Bu hayat traduction Anglais
28,172 traduction parallèle
Bu hayatımda tattığım en harika antep fıstıklı kremalı pasta.
You're a genius. That is the single-most amazing pistachio cream-crusted cake I have tasted in my life.
Bu hayatımdaki en kötü buluşma değildi.
This was not the worst date that I've ever had.
Bu hayatımın en güzel günü!
This is seriously the best day of my entire life!
Tandy, bu hayatımda gördüğüm en güzel şeydi.
Tandy, that is the most beautiful thing I have ever seen.
- Bu hayatımın en güzel gecesiydi.
- That's the best night of my life. - Oh.
Hayatım boyunca hiç bu kadar büyüleyici bir şey görmedim.
I've never seen anything so glamorous in all of my life.
Hayatım boyunca bu kadar hazır olmamıştım.
I've been ready for this my whole life.
Bu mu sıkıcı hayat?
That's pretty boring.
Genç fakir bir adamın hayatını kurtardığımızı farkına vardığınızda, düşünsenize bu akşam herkes ne kadar rahat bir şekilde uyuyacak.
Think about how well everyone's gonna sleep tonight when we realize that we've saved the life of a poor young man.
Evet, pekala, bu sıralar hayatımda bir kaç problem olabilir ama.
Yeah, well, my life could use a little trouble these days.
Tam da nasıl hayatıma devam edeceğimi çözüyor, bir tek güzel şeye sebep olmadığın hayatımda yarattığın bu bataklıktan kendimi kurtarıyordum.
I was just figuring out how to get my head on straight and finally get out of this whole mess that you made, even without the one good thing in my life.
Bu seni perişan etti. O kadar ki, onlara bir ders verebilmek için hayatını riske attın.
It devastated you... to the point where that you risked your life to teach them a lesson.
Bu bizim hayatımız ve bu konuda konuşmaktan başka bir şey yapamazsın.
It's our lives, and you can only have so much say.
Hayatım boyunca bu kadar değerli hissetmemiştim.
I've never felt more cared for in my life.
Hayatın boyunca olacağın şey bu, hasta ve raydan çıkmış biri.
That's all you'll ever be... sick and depraved.
Bu çocuk bütün hayatı boyunca sadece benimle konuşarak yaşadı.
That boy has lived his whole life with only me to talk to.
Yok yere beni bu kokuşmuş hayatımın boşluğuna terk etti.
Left this stinking hole in my life for no good reason.
Özel hayatımın bu davayla ne ilgisi var? Hiç.
What does my personal life have to do with this case?
Tam olarak ne oldu bilmiyorum, fakat bu gerçeklikte, hayatımı kurtarmak için yanımda yoktun.
I don't know exactly what happened, but in this reality, you weren't there to save my life.
Sanırım bu düşlediğin hayat.
I think it's the life you always dreamed of.
Güzel bir işe girmek üzereyiz, hayatımızı değiştirecek bu para.
We're about to pull a good job here, life-changing money.
- Bu, hayatımın filmi...
- This is the movie of my life...
Hayatım boyunca duyduğum en aptalca şey bu.
That's the stupidest thing I've ever heard in my entire life.
Bu sana hayatım.
Sweetheart, that's for you.
Bu bilginin bir bedeli var hayatım.
My dear, that information comes at a cost.
İnan bana, Flash, bu sefer hayatımı o kadar kolay alamayacaksın.
Believe me, Flash, this time, you're not gonna steal my life so easily.
Tıbbi kayıtlarına göre hayatı boyunca bu rahatsızlığa sahipmiş.
According to her medical records, it's a condition she's been dealing with her entire life.
Bu bizim hayatımız ve bence geçen buluşmamızda bu parçamızı yok saydık.
This is our life, and I think, last date, we were ignoring that part of us.
Üç yıldır benimle neredeyse hiç konuşmadın sonra başın derde girince buraya gelip annenin bu durumu düzeltmek için hayatını askıya almasını bekliyorsun.
For three years, barely a word, until trouble hits, and then here you come, walking through the door and expecting Mommy to drop everything in her life to try to fix it.
Bu gördüklerin rüyadan ibaret değil, o hayatından anılar olmalı.
They're not just dreams, they must be memories of that life.
Hayatımın geri kalanı boyunca bu migren ağrısını mı çekeceğim?
Am I gonna have this migraine for the rest of my life?
- Bu laboratuvar senin hayatın.
This lab... it's your life.
Ve ben bunu düzeltemeyeceğimi bu hatayı bir daha asla yapmayacağımı bilerek hayatımın sonuna kadar yaşayacağım..
I'm gonna have to live with that every day for the rest of my life, knowing that I cannot fix it and knowing that it's not the last mistake that I'm ever going to have to make.
Bu benim hayatım dostum. Şimdi sen benden o anları tekrar tekrar yaşamamı istiyorsun.
That's my life, man, and now you asking me to relive my latest and greatest.
Evet, bu da hayatın zalim şakalarından birisi.
Yeah, it's one of life's cruel jokes.
Hayatımda hiç bu kadar şaşırmamıştım.
I've never been more shocked.
Az akıl yorarsanız bu akşam gerçek hayatın Game of Thrones'u gibiydi. - Nasıl?
You know, if you think about it, tonight was kind of like a real-life Game of Thrones.
Hayatımda hiç bu kadar içki istememiştim.
I have never wanted a drink more in my life.
Ya bu gerçek değilse ve tüm hayatımı mahvediyorsam?
What if this isn't real and... I'm ruining my whole life?
O da öylece bu kapılardan çıkıyor, Askeriye'deki hayatını geride bırakıyor.
And he just walks out through those gates, leaving his life in the Army behind.
Olmaz, bu senin tüm hayatın demek.
No, this is your entire life.
Hayat alıp veren Aydınlık bu bebeği, Lucy Field'ı, bu masum ruhu koru.
Hey. Light, who gives and takes life, watch over this baby, Lucy Field, this innocent soul.
Bu senin hayat arkadaşlarından biri mi?
Is this one of your life-partner folks?
Bu adam hayatımı mahvetmeye çalışıyor.
This guy's trying to destroy my life.
Bu senin hayatın.
That's your life.
Bu senin için iyi bir hayatın başlangıcı olsun arkadaşım.
May this be just the beginning of the good life for you, my friend.
Bu benim ilk Anneler Günüm ve şimdiden hayatımın en güzeli oldu.
It's my first Mother's Day, and it's already the best one ever.
Hayatını bu yüzden mi harcıyorsun?
Is that why you're throwing your life away?
Hayatımda bu kadar mutlu olmamıştım.
This is the happiest I've been in my entire life.
Bu masada iki kişinin hayatı yatıyor. Konuşmayı kesip dikkatimizi hastaya verebilir miyiz?
There are two lives on this table right now, so can we just stop the chatter and pay attention?
Bu benim hayatım.
Hey, it's my life.
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatın 30
hayatımda 29
hayata 34
hayatını yaşa 16
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayatımda ilk kez 38
hayat çok kısa 40
hayatta 78
hayatın 30
hayatımda 29
hayata 34
hayatını yaşa 16
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayatımda ilk kez 38
hayat çok kısa 40