Bir ara traduction Anglais
12,273 traduction parallèle
Beni bir ara davet etmişti.
He said he'd take me out on it sometime.
Bir ara bunu yapabileceğinizi düşündüm.
For a second, I thought that you were maybe considering it.
- Bir ara dansa gitmeliyiz.
We should go dancing sometime.
Hapaboy'un gerçek ismiyle ilgili hiçbir şey yok ama bir ara Jay'le çalışıyormuş.
"Hapaboy"... there's nothing in here that says what Hapaboy's real name is, but he used to work with Jay.
Bir ara her şeyi anlatırım.
Yeah, I'll tell you all about it sometime.
Kısa bir ara verelim.
Let's take a short intermission.
Elliot, belki bu kurt adam işine bir ara vermeliyiz.
Elliot, maybe we ought to take a break from all this werewolf stuff.
Um, sana bir ara mesaj atarım,
Um, I will text you at some point,
Neden bu hafta bir ara öğlen yemeği yemiyoruz ve ben sadece, kira hakkındaki bütün detayların ve işlerin nasıl yürüdüğünün üzerinden geçerim.
Why don't we get lunch sometime this week, and I'll just, I'll go over all the deets about leases and how it works.
- Bir ara istiyoruz Sayın Yargıç.
How about a recess, Your Honor?
Bir ara kesin oynayalım Ama güzel vuruşlar istiyorum.
Well, we'll have to play sometime. But I want strokes.
Bir ara çıkalım mı?
What say we go out later?
Bir ara sende denemelisin.
You ought to try it sometime.
Bir ara sen de denemelisin.
You should try it sometime.
Bir ara bana baktı, gülümsedi.
At one point she smiled at me.
Siz de bir ara adamları bıraktınız, beni kovalamaya başladınız.
Then you left the guys and started chasing me.
Millet, bir ara hep beraber takılmalıyız.
Guys, we should all get together sometime.
Bir ara hallet şu işi.
Sort it out.
- Özür dilerim ama kısa bir ara verebilir miyim?
I'm sorry, but can I take a quick break?
Neyse, söylememem gereken birkaç şey söyledim Theresa'da bazı şeyler söyledi ve bir ara o kadar sevdiğim kızım bana benden nefret ettiğini söyledi.
Anyway, I said a few things I shouldn't, Theresa said some things, and somewhere in the middle there, My lovely daughter said she hated me.
Bir ara seninle kahve içmek isterim. Kahveleri senin yapmadığın bir yer olabilir.
I would like to take you out for coffee sometime, maybe at a place you don't have to make it?
Bir ara çıkmıştık.
We dated.
- Bir ara üçümüz yemeğe çıkalım mı?
Why don't we three eat together sometime?
Belki sen gelirsin görüşürüz ya da bir ara ben gelirim.
Maybe you could come up and meet me, or I could come back here sometime.
Bu arada bir ara verip yeni tavrı hakkında konuşsak?
And can we take a minute to just talk about the new attitude?
Bir ara ormanda işler karıştı.
You know, it got hairy there for a minute, out here in the forest.
Bak, haklıysam ve dul kadın zenginse bir ara beni görmeye gelmesini söyle, olur mu?
Listen, if I happen to be right, and the widow is flush, you have her to drop on by and see me, okay?
Eminim ne yaptıksak buna bir ara verebiliriz.
I'm sure we can take a break from whatever we're doing.
Hemşire Song, bir ara latte içelim.
Oh, Nurse Song, let's have a latte sometime.
Bir ara her yerdeydi sonra ortadan kaybolmaya başladı.
One minute it was everywhere. And then it started to disappear.
Bir ara denemelisin.
You should try some.
Bir ara öğle yemeğine çıkmalıyız.
One of these days we'll go out for lunch.
Bir ara beni arayın.
Give me a call sometime.
Bir ara hep beraber gitmeliyiz.
We should all go there some time.
Dr. Brennan, çok önemli bir gizeme rastladık ve çözülene kadar ara vermeyeceğim.
Dr. Brennan, we have stumbled upon a mystery of the highest magnitude, and I shall not rest until it is solved.
Kısa bir süreliğine de olsa gücünü kullanmaya ara verebilir misin?
So maybe you will just take a break on using your power for a little bit?
Oh, ve bir şey değişirse, ara beni.
Oh, and if anything changes, call me.
Tamam, eğer bir şey hatırlarsan bu konuşmayı bile, ara.
All right, uh, if you remember anything, even this conversation, call.
İçgüdülerim bunun bir kukla ara yüz denizaltınıza bir tür virüs bulaştırmak ya da daha kötü bir şey yapmak için bizi sistemin içine çeken bir yem olduğunu söylüyor.
My instinct says that this is a dummy interface, a lure to draw us into the system to plant some malware onto your sub or something worse.
Küçük bir ev yapımı sinir ara yüzü.
A little homemade neural interface.
Pekala, Kono, bana bir iyilik yap. Kızın ailesini ara.
All right, Kono, do me a favor- - call the family.
Tamam, sarı kutunun içinde sarı bir düğme ara ; kapağa yakın bir yerde.
Okay, look for a yellow switch in a yellow box right near the opening.
Umarım aptalca bir şey yapmamışsındır, ara beni.
Hope you're not doing anything stupid. Call me back.
Bir daha hayaletler sana bir şey demeye geldiğinde beni ara ve her şeyi anlat.
When your ghosts come calling, call me and tell me everything.
Bir şeye ihtiyacın olursa ara.
If you need anything, call.
Bir tek sen mi ara verebilirsin?
Are you the only one who gets to take a break?
Bir ara soju içelim.
Let's have soju sometime.
Cheyenne şu ara işsiz olan bir garsonmuş.
Cheyenne was a waitress that is currently unemployed.
Ama St. Augustine'deki özel bir hayvanat bahçesinden bir tane Ara çalınmış.
However, a private zoo outside of St. Augustine reported a macaw stolen.
Bir sorun olursa ara beni.
Call me if there are any conflicts.
Mükemmel olmamanın bir sorun olmadığını kendinize ara sıra hatırlatın. Teşekkür ederim canım.
Remind yourself from time to time it's okay not to be perfect.
bir araba 43
bir araba geliyor 20
bir arada kalın 25
aramis 28
arabella 25
arayacağım 66
arang 25
aradı 22
ara beni 185
araba 243
bir araba geliyor 20
bir arada kalın 25
aramis 28
arabella 25
arayacağım 66
arang 25
aradı 22
ara beni 185
araba 243
aralık 45
arazi 26
arama 36
arabam bozuldu 28
arabalar 60
aramızda 46
arabada 85
aramızda kalsın 121
arabayı 17
arabam 88
arazi 26
arama 36
arabam bozuldu 28
arabalar 60
aramızda 46
arabada 85
aramızda kalsın 121
arabayı 17
arabam 88