English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Başka birşey değil

Başka birşey değil traduction Anglais

255 traduction parallèle
Bu karmaşadan başka birşey değil.
It's nothing but a mess.
Toz parçacıklarının solunumuna bağlı olarak akciğerdeki yavaş bir fibrosisden başka birşey değil.
It's nothing but a slow process of fibrosis of the lung... due to the inhalation of particles of dust.
Seçmelerden başka birşey değil.
Nothing but auditions.
Mutluluk üzerine devam et ama yarışlara gitmeden önceki tahmin hissinden başka birşey değil, hangi ata oynayacağına karar vermek ve kazandıklarını nasıl harcayacağına.
You go on about happiness, but it's no more than the anticipation you feel before going to the races, planning what horse to bet on and how you'll spend your winnings.
Biz yalnızca Tanrıyı arıyoruz, başka birşey değil.
We are looking for God and nothing else.
Annem Yakuzadan başka birşey değil.
My mother is nothing but a yakuza.
- Miğde bulandırıcı yağ tadı, başka birşey değil... şüphesiz bu o!
That nauseous oily taste, like nothing else... No doubt about it. This is it!
Otlakçı bir roninden başka birşey değil bu.
He's nothing but a... freeloading ronin!
Pislikten başka birşey değil!
What's that but more crap!
Ama ne yazık ki, şimdi bir araba takozundan başka birşey değil
Unfortunately he doesn't look like much now
Koca horoz, aslında ufacık minicik bir tavuktan başka birşey değil.
That big rooster turned out to be nothing but a little bitty chicken.
Başka birşey değil.
Nothing more.
Sen de bunu bir uyarı olarak değerlendir. Başka birşey değil.
Think of that as a warning and nothing more.
Bütün bunlar benim ve diğerlerinin akıIsız ellerinden çıkan bir kazadan başka birşey değil.
It's all an accident an accident of hands mine, others - all without mind
Başka birşey değil.
This is the only truth.
Sanırım hayatın kendisi bir bütün olarak, büyük bir kazadan başka birşey değil.- - Başınıza gelenleri düşününce.
I guess the whole of life... is nothing but an accident- - what happens to you.
Outlaws kadrosunun tümünü toplamak kalabalıktan başka birşey değil.
Having the Outlaws out here, full force, is kind of crowding it.
Berbat bir fikir.Sıkıntı vermekten başka birşey değil.
It's a piss-poor idea.
- Mezar devriyesi, başka birşey değil.
Graveyard shift, no less.
Başka birşey değil.
That's all I ask.
- Ufak bir kayadan başka birşey değil.
- No more than a pet rock.
Odamın kapısını tıklatan Başka birşey değil, "Hepsi bu!"
Tapping at my chamber door Only this and nothing more
O kendini, şehrin en zengini diyor, ama gerçekte o, sıradan bir eskiciden başka birşey değil.
In truth, he is only a small waste paper dealer
# Bu eczane bağımlılığından başka birşey değil
That ain't nothin'but drugstore lovin
Onlar parazit çetesinden başka birşey değil.
They are a gang of parasites.
O kız beladan başka birşey değil.
THAT GIRL - NOTHING BUT TROUBLE.
-... ölümden başka birşey değil.
- I-It's sheer death.
İyi besinler sana kemiğin uzunluğunu vermiş. Fakat sen zavallı bir çerçöp neslinden başka birşey değilsin, değil mi?
Good nutrition's given you length of bone, but you're not more than one generation from poor white trash, are you?
Göl diyorlar, ama çamurlu sudan başka birşey değil.
They call it a lake, but it's really just a big bowl of muddy water.
Adi işçilikten başka birşey değil bu!
Right. So we won't have to cheat at all.
Füze sistemlerimiz hazır olduğunda, Bay Hunter niyetim fırlatma derinliğine kadar inmek,... ve kuşlarımızı uçurup buradan gitmek. Başka birşey değil.
When our missile system is ready, Mr. Hunter, it is my intention to rise to launch depth, launch our birds and then get the hell out of there.
Sıradan hırsızdan başka birşey değil.
Nothing more than a common thief.
- Herkez biliyor ki kardeşin bir başbelasından başka birşey değil.
Everybody knows your brother is a fuckup.
Diyorsun ki, Carol, tek sebep böcek ilaçları... başka birşey değil.
What you're saying, Carol, is that this is based... solely on the pesticide and nothing else.
6 yıl ya da başka birşey değil, ama oralardaydım.
Not for six years or anything, but I've been there. Not for six years or anything, but I've been there.
Siz onun sesini eğitmek için buradasınız Bay Matiste. Başka birşey için değil!
You're supposed to train her voice, Signor Matiste.
Silahımı para için kullanırım, başka birşey için değil.
I use my gun for money, and I don't like to work for nothing.
Bebek yada başka birşey umrumda değil, gerçekten!
I don't care about the baby or anything, I mean it!
Onu nöbetçiyi öldürmesi için kiraladık... Başka birşey için değil.
We hired him to kill the guardian.
Başka birşey daha var, artık evlenmemiz hiç de tuhaf değil.
You know something else? There's nothing ridiculous about getting married.
Ondan başka birşey çalabilir misin? Şimdi değil.
Can you play anything else by him?
- Başka birşey, fakat insan değil.
- It was something, but not human.
Şunu bilmeni isterim ki korktuğumdan veya başka birşey yüzünden değil.
I want you to know that it's not because I'm afraid or anything.
Baska birsey umurunda degil.
It's all you care about.
Sadece konuşmak için, başka birşey için değil.
Just to chat, nothing more.
Çarkıfelek değil başka birşey...
not "wheel of fortune," "the nutrition follies,"
Dave, o bir sirk çadırı değil, başka birşey.
Dave, it was not a circus tent. It was something else.
şu cömert gükkubbeye bakın altın parıltılarla bezenmiş bu yüce tavan nedense benim için pis, hastalıklı bulutlarlardan başka birşey değil.
Why, it appeareth nothing to me but a foul and pestilent congregation of vapours.
Cevap ise... ne yazık ki fazla birşey değil, sorularınızı düzenli ve sakin bir şekilde cevaplamaktan başka.
The answer is, not a helluva lot, except try and answer your questions in a calm and reasonable manner.
Şimdi bu konuda bilinen herşey aslında onların çalışması sayesinde biliniyor, başka birşey değil.
No!
O halde insanoğlu bulut ya da havadan başka birşey değil.
In that case man is nothing more than cloud or air.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]