English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Bir bira

Bir bira traduction Anglais

5,611 traduction parallèle
Joe uyuduktan sonra havuzun orada bir bira içtim ve şişesi kırıldı.
After Joe went down, I had a sip of beer by the pool, and a bottle broke.
O çocuklarla uğraştıktan sonra ben de soğuk bir bira içerim.
I popped a cold one after dealing with those kids...
Bir bira daha ister misin?
You want another beer?
Yaşlı babanla bir bira iç.
Have a beer with your old dad. OK.
Buz gibi bir bira ve tekrar rodeo yapmak istiyorum.
... an ice-cold beer, bull ride again.
Şehir merkezine pek gitmem ama, gittiğimde önce bir bira içerim.
I don't always go downtown, but when I do, I drink a beer first.
Bir bira alayım.
- Thanks man, I'm gonna have a beer,
Sonra da bana bir bira borçlusun. Anlaştık mı dostum?
Then you owe me a beer, compañero, okay?
Ben bir bira daha alacağım.
I need another beer.
Sana bir bira ısmarlayabilir miyim?
- Can I buy you guys a beer?
Bir bira ister misin?
Do you want a beer?
Ama şunu bilin ki, bu saat dolunca aklımdaki ilk şey sokağın karşısındaki bara yıkılıp soğuk bir bira içmek.
But just know this, the first thing I intend to do when this hour is up. Is hit that bar across the street and have a nice cold one.
- Senden yarım saat önce bir bira istemiştim.
I asked you for a beer like a half hour ago.
Bir bira ister misin?
You want a beer?
- Bir bira daha istermisin?
- You want another beer?
Pekala, şey, avluyu bir bira bahçesine dönüştürebiiriz.
Okay. Like, turn the courtyard into a beer garden.
- Acaba ona bir bira ısmarlasam mı?
- Could I buy him a beer, perhaps?
- Evet, bir bira iyi olurdu.
Yeah. Beer would be nice.
Sana bir bira ısmarlamak istiyorum.
I want to buy you a beer.
Sana borçlu olacağım zaten sana bir bira borcum var, ama gerçekten ödeyeceğim.
I'll owe you, and I know I already owe you for the beer, but I will really, really owe you.
Gergin olduğumda bir bira açıyorum.
You know, when I get nervous, I have a beer.
Sana bir bira daha alıp neden yanıldığını anlatmama izin ver.
Well, allow me to buy you another pint, and I'll tell you why you're wrong.
Oh, evet, Sanki soğutucudaki bir bira her şeyi düzeltecek ya!
Oh, yeah, like a cooler of cold brewskies is gonna make everything okay!
Hadi dostum. Sana bir bira ısmarlayayım.
Lemme buy you a beer.
Buradaki batık arkadaş için bir bira alabilir miyim?
Hey, can I get a beer here for my poor relation?
Gel sana bir bira vereyim. Bizden olsun.
Well let me pull you a beer on the house, how about it?
Bir bira ver.
Screw it. Give me a beer.
Neden bir sefer de bira göbeği veya heyecandan terleme olmuyor?
How come it's never love handles and flop sweat?
Bir bira için vaktin var mı?
You got time for a beer?
Ve bu arada nefesiniz bira kokuyor, sanki Danimarka düzlüklerinden bir esinti gibi yani ithal bir içki içmişsiniz ve sadece evi olanlar ithal içki içer.
And while I smell beer on your breath, it has a whiff of the... Dutch lowlands, which means it's imported. And only homeownersdrink import.
Açıldığında, Bira, şarap, gazoz, meşrubat Ve elbette fındık ve cips seçeneklerini sundukları bir yer olacak.
And, when it's open, this is where they serve beers, wines, spirits, soft drinks and, of course, a selection of crisps and nuts.
Bir bira istedi.
She ordered up a beer.
Kalsaydın, muhtemelen bira ya da başka bir şey satıyor olurdum.
If you'd stayed, I'd probably be selling beer or something.
.. çünkü burda, arkadaşlarla dolu bir barda.. .. eski bira ve kızarmış kanat kokusu arasında.. ve birazcık sidik kokusu..
'Cause here, surrounded by friends in a bar that smells like old beer and hot wings and just a hint of urine...
Gecenin bir yarısı kavun, tavuk kanadı yiyip bir kutu bira içmiş.
In the middle of the night, he ate melon, chicken legs, drank a can of beer.
Buraya kadar gelmişken bir bardak bira içseydik?
Why don't you stay for a beer?
Ben bir tane... küçük bira çizmesi alayım.
Yeah, I guess... a small beer shoe.
Bana bir tane daha bira getirir misin şekerciğim?
Get me another beer, will you, sweetheart?
Bir tane soğuk bira kap dedim.
I said grab me a cold one,
Anneyle baba şehir dışında, birisi bir fıça bira getirir çok eğlenceli olacak, bütün evi yerle bir edecekler.
The parents are out someone got a keg of beer, will be great fun ; They will destroy the entire house.
Al bakalım bir bira.
A beer.
Dostum, tabelanın da dediği gibi, Bir şişe bira mı yoksa bir fırt viski mi?
Well, like the sign says, you want a beer or a shot of whisky?
Baktım beleş bira, panikledim bir anda.
I get free beers there so it was just panic then.
Bir tane daha bira ister misin?
- You want another beer?
Uzun zamandır yurtdışındaydım. En son bir kaç bardak bira içtiğimizden beri, yaklaşık 8 yıldır Martin'le konuşmadım.
I have been abroad, off and on... these last couple of years.
Bunun tek sebebi çılgın Alison'ın senin kıçını bir sene önce terketmesinden beri bira içerken ağlaman.
Only reason why is because you been crying in your beer since crazy Alison left your ass over a year ago.
Ve üstüne birkaç kez bira döktüm, ve bir kere de ağlamıştım.
And I only poured beer on it a couple times and I cried on it once.
Gerçek bir davetiye alıyorsun ve ardından ne yapacağız, akşam bir bara gidip bira mı içececeğiz?
You were really going to get an invitation, and then just, what are we going to do, go drink tonight at a bar?
Bir tane aldığımda, bütün gün yavaş yavaş bira içmiş gibi olduğumu farkettim tüm gün sabit duruyorum.
I find that if I take small, steady sips of beer all day, I stay on an even keel.
Seyircilerden bir kız, beklenmedik şekilde kardeşimize bira uzatmış.
A girl in the audience unexpectedly hands one of our brothers a beer.
Bana bir bira borçlusun seni puşt.
You owe me a beer motherfucker.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]