English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Bir fincan kahve

Bir fincan kahve traduction Anglais

1,283 traduction parallèle
- Bir fincan kahve.
Cup of coffee.
Bir fincan kahve gerek bana.
I need a cup of joe.
Peynirli sandviç ve bir fincan kahve, siyah olsun.
CHEESE SANDWICH AND A CUP OF COFFEE, BLACK.
Bir fincan kahve içecektik, değil mi?
We've got problems.
- Bir fincan kahve ister misin?
- You want a cup of coffee?
Bir fincan kahve içer miydin?
Like a cup of coffee?
- Lütfen. Bir fincan kahve alır mısın?
Want a cup of coffee?
Bir fincan kahve alabilir miyim?
I wonder if I could get a cup of coffee.
Bir fincan kahve içmek, benim için kâbus halini almıştı.
Trying to get a simple cup of coffee became a nightmare for me.
Bir fincan kahve istiyorum.
Coffee! I'd really like a cup of coffee.
- Hayır ama bir fincan kahve isterim.
- No, but I'd love coffee.
- Ardından bir fincan kahve daha.
And a cup of coffee to go.
Bir fincan kahve ister misiniz?
- Would you like a cup of coffee?
Ton balıklı sandviç, bir dilim çilekli turta ve bir fincan kahve.
That was a tuna fish sandwich, slice of cherry pie and a cup of coffee.
Sana bir fincan kahve ikram edebilir miyim?
Can I get you a cup of coffee?
Albert sana bir fincan kahve ısmarlayayım.
Albert I'll buy you a cup'a coffee.
Bir fincan kahve ister misiniz, Komiser?
Would you like a cup of coffee, Lieutenant?
- Belki bir fincan kahve? - Tabii.
- Maybe a cup of coffee or something?
Anejo ve bir fincan kahve.
Anejo and a cup of coffee.
Bir fincan kahve içeceğim ve sonra yine yürüyeceğim.
I'd like to get a cup of coffee and I'd like to walk a little.
- Bir fincan kahve. - Tamam efendim.
Anejo and coffee.
Kendine bir fincan kahve al.
Get yourself a cup of coffee.
Belki bir fincan kahve.
Maybe just a cup of coffee.
Artık bir fincan kahve bile yapamaz oldum.
Can't even make a decent cup of coffee anymore.
Başka bir fincan kahve daha alır mısın?
Would you like another cup of coffee?
Bir fincan kahve ister misiniz?
You want a cup of coffee?
- Hey, koca bir fincan kahve aldım.
- Hey, I got a full house.
Thelma. Thelma, ben... Bir fincan kahve için duracağım ve sonra...
Thelma Thelma, I'm gonna I'm gonna stop someplace for a cup of coffee and then, just for a second, and then I'm gonna get it together.
Bir fincan kahve için tüm binayı dolaşmak zorunda mı kalsınlar?
They have to cross the whole building for a cup of coffee?
Mademki uzaklardan arkadaşın geldi size buralardan bir fincan kahve bulmam için ne yapmalıyım?
[footsteps] Now that you have that male bonding out of the way, what do I have to do to get a cup of coffee?
Ben sadece bir fincan kahve istiyorum.
Just cup of coffee for me, please.
Bir fincan kahve almak için tekrar camdan dışarı çıktım...
I went out the window again to get a cup of coffee...
Şiir geldiği gün, bir fincan kahve için 10 dolar bahşiş aldım.
Same day I got the poem, I got a $ 10 tip for a cup of coffee.
Sana bir fincan kahve satın alacak.
I'll buy you a cup of coffee.
O zaman belki bir ara birlikte bir fincan kahve içebiliriz?
I was wondering maybe... maybe we could have a cup of coffee
Bir fincan kahve de istemez misin?
Not even a cup of coffee?
- Ya da bir fincan kahve?
Or a cup of coffee?
Yüzbaşı Galloway, neden kendinize bir fincan kahve almıyorsunuz?
Commander Galloway, why don't you get yourself a cup of coffee?
Bir fincan kahve istersin diye düşündüm.
Claire, I thought you could use a cup of coffee.
Yine de bir fincan kahve isterim.
I could use a cup of coffee, though.
Bir galon bilgiyi alır, kahve fincanı... kadar dar bir beyne doldurmaya çalışırsan, haliyle bir kısmı dökülecektir.
See, if you take a gallon of knowledge and pour it into a shot-glass of a brain, you're gonna spill some.
Al, hayatım, yeteri kadar paramız olduğuna eminmisin bu yemegi ödeyecek kadar? evet bu yüzden sadece kendim için sipariş ettim bir fincan kahve.
There, that's better.
Bir fincan kahve için ölüyordum.
I've been trying to get regular coffee for days.
Neredeyse toza dönüşmüş bir kahve fincanı.
Number one : A soup bowl of coffee what was almost undone in powder.
Ancak kahve fincanı tamamen ezilmişti. İçindeki kahveden bir örnek almanın imkanı yoktu.
- Yes, but the soup bowl of coffee it was so completely crushed that there was no possibility of analysing his content.
sıvı oksijen yada zeytinyağı gibi, yada bir fincan sert kahve gibi.
And your personality is like, uh, lox or olives, or a strong cup of coffee.
Ben de bir çift hamburger köftesi orta az pişmiş olsun, yeşil salata ve bir fincan sade kahve alayım.
I would like a couple of hamburger patties, Medium rare, green salad and a cup of black coffee.
Hatırlar mısın, baban her gece yatmadan önce kocaman bir fincan sade kahve içerdi?
Remember how your father used to drink a big cup of black coffee every night right before bed?
- Bir fincan kahve alayım.
- Yes.
Ben de bir fincan sade kahve içeceğim.
I'm going to go find a pot of black coffee.
Belki bir ara birer fincan kahve içeriz ha?
Maybe we'd, go for that cup of coffee sometime.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]