehirdeki her bir yamaçta gördüğünüz her bir kaya aslında kaya değil, tuğla çünkü bu yamaçlar evlerle, tapınaklarla ve saraylarla kaplı olabilirdi.
Every rock you see on every hillside right across the city is not actually a rock, it's a brick because these hillsides would have been covered with houses and temples and palaces.
Aslında bir düşünürseniz öyle gibi. Hareket ediyormuşuz gibi değil. Ayaklarımızın altındaki yer sağlam gibi.
And when you think about it, that's obvious - it doesn't feel like we're moving, and the ground feels solid beneath our feet, the proverbial mountains move for no-one, and the sun, moon and stars arc across the sky.
Aslında bu bir istek değil.
That's not really a favor.
Bulunduğumuz dünyada, hiçbir şey aslında göründüğü gibi değil.
You see, in this world,
Kafama taktığım bu değil aslında.
That's not why I care. No.
Aslında, o bir bot değil.
Well, technically it's not a boat.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]