Başarısız traduction Anglais
11,142 traduction parallèle
- Başarısız olduğun için seni görevden alıyoruz.
- We're pulling you out because you've blown it.
Ash başarısız oldu!
Ash has failed!
Beni şaşırtmakta asla başarısız olmuyorsun.
You never fail to surprise me.
Başarısız olursanız, size % 100 söz veriyorum ki o keçiyi sikmek zorunda kalacaksınız.
If you fail, I can 100 percent promise you you're gonna have to fuck this goat.
Ve başarısız oldum.
And failed.
Bir kere daha, daha da başarısız oldum ya da alıştım işte.
So fail again, fail better... Ay! .. or simply adapt.
Theresa oduncuyu kurye olarak kullanmış ve başarısız olunca transferi kendi yapmaya çalışmış olabilir.
Theresa may have been trying to use the woodcutter as a mule, and when that failed, then may have tried to do the transfer personally.
Ne İskoçya ne de insanlarımız başka bir başarısız isyana tahammül edebilir.
Scotland and our people cannot bear another failed rebellion.
Ne İskoçya ne de insanlarımız başka bir başarısız isyana tahammül edebilir.
Scotland and our people canna bear another failed rebellion.
Peki davamız başarısız olursa Stuart Hanedanı nerede olacak?
So where will the House of Stuart stand if our cause fails?
İlk Jakobit isyanları başarısız oldu ve Colum başka bir isyanı asla desteklemeyecektir.
The first Jacobite rebellions failed, and Colum will never support another.
- Kaçırma girişimin başarısız olmuş.
And yer kidnapping attempt failed.
Diğer isyanlar başarısız oldular çünkü dışarıdan destek yoktu. Bahsedilen destek şu an yok.
The other risings... they failed because there was no outside support, and that support does not exist now.
- Başarısız oldum.
I failed.
Biz başarısız olduk.
We failed.
- Hayır! Başarısız oldum!
No!
Bahsi geçen konuyla ilgisini bulmakta başarısız olunmuştur.
" of Mr. Fuller's own contributory negligence.
Bunu yaparken başarısız olmam demek, basitçe başka bir isimle korsan olduğumu ve güvenilmez olduğumu doğrulamam demek. ... sonuç olarak da 10 gemilik bir filo 1,500 asker ile Nassau'yu dümdüz etmem demek.
Failure to do so would confirm for them that I am simply a pirate by another name, not to be trusted, and would result in a launch of a fleet of ten ships and soldiers numbering 1,500 to raze Nassau to the ground.
Eğer aşağı o adamları bir araya getirebilecek bir şeyle inmezseniz bütün hâline getirecek bir şeyle, bu limanın savunması falan olmayacak. Mücadele anında başarısız olacaksınız.
Let us agree that if you walk downstairs without something to bring those men together, to unify them, there will be no defense of this harbor, that you will fall the moment challenged.
Ya hazineyi eksiksiz olarak teslim eder ve bunu kanıtlarım, ya da başarısız olur ve bahaneler üretirim ki bu yalnızca .. benim korsan sorununun çözümü değil, bir parçası olduğum yönündeki kuşkularını kanıtlar.
Either I return the full cache and prove it or I fail, and in trying to excuse the shortfall, only aggravate their existing suspicion that I am part of the pirate problem, not its solution.
Kaptan Hornigold'un Kaptan Flint'in gemisini ele geçirmede başarısız oldup geri döndüğünü görmek için ne kadar süre beklememiz gerekiyor?
How long can we wait for Captain Hornigold's return before we can assume that he's failed to seize Captain Flint's ship?
Baylar, eğer Kaptan Hornigold zulayı geri almada başarısız olursa iki misli çaba göstererek tekrar deneriz.
Gentlemen, if Captain Hornigold fails to retrieve the cache, then we will redouble our efforts and try again.
Daha önce hiç başarısız olmamıştım.
I've never failed before.
Başarısız oldum..
I failed.
Başarısız olmuş.
He's failed.
Mike da tam MGM'in yeni filminin nasıl başarısız olacağını anlatıyordu.
Mike was just saying, how bad is the take on MGM's new film.
Doktor, kusura bakmayın ama... bu şeyle aramda bir duvar olması gerekiyorsa... psikolojik değerlendirmenin başarısız olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Doctor, all due respect, you need me sitting on the other side of the glass from this thing, then I think it's safe to say that it has already failed the psych evaluation.
Başarısız olduk Simon.
We've failed, Simon.
Morgan başarısız oldu.
Morgan is no longer viable.
Eninde sonunda başarısız, ama evet.
Ultimately unsuccessfully, but, yes.
Yalnızca başarısız olduğum sınav.
Only exam I ever failed.
- Her halükârda ben de başarısız eylemim sebebiyle disipline verileceğim.
I'll be looking at disciplinary action over my own dismal failure of authority.
Belki başarısız olmamışsındır.
Maybe you haven't failed.
Bence o çocuklar başarısız deneylerin eseri.
I think those children are failed experiments.
Proje başarısız oldu.
The project was ultimately unsuccessful.
- Başarısız olmayacak.
It's not gonna fail.
Bill ilk defa başarısız olmuyor.
Not the first time Bill's dropped the ball.
Başarısız olmadın.
You didn't fail.
Annen de durdurabileceğini sanıyordu ama başarısız oldu.
Your mother believed she could, but she failed.
Ama Luna yoluna ne çıkarsa çıksın, görevinin başarısız olamayacağını biliyordu.
But Luna knew that whatever obstacle stood in her way, her quest could not fail.
Ensesindeki ne? Başarısız bir dövme mi?
What is this on the back of his neck?
10 yaşımdan sonra, başarısız olmadan yardım ediyor olacağım
If not so after ten lifetimes without fail
10 yaşımdan sonra da, başarısız olmadan bekliyor olacağım
If not so after ten lifetimes without fail
Her gün başarısız oluyorum.
And every day I fail.
Sayın Başkan, Bork'un adaylığı komitede başarısız olacak gibi görünüyor.
Mr. President, looks like the Bork nomination will fail in the committee.
Çok kişi denedi ve çok kişi başarısız oldu.
Many have tried and many have failed.
Küçük insansız hava aracı saldırımızın başarısız olduğuna onu ikna etmek ve abimin hala hayatta olduğunu söylemek ve şimdi karım, çocuklarım ve tüm ailem tehlikede.
To convince him that our little drone attack had failed... and to tell him that my brother is still alive, and now my wife, my children, my entire family is in danger.
Yanlış anlama ama bizim eski çağdan kalan yollarımız onlarınkine bin basar.
Don't get me wrong, our medieval stuff's better than their medieval stuff.
Final sahnesini de çektiğimizde sanırım hepimiz muhteşem bir başarıya imza atmış olacağız. Lanet olası işimizi kaybetmeyeceğiz.
If we can nail this final twist, then I think we've pulled off the most amazing feat of all - keeping our fucking jobs.
En büyük başarısı, bir uçağın tuvaletinde kapalı spermi kazıyarak evli bir adamdan çocuk sahibi olan aptal köylü bir kızım sadece.
I'm just a dumb country girl whose greatest accomplishment is getting pregnant with a married man's child after scraping his sperm off an airplane toilet.
Liz, seni bu hafta ararım, davanın uç kısımlarına parmak basarız.
Liz, I'm going to call you this week, and we're going to touch base about that case.
başarısız oldum 33
başarısız oldu 30
başarılar 28
başarı 43
başarılı 32
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başardın 415
başarısız oldu 30
başarılar 28
başarı 43
başarılı 32
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başardın 415
başaracaksın 136
başaramadım 52
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başaramayacaksın 18
başaracak 37
başaramadım 52
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başaramayacaksın 18
başaracak 37